"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/448 E., 2022/323 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/412 E., 2020/176 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldiler. Sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Halil Örmen San. A.Ş. adlı şirketin Sümerbank’a olan borcunu bu alacağın kendisine temiliki mukabilinde TMSF' ye ödediğini, davalının her hangi bir ödemesi bulunmadığı halde, yapılan anlaşma gereğince bahsi geçen borçların emanet olarak davalıya temlik edildiğini, yine taraflar arasındaki anlaşmaya göre dayanak İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğünün 2013/3944 E. Sayılı icra dosyasından ipotekli olan ... ili, Çorlu Yenice 3499 parselde bulunan 45 adet bağımsız bölümün davalı tarafından icra ihalesi yoluyla satışa çıkartılarak alacağa mahsuben satın alınacağı ve tapu tescilleri yapıldıktan sonra devredileceği, bu işlemlerin tüm giderlerinin tarafından karşılanacağı, aynı zamanda dava dışı ...'a olan 550.000,00 $ borcunun ödeneceği hususunun kararlaştırıldığını, bu borcun ödemesinin gecikmesi üzerine 45 bağımsız bölümden 37 tanesinin şatışa çıkartıldığını ve davalı tarafından alacağa mahsuben satın alındığını, ayrıca Büyükçekmece 1. Bölge Gürpınar Köyünde kain 1517 ada, 3 parsel, 1-2-3-4 nolu bağımsız bölüm nolu taşınmazın sahibi iken bu taşınmazların, icra ihalesi yoluyla dava dışı ...'ya satıldığını, taşınmazları bu şahıstan geri alma konusunda anlaştığını, ancak bankaya kredi için başvurduğunda kredinin çıkmadığını, bunun üzerine davalı adına 1.500.000,00 TL kredi çekilerek belirtilen taşınmazların tapusunun teminat maksadıyla davalıya devredildiğini, banka kredi borcunun tarafınca ödenip borç tamamen kapandığında yeniden tarafına devredileceğine dair sözleşme imzalandığını, sonrasında kredi borcunu kapattığını, davalıdan tapunun devri talep edildiğinde davalı tarafın "hem 1-2-3 ve 4 nolu taşınmaz hem de 37 dükkan ile ilgili olarak 292.000,00 $ masrafı olduğunu, bu bedelin müvekkilince kendisine ödenmesi gerektiğini, ödeme yapılmadan tapuların devrinin verilmeyeceği"ni beyan etmesi nedeniyle 6.000.000 TL değerindeki taşınmazlarını kurtarabilmek adına hiçbir borcu olmadığı halde 292.000,00 $ tutarındaki bedeli davalıya ödemek mecburiyetinde kaldığını, bu parayı davalıya hiçbir borcu olmadığı halde davalının tapuları vermeyeceği tehdidi ve baskısı karşısında taşınmazları kurtarmak amacıyla mecburen ödediğini, haksız şekilde tahsil edilen bedelin tarafına iadesi amacıyla İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğünün 2013/3944 E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, haksız itiraz nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptaline, davalının alacağın %20 sinden az olmamak kaydıyla tazminat ile mahkumiyetine, karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davaya konu protokolün taraflarca müzakere edildiğini, davacının tarafına olan borcunun varılan mutabakat üzerine protokolde imza altına alındığını, davacı ve...A.Ş. nin ... isimli şahsa olan 550.000,00 USD'lik borcuna ilk olarak 2003 yılında kefil olduğunu, davacı bu borcu ödemeyince taşınmazlarını satarak ödemek durumunda kaldığını, sonrasında temik işleminin yapıldığını, ...'ın borcunu öemek zorunda kalınca ipotekli taşınmazların satışına başlandığını, taşınmazların dosya borcuna karşılık tarafınca alındığını, bu süreçte de masraf yaptığını, 1-2-3 ve 4 numaralı villaların tarafına devri sırasında alınan krediyi davacının kullandığını, kredi taksitlerinin davacı tarafından ödenmesinin kararlaştırılmasına rağmen taksitlerin düzenli ödenmediğini, ticari itibarının zedelenmemesi düşüncesiyle kredileri ödemek zorunda kaldığını, esasen davacıdan daha fazla miktarda alacağı bulunmasına rağmen çekilmez hale gelen hukuki ilişkiyi sonlandırmak için 292.00,00 USD bedeli kabul ettiğini savunarak; davanın reddi ile davacının asıl alacağın %20 sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.10.2020 tarihli ve 2014/412 E. ve 2020/176 K. sayılı kararıyla; tüm deliller tanık beyanları ile birlikte değerlendirildiğinde, davacının uzun yıllar ticaretle de uğraştığı gözetilerek borç-alacak mahsubu sonucu dayanak protokolü kendi hür iradesiyle imzaladığı ve buna bağlı borcunu davalıya ödediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; TMSF ile yapılan temlik sözleşmesi gereğince TMSF'ye yapılan tüm ödemelerin davacı tarafından yapıldığını, buna ilişkin makbuz sunduklarını, kendisi tarafından ödeme yapıldığını iddia eden davalının her hangi bir ödeme belgesi sunamadığını, bir an için davalının icra satışı nedeniyle çok masraf yaptığı düşünülse bile alacak miktarının bu düzeyde olamayacağını, taraflar arasında alacak-borç ilişkisine dayalı sözleşmesel bir ilişki bulunduğunu ve taşınmazların "emanet" olarak verildiğini, davalının sadece teminat maksadıyla malik durumuna getirildiğini, ilk derece mahkemesince taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin değerlendirilmediği gibi banka hesap dökümlerinin de incelenmediğini, sözleşmede sadece davalının haklarının güvence altına alındığını, kredi çekmek isteyen ve güçsüz durumda olan davacı lehine her hangi bir düzenleme bulunmadığını, davacının taşınmazlarını kurtarmak için dava konusu 292.000,00 USD'yi vermek zorunda kaldığını, davalının söz konusu parayı aldığını kabul etmekle birlikte ödeme nedenini farklı şekilde beyan ettiğini, bu nedenle ispat yükünün davalıya düştüğünü, bilirkişi incelemesi yapılmaksızın tanık beyanına dayanarak hüküm kurulduğunu, kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu ileri sürerek; ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.02.2022 tarihli ve 2021/448 E., 2022/323 K. sayılı kararıyla; taraflar arasında imzalanan ve dava konusu ödemenin dayanağını oluşturan 04/06/2013 tarihli protokolün hile, hata, cebir, tehdit, butlan vs nedenlerle geçersizliği iddiasıyla süresi içinde ileri sürülmüş iptal, fesih vs talebi veya soruşturma bulunmadığını, mahkemece dinlenen tanıkların, davacının iddiasını destekleyen anlatımlarının olmadığını, davacının "teminat maksadıyla verdiği kurtarma amacı" protokolün cebir ve/veya tehdit altında imzalandığı, davacının iradesinin sakatlandığı hususunun kabule yeterli görülmediği, dava konusu ödemenin taraflar arasında mevcut ve geçerli bir akdi ilişki kapsamında gerçekleştiği, sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığı, dolayısıyla yapılan ödemenin iadesinin talep edilemeyeceği, ayrıca davacı tarafça protokolde kabul ve ikrar edilen borç tutarına, yapılan ödeme ve ödeme tutarının ihtilafsız oluşuna göre bilirkişi incelemesinin dosyaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf sebeplerine ek olarak; hem yerel mahkemece hem de istinaf mahkemesince fiziki bir zorlama tespiti yapılmaya çalışıldığını, oysa ortada davalı tarafından mal varlığı üzerinden oluşturulan bir baskı ve zorlamanın olduğunu, protokole konu parayı taşınmazlarını davalıdan geri alabilmek amacıyla ödediğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 04.06.2013 tarihli protokol kapsamında ödenen paranın zorlama ve baskı altında ödendiği iddiasına dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
İcra iflas Kanununun 67 nci maddesinin 1 inci fıkrası; "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
"
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince verilen 08.02.2022 tarihli ve 2021/448 E., 2022/323 K. sayılı kararın ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren İstanbul
Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.