Logo

3. Hukuk Dairesi2021/8416 E. 2022/5790 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kiracı tarafından kiralanan taşınmazda yapılan tadilat giderlerinin tahliye öncesinde açılan davada talep edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Kiracı, kiralananı tahliye etmeden önce tadilat masraflarını talep edemese de, dava açıldıktan sonra tahliye gerçekleştiği için, usul ekonomisi ve vekaletsiz iş görme hükümleri gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 36. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : ..........

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davacı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 14/06/2022 tarihinde davacı vekili Av. .......... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalının maliki olduğu taşınmazda 01/04/2017 tarihinden itibaren kiracı olduğunu, söz konusu taşınmazın oturmaya uygun olmaması ve sürekli bakım gerektiriyor olması nedeniyle davalı ile yapılacak tadilatlar hakkında görüş birliğine vardıklarını, söz konusu taşınmazda mutfak ve banyo dolapları, elektrik sistemleri, bahçe ve çatı düzenlemeleri, boya vs. birçok tadilat yaptırdığını, tadilatların yapının değerini artıracak nitelikte olduğunu, taşınacak olması nedeniyle İstanbul Anadolu 21. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/8 D. İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, davalının tespit raporunda belirlenen tadilatlara herhangi bir itirazının olmadığını ileri sürerek; şimdilik 75.000 TL'nin 05/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı; iddianın aksine kiralanan taşınmazda yapılan değişikliklerden haberdar olmadığını, sözleşme hükümleri nedeniyle davacının izinsiz şekilde yaptığı bu değişikliklere ilişkin masrafları talep edemeyeceğini, kira sözleşmesinde açıkça yazıldığı şekilde sadece 12.000 TL tutarlı tadilat için onay verdiğini, tutarın ilk üç aylık kira bedelinden düşüldüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk derece mahkemesince; dava tarihinden sonra tahliyenin gerçekleştiği, ayrıca kira sözleşmesinde davacı kiracıya 12.000 TL'lik tadilat için yetki verilip söz konusu bu bedelin de davacının ilk üç ay kira ödememesi şeklinde kararlaştırıldığı, kira sözleşmesinde 12.000 TL dışındaki tadilatlar açısından davalı kiraya verenin onayının şart olarak yer aldığı, davalının da bu yönde izin ve onayının dosya kapsamında olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafça istinaf edilmiştir.

Bölge adliye mahkemesince; davanın 14/05/2018 tarihinde açıldığı, tahliyenin ise 2018 yılının Haziran ayında gerçekleşmiş olduğu, tahliyeden önce açılan davanın reddine ilişkin verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Kural olarak, sözleşmede aksine hüküm yoksa davacı kiracı kiralanana yapmış olduğu faydalı ve zorunlu giderlerden, alınıp götürülmesi mümkün olmayan ve davalı kiraya veren tarafından benimsenenlerin, yapıldıkları tarihler itibariyle bedellerini vekaletsiz iş görme hükümlerine göre isteyebilir (TBK m. 530). Sözleşmenin feshinin haklı ya da haksız olması, faydalı ve zorunlu masraf talebi bakımından sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı sürece sonuca etkili değildir. Yargıtayın yerleşik uygulaması, aksi kararlaştırılmadıkça kiracının kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu masrafların yapıldığı tarih itibariyle belirlenecek değerinden yıpranma payı düşülmek suretiyle elde edilecek değeri isteme hakkı olduğu yönündedir. Her ne kadar kiracının söz konusu alacak iddiasını ileri sürebilmesi ancak kiralananın tahliye edilmiş yani kiralananın tasarrufunun kiraya verene geçmiş olması halinde mümkün olacağı kuşkusuz ise de, dava tarihi itibari ile davacı kiracı tarafından kullanılmakta olan kiralanan, yargılama sırasında tahliye edilmiş olduğundan, usul ekonomisi gereği tahliye şartının gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda davacı kiracının kira sözleşmesine dayanarak vekaletsiz iş görme kapsamında kiralanana yaptığı değer arttırıcı imalat bedellerini istemesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; alınan denetime elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 14/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.