Logo

3. Hukuk Dairesi2022/2671 E. 2023/1348 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı idarenin, kamulaştırdığı taşınmazlar nedeniyle açılan bedel artırım davası sonucu ödediği fazla miktarın, davalı kooperatiften tahsili talebine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı idarenin kusurlu olduğu hususu bozma ilamıyla kesinleşmiş olup, mahkemenin bozmaya uyarak davacı idarenin kusur oranında indirim yaparak hüküm kurması usul ve yasaya uygun olduğundan, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/469 E., 2021/760 K.

BİRLEŞEN DAVA GAZİOSMANPAŞA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2016/520 E.

DAVA TARİHİ : 28.10.2014

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşmasız, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde taraflardan bir kısmı gelmediğinden, Cumhurbaşkanlığının 11.02.2023 tarihli ve 32101 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 120 numaralı " Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Kararnamesi " kapsamında verilen 06.02.2023 tarihinden başlamak

üzere 06.04.2023 tarihine kadar durma kararına istinaden Yargıtay Birinci Başkanlığının 13.02.2023 tarihli ve E-84632637/1786 sayılı yazısı ekinde sunulan Yargıtay Başkanlar Kurulunun 13.02.2023 tarih ve 4 sayılı kararının 4 üncü ve 5 inci maddeleri gereği duruşmanın 09.05.2023 tarihine ertelenmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde taraflardan kimsenin gelmemiş olduğu belirlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı asıl davada; davalı kooperatifin talebiyle dava konusu taşınmazları kamulaştırarak kar amacı gütmeden davalıya sattığını, kamulaştırma nedeniyle açılabilecek kamulaştırma bedelinin artırım davalarından ve masraflardan davalıların sorumlu olduğuna dair taahhütname alınıp protokol imzalandığını, taşınmaz maliklerinin açtığı bedel artırım davaları sonucunda toplam 954.169,09 TL ödeme yaptığını ve bu taşınmazlar için ödediği kamulaştırma bedelinin tamamından davalının sorumlu olduğunu

ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik zararının yarısı olan 477.084,50 TL'nin 23.05.2013 tarihinden itibaren amme alacaklarının tahsiline ilişkin yasa gereği işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

2. Davacı birleşen davada; aynı maddi olgulara dayanarak asıl davada talep edilen 477.084,50 TL'nin düşülmesinden sonra kalan 477.084,50 TL'den şimdilik 50.000,00 TL'nin 23.05.2013 tarihinden itibaren amme alacaklarının tahsiline ilişkin yasa gereği işleyecek faiz ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, taahhüdün zamanaşımına uğradığını, idarenin kamulaştırmayı kusurlu yürüttüğünü ve kendi kusurundan yararlanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin, 01.03.2016 tarih, 2014/659 E.- 2016/117 K. sayılı ilamı ile davanın kabulü ile 477.084,50 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. (Kapatılan) Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 23.10.2019 tarihli 2016/30910 E. 2019/10404 K. sayılı ilamı ile davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, kesinleşen ve rücuya konu Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/760 E. sayılı dosyasında, davanın taşınmazların malikinin mirasçıları tarafından açılan kamulaştırmasız el atma davasının murislerinden kendilerine intikal eden dava konusu yerle ilgili yasal süresi içinde yapılmış tebligat bulunmadığı iddiası ile açıldığı, mahkemece de bu iddia kabul edilerek karar verildiği, davacı idarenin, kamulaştırma evraklarını malikine usulüne uygun tebliğ etmeyerek taşınmaz hakkında 2010 yılında kamulaştırmasız el atma nedeniyle

tazminat davası açılmasına sebep olduğu, bu hususun olayda davacı idarenin de kusurlu olduğunu gösterdiği, aynı konuda açılan ve kesinleşen emsal dava dosyalarında, davacı idarenin %50 kusurlu olduğunun kabul edildiği, bu itibarla, mahkemece, davacı idarenin de müterafik kusuru olduğu kabul edilerek, ödenen bedelden bu kusur oranında indirime gidilerek karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma öncesi alınan bilirkişi raporuna göre davacı yanın kamulaştırma işlemleri nedeniyle ödediği bedel ve yargılama gideri toplamının 855.695,36 TL olduğu, bozma ilamı uyarınca idarenin, kamulaştırma evraklarını malikine usulüne uygun tebliğ etmeyerek taşınmaz hakkında 2010 yılında kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açılmasına sebep olduğundan müterafik kusurlu kabul edilerek asıl davanın kısmen kabulüne, 427.847,68 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; tescil kararını veren Asliye Hukuk Mahkemelerinin kamulaştırma tebligatını geçerli kabul ederek tescil kararı vermişken, tezyid-i bedel kararını veren Asliye Hukuk Mahkemelerinin tebligatın usulüne uygun olmadığını belirterek bedel artırma davasının kabulüne karar verdiklerini, İdarenin kusurlu kabul edilmeyeceğini, dava dilekçesinde talep edilmesine rağmen gerek bilirkişi raporunda gerekse mahkeme kararında KDV alacağına ilişkin hiçbir değerlendirmenin bulunmadığını, davalı kooperatifin temerrüte düşürülmüş olup, dava konusu alacağa fatura tarihinden itibaren ve amme alacaklarına uygulanan en yüksek faizin işletilmesi gerektiğini, birleşen dosya yönünden davalı lehine AAÜT 13/4 gereğince maktu ücrete hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili, kusurlu olduğu sabit olan davacının kendi kusurundan dolayı uğradığı zararının tazminini taahhütnameye dayalı olarak talep etmesinin MK'nın 2 nci maddesine aykırı olup davanın reddi gerektiğini, davacının, dava dilekçesinde; 954.775,29 TL ana alacaktan şimdilik 477.084,50 TL talebinde bulunduğundan talebinin artık bu miktar olduğunu, kusurlarının olmadığını, kamulaştırma işlemleri esnasında, davacı tarafından belirlenen taşınmaz bedelinin ödendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının kamulaştırmasız el atma davası sonucunda dava dışı kişilere ödemek zorunda kaldığı tutarın, aralarındaki protokol ve taahhütnamelere istinaden davalının sorumluluğunda bulunduğu iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

Kararın; uyulan bozma ilamı gereğince yapılan hesaplamayı içeren bilirkişi raporu doğrultusunda verilmiş olduğu, tarafların müterafik kusurunun bulunduğunun emsal Yargıtay kararları ile de kabul edildiği, davacının faiz başlangıcı, faiz türü ve KDV'ye ilişkin itirazları yönünden mahkemece verilen ilk kararı davacı temyiz etmediğinden bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, birleşen davada reddedilen vekalet ücreti yönünden davanın maddi tazminat davası olmaması nedeniyle AAÜT'nin 13/4 üncü maddesinin uygulanamayacağı hususları gözetildiğinde, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan mahkeme kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine;

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.