"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/401 E., 2022/200 K.
DAVA TARİHİ : 31.05.2016
KARAR : Davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/284 E., 2020/387 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 14.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı Antalya Yaşam Hastaneleri Özel Sağlık Hizmetleri A.Ş. vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 06.04.2023 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının 09.07.2014 tarihinde verilen vekalete istinaden davalı ve davalıyla bağlantılı olan şirketlere hem aylık danışmanlık hizmeti hem de vekalet akdi ilişkisi düzeyinde avukatlık hizmeti sunduğunu, kararlaştırılan avukatlık ücretinin yalnızca avukatın üzerine aldığı işin karşılığı olduğunu, başka dava ve icra dosyaları ile her türlü hukuki işlemin ayrı ücrete tabi tutulduğunu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından vekalet ücretinin AAÜT hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, aylık danışmanlık ve müşavirlik hizmetlerinden dolayı tarafların aralarındaki anlaşma ve uygulama uyarınca serbest meslek makbuzu keşide edilip belirlenen aylık ücret miktarının belirli olduğunu, vekalet akdi kapsamında takip edilen dava ve işler ile ilgili vekalet ücretinin AAÜT uyarınca belirlenmesi gerektiğini, davacının sunulan hukuk hizmetlerini birlikte çalıştığı avukat ... ile beraber yürüttüğünden Avukat ...'ın kendi adına doğmuş ve doğabilecek haklarını davacıya temlik ettiğini, bu nedenle davacı adına dava ikame edildiğini, davalının davacıyı ve temlik eden Avukat ...'ı haksız şekilde azlettiğini, davalının 11.10.2013 -29.02.2016 tarihleri arasındaki 3.000 TL aylık danışmanlık ücretini ödediğini, ancak 28.03.2016 tarihli serbest meslek makbuzunda belirtilen miktarı ödemediğini, yine haksız azil tarihi olan 11.10.2016 tarihine kadar olan aylık ücretlerin de ödenmediğini, vekalet akdi kapsamında takip edilen dava ve işlerle ilgili vekalet ücretlerinden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiş, 29.05.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırarak 392.924,39 TL vekalet ücreti alacağının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; şirketin tüm vekalet ve danışmanlık işlerini 1998 yılından itibaren dava dışı Avukat ...'ın yürüttüğünü, ancak hukuki işlerin çoğalması sebebiyle aylık ücret karşılığında bu avukatın önerisi ile davacının vekil tayin edildiğini ancak Avukat ...'ın 2016 yılı Mart ayında davalı şirketin işlerini bırakmak istemesi karşısında davalı şirketin kendisinin aracılığıyla vekalet vermeyi kabul ettiği davacı avukat ile çalışmak istemediğini, başka bir hukuk bürosuyla anlaşan müvekkilinin bu durumu davacıya bildirip yedinde bulunan dosyaların teslimini istediğini, davacının çözüme yanaşmayıp ihtarname göndermesi üzerine 29.03.2016 tarihinde davacıyı haklı olarak azlettiğini, davacının avukatlık hizmeti ile ilgili düzenlenen serbest meslek makbuzları karşılığında aylık olarak ödeme yapıldığını, nitekim davacının danışmanlık ve avukatlık hizmeti adı altında düzenlediği SMM dışında herhangi bir SMM düzenlemediğini ve vekalet ücreti de talep etmediğini, şirketin avukatlarla aylık vekalet ücreti karşılığında çalıştığını, haklı olarak vekalet ilişkisini sonlandırdığını, 2016 Mart ayı vekalet ücretinin 08.04.2016 tarihinde davacı hesabına yatırıldığını, yıllık anlaşmanın söz konusu olmadığını, davacıya ödenen 2016 Mart ayı aylık vekalet ücreti olan 3.000 TL dışında somut alacak kalemi olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile azlin haksız olduğu kabul edilerek, 17.06.2019 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplama hükme esas alınmak suretiyle davanın kabulüne, 392.924,39 TL alacağın 31.05.2016 tarihinden işleyecek kanuni faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin Avukat ... önderliğinde kurulduğunu, Avukat ... ile davacıların azil tarihine kadar aynı ofiste çalıştığını, davacı avukat tarafından düzenlenen ve imzalanan Serbest Meslek Makbuzu belgelerinde “İşin Mahiyeti” bölümünde yer alan “Hukuki Danışmanlık ve Avukatlık” açıklamasının taraflar arasında aylık vekâlet ücret sözleşmesi bulunduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğunu, Avukatlık Kanunu'nun 173/2 nci maddesi gereğince davalıdan talep edilen masrafların avans olarak davacı avukatın banka hesabına ödendiğini, davacılar tarafından düzenlenen serbest meslek makbuzunun aksinin ancak yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini, vekâlet ilişkisi süresince belirlenen aylık sabit ücret dışında herhangi bir ücret ödemesi yapılmadığını ve talep edilmediğini, Yargıtayın emsal içtihatları gereğince dava dosyasının bilirkişiye tevdi ile 2016 Mart sonu itibariyle aylık ücretini ve takip ettiği davalarda mahkemelerce davalı şirket lehine hüküm altına alınan, keşinleşen ve tahsil edilebilir miktar üzerinden avukatlık ücretlerinin tespit edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında sözlü bir hukuki danışmanlık ücretinin varlığı ve bu sözleşme kapsamında 36.000 TL ödendiğinin ihtilaflı olmadığı, taraflar arasındaki hukuki danışmanlık sözleşmesi varlığının kabulü halinde vekilin ayrıca akti vekalet ücreti talep edemiyeceği, ancak bu durumun aksinin sözleşme hukuku kapsamında ayrıca düzenlenebileceği, ortada bu şekilde bir düzenlemede ve anlaşma da bulunmadığından sözleşme bedeli dışında davacı taraf lehine akti vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru görülmediğini, taraflar arasındaki hukuki danışmanlık sözleşmesinin sözlü olduğu ve 2014, 2015 ve 2016 mart ayına kadar devam ettiği görülmekle bu sözleşmenin mahiyeti itibari ile belirsiz süreli hukuki danışmanlık sözleşmesi vasfında olduğu, bu tür sözleşmelerde tarafların bu sözleşmeyi diledikleri tarihte fesh edebilme imkanına sahip bulunduğu, fesh edilme durumunda ise sözleşme belirsiz süreli olduğu için yapılan fesh veya azlin haklı ve haksızlık durumunun araştırılamacağı, vekilin ise sadece o tarihe kadar neticelenmiş iş bedelinin tahsilini isteyebileceği, bilirkişi tarafından verilen denetime elverişli raporda 29.03.2016 azil tarihi itibari ile takip edip neticelendirdiği iş ve işlemler için toplamda 9.609,24 TL alacaklı olduğu ve Avukatlık Kanunu'nun 35 inci maddesi gereği bulundurulması zorunlu sözleşmeli avukatlara aylık ödenecek ücrete dair maddesi kapsamında davacıya ödenen aylık ücretlerden mahsubu gerektiğinden davacının kazandığı yıllık ücret miktarının taraflarca ödendiği ihtilafsız olan 36.000 TL den mahsubu ile davacının bir alacağının mevcut olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyizinde; davacı ve temlik eden avukatın, davalı şirkete sunduğu hizmetin iki yönü bulunduğunu, ücretin sınırlandırılmasına dair yazılı herhangi bir sözleşme bulunmadığından Avukatlık Kanunu ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerektiğini hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukatın, bu tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazandığını, istinaf mahkemesinin görüşünün hiçbir yasal dayanağı olmadığı gibi somut bir gerekçe de ortaya konulmadığını, avukatların hangi işleri yapıp, hangi işleri yapamayacağına dair Avukatlık Kanunu'nun 35 ve 35/A maddesinde detaylı açıklama yapıldığını, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta özel bir kanun düzenlemesi olduğu için Avukatlık Kanun'u hükümlerinin öncelikle uygulanması gerektiğini, davalılara bu kapsamda hukuk müşavirliği ve sürekli avukatlık hizmeti sunulduğunu, avukatın azli halinde ücretin tamamının verileceğini, davacının serbest meslek faaliyetini icra eden avukat, davalının da basiretli bir tüccar vasfında kişiler oldukları gerçeğinden hareketle, davacı avukatın sözleşme başlangıç tarihi ile azil tarihine kadar geçen süre için geçerli ücret alacağı ile bakılıp görülen işler sonuçlanmış gibi hesaplama yapılarak Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davacının ücret alacağının ödenmesi gerekirken, aksine yorum ve yaklaşımın isabetli olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; vekalet ücreti ve danışmanlık ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 35 inci maddesi; "(Değişik: 26/2/1970 - 1238/1 md.) Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir. Baroda yazılı avukatlar birinci fıkradakiler dışında kalan resmi dairelerdeki bütün işleri de takip edebilirler. (Değişik üçüncü fıkra: 23/1/2008-5728/329 md.) Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilir. Ancak, Türk Ticaret Kanununun 272 nci maddesinde ön görülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır. Bu fıkra hükmüne aykırı davranan kuruluşlara Cumhuriyet savcısı tarafından sözleşmeli avukat tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan, asgarî ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilir. Hukuk ve Ceza Muhakemeleri Usulleri kanunları ile diğer kanun hükümleri saklıdır." şeklindedir.
2. Aynı Kanun'un 164 üncü maddesi; ".... Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir..." şeklindedir.
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3 üncü bölümü; "Avukatlık Kanununun 35 inci Maddesi Gereğince Bulundurulması Zorunlu Sözleşmeli Avukatlara Aylık Ödenecek Ücret 1. Yapı kooperatiflerinde 1.000 TL 2. Anonim şirketlerde 1.500 TL Takip edilen dava, takip ve işlerde tarifeye göre hesaplanacak avukatlık ücreti yıllık avukatlık ücretinin üzerinde olduğu takdirde aradaki eksik miktar avukata ayrıca ödenir. " şeklindedir.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığı ve avukata her ay düzenli olarak "Hukuki danışmanlık ve avukatlık ücreti" açıklaması ile ödeme yapıldığı, davalının 11.10.2013-29.02.2016 tarihleri arasındaki aylık danışmanlık ücretini ödediği, dosya içindeki bilgi, belgeler ve taraf beyanları dikkate alındığında taraflar arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli olduğu, belirsiz süreli sözleşmelerde aksine düzenleme olmadığında tarafların tek taraflı olarak sözleşmeyi fesh etmelerinin mümkün olması ve bu durumun azil olarak değerlendirilemeyeceği ve sözleşmenin fesh edildiği tarihe kadar kesinleşmiş işlerden dolayı vekilin akdi ve karşı yan vekalet ücretine hak kazandığı ve bu ücretin de ödendiğinin anlaşılmasına göre de, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararı bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.04.2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.