"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı idare, davalı ile imzalanan ............ borcunun vadesi geçtiği halde ödenmemesi sebebiyle davalı şirket aleyhine Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2016/12976 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca, faize ve yetkiye itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, itirazın haksız ve yersiz olduğunu ileri sürerek; Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2016/12976 E sayılı dosyasına yapılan borca, faize ve yetkiye itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını istemiştir.
Davalı, taraflar arasında imzalanan anlaşmaya istinaden yapılan hidroelektrik kaynak katkı payı ödeme hesaplamalarının hatalı olduğunu, gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince,davanın kısmen kabulüne, davalının Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2016/12976 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin takip tarihi itibarıyla 706.288,60 TL asıl alacak, 24.285,31 TL işlemiş faiz ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında kabul edilen alacak değerlendirildiğinde, alacağın taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklandığı ve borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, Mahkemece kabul edilen asıl alacak üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzelterek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2022 tarih ve 2020/253 Esas, 2022/403 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26/09/2019 tarih ve 2018/359 Esas, 2019/434 Karar sayılı kararının hüküm bölümünün 1. bendindeki "...icra inkar tazminatı talebinin reddine.” kısmının hükümden çıkartılarak yerine, “asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” cümlesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle 6100 sayılı HMK'nun 370/2. maddesi uyarınca ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 10/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.