Logo

3. Hukuk Dairesi2021/8905 E. 2022/7090 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kiralanan iş yerinde çıkan yangın nedeniyle kiracı tarafından açılan maddi tazminat davasında, bina malikinin kusursuz sorumluluğunun olup olmadığı ve kiracı kusurunun illiyet bağını kesip kesmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bina malikinin, TBK m.69 uyarınca yapının bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan kusursuz sorumlu olduğu, kiracı kusurunun ise illiyet bağını kesmeyeceği ve ancak tazminat miktarının belirlenmesinde göz önünde bulundurulabileceği gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden hükmü bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 27/09/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; mülkiyeti davalı kiraya verene ait iş yerinde 01/09/2013 başlangıç tarihli sözlü kira sözleşmesi ile kiracı olarak bilgisayar bakım ve programcılık işiyle iştigal ettiğini, 16/09/2013 tarihinde çıkan yangında iş yerinin kullanılmaz hale geldiğini, Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/46 D.iş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporuna göre; yangının sonradan duvarda oluşturulan yalıtım malzemesi ile kaplanmış bölümde başladığının tespit edildiğini, bu nedenle davalı kiraya verenin kusurlu olduğunu ileri sürerek; yanan malzemeler bedelinden şimdilik 24.870 TL'nin olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı; taşınmazını dava dışı ...'a kiraya verdiğini, ...'un ise, muvafakati olmadan davacıyla alt kira sözleşmesi yaptığını, davacı ile arasında bir kira ilişkisi olmadığını, yangının çıkışında kendisine yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; meydana gelen zararda davalı bina malikinin bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacının temyizi üzerine, Dairemizin 07/02/2017 tarihli ve 2017/324 E. 2017/844 K. sayılı kararıyla, Türk Borçlar Kanunu’nun 69. maddesinde hüküm altına alınan yapı malikinin sorumluluğu ilkeleri gereğince davalının durumu değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.

-2-

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; alınan bilirkişi raporları uyarınca kiralananın, davalı bina malikinin izni olmadan alt kiracıya devredildiği, davacı tarafça izin alınmaksızın ve tesisatlar kontrol edilmeksizin kiralananın kullanılması nedeniyle yangına sebebiyet verildiği, davacının ağır kusuru olduğundan illiyet bağının kesildiği, bu nedenle de TBK’nın 69. maddesinde belirtilen kusursuz sorumluluk hallerinin söz konusu olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.

Dava, kiralananda meydana gelen yangından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrin kusursuz sorumluluk hallerini olağan sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayrıma tabi tutarken, TBK tarafından; hakkaniyet sorumluluğu, özen (sebep) sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu şeklinde ayrıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz.

Özen sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği TBK'nın 69. maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre; "Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür." denmektedir. Bina malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir imal olunan eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden olağan sebep sorumluluğudur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.

Bina veya imal olunan eser malikinin sorumlu tutulabilmesi için kusuru aranmaz. Ancak, aynı zamanda sorumlu kişinin zararın doğumunda kusuru varsa, bu kusur munzam (ek) kusur olarak gözönünde tutulur. Munzam kusur halinde, kusursuz sorumlu kişi illiyet bağını kesen sebeplere dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı gibi tazminat miktarının takdirinde bu kusur gözönünde tutulabilecektir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik gereği, binadaki yangın algılama sistemleri ile yangın söndürme sistemlerinin her an kullanılabilir vaziyette hazır bulundurulması, bu sistemlerin periyodik test, bakım ve onarımlarının yapılması zorunlu olup malik olan davalının bu sorumluluklarını yerine getirip getirmediği araştırılmaksızın davacının ağır kusuru ile illiyet bağının kesildiğine dair gerekçenin somut olay bakımından kabulü mümkün değildir. Kaldı ki bozma ilamı sonrası aldırılan tüm bilirkişi raporlarında davacı ve davalının kusurlu oldukları tespit edilmiş olup, davacının belirlenen kusuru, zarar ile eylem arasındaki illiyet bağını kesecek nitelikte olmadığından, davalının sorumluluğunun ortadan kalkmadığının kabulü gerekir. Bu husus, ancak tazminatın kapsamıyla ilgili olup, belirlenecek miktarın tayininde gözönüne alınmalıdır.

Hal böyle olunca, mahkemece; kusursuz sorumlu olan davalının, munzam kusuru nedeniyle illiyet bağını kesen sebeplere dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı, buna bağlı olarak munzam kusur dikkate alınmak suretiyle davalının tazminle yükümlü olduğu zarar tutarının belirlenmesi gerekirken, hatalı değerlendirme neticesinde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

../...

-3-

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.