"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, mahkemece davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, su aboneliği bulunan işyerini 2011-2012 tarihlerinde dava dışı üçüncü kişiye kiraya verdiğini, sonrasında su abonesi olması nedeni ile davalı kurum tarafından aleyhine icra takibi başlatıldığını, söz konusu borcun aslında kiracıya ait olduğunu, ayrıca mevcut borcun oluşmaması için aboneliğinin iptalini istediğini ancak davalının iptal etmediğini ileri sürerek; Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2013/13980 E., Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2013/14438E., 2013/14391 E. ve 2014/14178 E. sayılı icra dosyalarından dolayı borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece;davacının sadece abone olduğu ve fiili kullanıcının dava dışı kiracı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairece verilen 21/02/2019 tarihli ve 2017/232 E. - 2019/1415 K. sayılı kararla,abonelik iptal ettirilmediği sürece fiili kullanıcı ile birlikte abonenin de doğan borçtan müteselsil olarak sorumlu olduğu gözetilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacının, davalı kurumun su abonesi olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı dava dilekçesinde, 17/09/2013 tarihinde aboneliğinin iptalini davalıdan talep ettiğini ancak dava dışı kullanıcının davalıyı suyun kesilmesi için içeri almaması sebebi ile işlemin gerçekleştirilmediğini ve davalı tarafından borçlardan sorumlu tutulduğunu ileri sürmüştür.
Yargılama esnasında davalı kurumdandavacının suyun kapattırılması için müracaatının olup olmadığının sorulduğu, davalı tarafından 21/01/2016 tarihinde verilen cevapta 04/08/2012 tarihinde yapılan denetimde dava dışı şirket tarafından kaçak su kullanıldığının tespitinin yapıldığı, 16/10/2012 tarihinde su sayacının arızalı olduğunun bildirildiği ve değişiminin yapıldığı bildirilmiş ancak kapattırmaya yönelik başvurusu olup olmadığı yönünden cevap vermemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; davacının aboneliğin iptaline yönelik başvurusunun olup olmadığı, başvurusu oldu ise aboneliğin iptali talebini içeren dilekçeleri hakkında ne gibi bir işlem yapıldığının belirlenmesi, davacının iptal dilekçesinin işleme konulduğu tarihten önceki abonelik tüketim borcundan dolayı sorumlu olduğu da gözardı edilmeden (başlatılan takiplerin hangi döneme ait borçlara ilişkin olduğu gözetilerek) gerekirse yeniden bilirkişi raporu da alınarak, hasıl olacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına HUMK’ nın 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’ nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.