"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davaya konu taşınmazda kiracı iken karşılıklı anlaşma ile 16/01/2012 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, buna rağmen davalının fesih sonrası kira alacağının tahsili için icra takibi başlattığını, icra takibinin haksız olduğunu ileri sürerek; icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; davacı kiracının 2013 yılı sonunda taşınmazı tahliye ettiğini, fiili tahliyeye kadar kira borcunun devam edeceğini, karşılıklı fesih yaptıklarını ancak fesihte bahsedilen devir işleminin gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 31/05/2018 tarihli ve 2017/3178 E. 2018/62166 K. sayılı kararla; taraflar arasındaki 16/02/2012 tarihli tutanak, Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/308 E. sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı incelenerek, davaya konu kiralananın TBK’nın 323. maddesi uyarınca üçüncü kişiye devredilip devredilmediği, davacı kiracının icra takibine konu aylardan sorumlu olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının anahtarları teslim etmediğinden davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Geçerli olan bir kira sözleşmesi tarafların birbirine uygun fesih bildirimi, mahkeme kararı veya kiralananın yok olması ile sona erer. Kiracı, kiralananı kullanımında bulundurduğu sürece kira bedeli ödemekle yükümlüdür. Buna bağlı olarak kira bedelinin ödendiğini ispat yükü kiracıya aittir.
Somut olayda, davaya dayanak yapılan 08/02/2011 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesinin varlığına ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiraya veren tarafından 21/12/2012 tarihinde davacı aleyhine başlatılan takipte 2012 yılı Ocak ile Aralık ayları kira alacağının tahsili talep edilmiş, davacı ise 16/02/2012 tarihli ‘Tutanak’ başlıklı belge ile sözleşmenin 16/01/2012 tarihinde karşılıklı irade beyanıyla sona erdiğini, taşınmazı ise 31/12/2011 tarihinde tahliye ettiğini ileri sürmüştür.
Taraflarca imzalanan 16/02/2012 tarihli belgede; iş yerinin bir başkasına devredilmesi nedeniyle, sözleşmenin 16/01/2012 tarihinde karşılıklı feshedildiği belirtilmiş olup, imzası inkar edilmeyen ve tarafların özgür iradeleri ile kararlaştırılmış olan işbu belge geçerli olup tarafları bağlar.
Yine Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/308 E. sayılı dosyasında; taşınmazın devredileceği üçüncü kişi tarafından kiralananın kullanılmakta olduğu ancak bu üçüncü kişi ile yeni bir sözleşme imzalanamadığı hususları da davalı kiraya veren tarafından ikrar edilmiş olmakla, davacının kiracılık ilişkisinin 16/01/2012 tarihinde karşılıklı irade beyanıyla sona erdiğinin kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece; davacının icra takibine konu aylardan sorumluluğu bulunmadığı gözetilerek yargılama sırasında davaya konu borcun ödenip ödenmediği yönünden tarafların beyanına başvurulması ve bu hususta ibraz edecekleri belgeler de değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.