"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 15. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ANKARA 12. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 01/11/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile aralarındaki 02/01/2014 tarihli kira sözleşmesi uyarınca, ... AVM'nin Food Court katında bulunan 410 lot nolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün kiracısı olduğunu, sözleşmenin 4.3. maddesi uyarınca "..." olarak faaliyet göstermekte olup, sözleşmenin eki olan belgenin 4. maddesinde gösterilen çevirme tavuk, her türlü tavuk salata çeşitleri, patates kızartması, pilav, makarna ve tatlı çeşitleri, çorbalar, tüm meşrubat çeşitleri ile sınırlı ürün karmasını satabileceğini, sözleşmenin 8. maddesi ile davalının alışveriş merkezinde kiracı ile aynı veya benzer nitelikte faaliyette bulunmak üzere başka bir dükkan açılmasına izin vermeyeceğini, aksi takdirde yatırım bedelinin 10 katını kar kaybı olarak kiracıya ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, bu açık hükme rağmen davalı kiralayan tarafından AVM'de davacı ile aynı ürünleri satan başkaca işletmeler açılmasına izin verildiğini ve bu durumun Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/3 D.iş sayılı dosyasında yapılan keşif ile tespit edildiğini, davacının dava konusu iş yerine yapmış olduğu yatırım bedelinin en az 140.380 TL olduğunu, bu nedenle davacının yaptığı yatırım bedelinin 10 katı olan 1.403.800 TL'nin davalı tarafça ödenmesi gerektiğini ileri sürerek; 1.403.800 TL alacağının, sözleşmeye aykırılığın mahkemece tespit edildiği 18/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; kira sözleşmesinin ekinde yer alan ürün karmasından ve davacının işletme adı olan "... Tavuk" adından da anlaşılacağı üzere davacının, kiralanan yerde kömürde/... pişirilen tavuk ürünlerini satmaya yetkili kılındığını, bir alışveriş merkezinde herhangi bir belirleme olmaksızın tüm tavuk ürünlerinin tek bir işletme tarafından satılacağını iddia etmenin hukuk ve mantıkla örtüşen hiçbir yönü bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; her ikiside tacir olan tarafların, sözleşme serbestisi içerisinde, karşılıklı anlaşmaya vararak sözleşme maddelerini serbestçe belirleyebilecekleri, buna göre alınan bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen 90.699 TL yatırım bedelinin 10 katı tutarının 906.990 TL olup, bu tutara keşide edilen ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 906.990 TL'nin 30/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Temerrüt (gecikme) faizi; borçlunun, para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren, alacaklının zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödemesi gereken, miktarı yasalarla belirlenmiş asgari bir tazminat türü olarak tanımlanabilir (Nami Barlas, Para Borçlarının İfasında Borçlunun Temerrüdü ve Temerrüt Açısından Düzenlenen Genel Sonuçlar, İst.1992, s.127 vd.).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri tarafından usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlenmişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. (TBK 117. madde) Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise, takip tarihinde temerrüt gerçekleşir (11/12/1957 tarihli ve 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı). Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.
Somut olayda; davacı tarafından davalı tarafa keşide edilen Beyoğlu 24. Noterliğinin 29/12/2017 tarihli ve 37584 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle; kira sözleşmesinin 8. maddesi gereği hesaplanan yatırım bedelinin, bahse konu ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren 5 gün içinde taraflarına iadesinin talep edildiği ve ihtarnamenin de davalıya 30/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, buna rağmen mahkemece, hükmedilen alacağa 30/12/2017 tarihinden itibaren faiz işletildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; 29/12/2017 tarihli temerrüt ihtarında tanınan süre sonunda temerrüdün gerçekleştiği dikkate alınarak, hükmedilen asıl alacağa ilişkin faiz başlangıç tarihinin, süre bitiminden itibaren başlatılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde 30/12/2017 tarihinden itibaren geçerli faize hükmedilmesi, doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “906.990,00 TL'nin 30/12/2017 tarihinden,” ifadesinin çıkartılarak yerine “906.990,00 TL'nin 05/01/2018 tarihinden,” ifadesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 01/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.