"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1526 E., 2021/2177 K.
DAVA TARİHİ : 22.03.2018
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2018/256 E., 2019/319 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ile davalı Dumankaya Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Dumankaya A.Ş.) vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
21.02.2023 günü tarafların hazır olmaması nedeniyle, Cumhurbaşkanlığının 11 Şubat 2023 tarih (mükerrer) 32101 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 120 numaralı "Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Kararnamesi” kapsamında verilen 06.02.2023 tarihinden başlamak üzere 06.04.2023 tarihine kadar durma kararına istinaden Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulunun 13.02.2023 tarih ve 4 sayılı kararının 4 üncü ve 5 inci maddeleri gereği duruşmanın 09.05.2023 Salı gününe ertelenmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat Volkan Kaymaz'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı ile müteahhit Dumankaya A.Ş. arasında 17.02.2016 tarihli, noterden düzenleme şeklinde ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye göre Dumankaya Mozaik isimli projede yer alan bağımsız bölümün davacıya teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, taşınmazın satış bedelinin KDV hariç 492.000 TL olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının davalı şirkete toplamda 1.000 TL (kapora) + 97.600 TL ve 295.000 TL banka kredisi ile ödeme yaptığını, davalılar arasındaki anlaşma gereği ve bağlı kredi kapsamında kredi bedelinin davalı şirkete banka tarafından havale edildiğini, inşaatın tamamlanması geciktiği için davalı banka ile davacının bu kredi ödemesinin bir süre ertelenmesinde mutabık kaldıklarını, ancak inşaatın tamamlanmasının mümkün olmaması ve taşınmaz üzerine konulan hacizler nedeniyle sözleşmeden dönme hakkınının kullanıldığını ileri sürerek, kalan kredi ödemelerin iptaline, davalı şirkete ödenen 1.000 TL kapora +97.600 TL +7.987,59 TL noter satış masrafı olmak üzere 106.587,59 TL'nin reeskont faiziyle davalı şirketten, davalı bankaya ödenmiş olan 31.358,12 TL'nin reeskont faiziyle birlikte davalı bankadan tahsiline, sözleşmeye göre hak edilen gecikme tazminatının (şimdilik 1.000 TL) reeskont faizleriyle birlikte davalı firmadan tahsiline, taraflar arasında banka garantörlük sözleşmesi varsa ise talep edilen kalemlerin tümümün davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Dumankaya A.Ş. vekili; şirkete kayyum olarak atandığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince davacının kira ve cezai şart talep hakkının olmadığını, yasal yükümlüklerden dönen tarafın sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. (Kuveyt Türk A.Ş.) vekili; davacının Tüketici Yasası kapsamında bankadan talepte bulunabilmesi için öncelikle sözleşmeden dönme isteğini usulüne uygun satıcıya bildirmesi ve sözleşmenin akıbeti kesinlik kazandıktan sonra bankaya müracaat etmesi gerektiğini, davacının bu şekil şartını sözleşmeden dönme iradesini usulüne uygun davalı satıcıya bildirmediği için usul yönünden davanın reddi gerektiğini, esasa girilmesi halinde davayı kısmen kabul ettiklerini, bankanın davanın açılmasına sebebiyet vermediğini bu nedenle banka aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini, bankanın sorumluluğunun kullanılan kredi tutarı ile sınırlı olduğunu, taraflar arasındaki taşınmaz satım sözleşmesinin iptali halinde davacının bu kredi sebebi ile bankaya ödediği bedelleri aynen iade etmeyi kabul ettiklerini, yasal sınırı aşan talep bakımından davanın reddi gerektiğini, konut finansman sözleşmesinin bağlı kredi sözleşmesi niteliğinde olması nedeniyle bankanın kira kaybından kaynaklı zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, faiz talebinin haksız olduğunu, bankaya sözleşmeden dönme iradesini içeren bir ihtâr göndermediğini savunarak, öncelikle davanın husumet ve hukuki yarar yokluğundan reddine, davanın esasına girilmesi halinde davacının bankaya ödediği bedellerin iadesi bakımından davanın kabulüne, diğer kısımlar bakımından davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih, esas ve karar numarasıyla; taraflar arasında düzenlenme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeye göre taşınmazın ayıpsız bir şekilde tüketiciye tesliminin taahhüt edilmiş olduğu, her ne kadar düzenleme şeklinde geçerli satış vaadi sözleşmesi yapılmış ise de taşınmaz kaydında davalı firmanın borçları nedeniyle konulmuş ipotek nazara alındığında taşınmazın hukuki ayıplı olduğu, davalı firmanın basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek 17.02.2016 tarihinde davacıya sattığı taşınmazı teminat göstermek sureti ile taşınmazların kayıtlarına 01.03.2016 tarihinde ipotek ile takyidatlandırarak ağır kusurlu hareket ettiği, davacının 6502 sayılı Kanun'un 8 inci maddesi kapsamında sözleşmeden dönme ve bedel iadesi seçimlik hakkı kullandığı, taşınmazların davacıya fiilen teslim edildiğine dair herhangi bir belge sunulmadığından bu durumunda hukuki ayıp olduğu, davacının sözleşmeden dönme hakkının doğduğu ve bu hakkını dava açılmadan önce kullandığı sözleşmenin iptali nedeniyle 15.11.2016 vadeli 98.400 TL bedelli senedin sözleşme taraflarınca iptal edilmiş olduğu, davacının davaya konu taşınmazın finansmanı için diğer davalı Kuveyttürk Bankasından bağlı kredi kullandığı, imzalanan satış vaadi sözleşmesi ve bağlı kredi kapsamında davacı tarafından davalı firmaya ve inşaat firmasına toplamda 129.958,12 TL ödenmiş olduğu, 6502 Sayılı Kanun'un 35 inci maddesi gereğince davalıların davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davalı banka yönünden davaya konu taşınmaz davacıya teslim edilmemiş olduğundan 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolmamış olduğu, davacının toplamda 295.000 TL'lik bağlı kredi kullandığı 6502 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine göre bankanın sorumluluğunun kullandırılan kredi miktarı ile sınırlı olduğu, davacı tarafından her iki davalıya toplamda 129.958,12 TL ödenmiş olması nedeniyle ödenen tüm bedeller yönünden her iki davalının da müştereken ve müteselsilen davacıya karşı sorumlu oldukları, davalı Kuveyt Türk Bankasının sunduğu 17.04.2018 tarihli cevap dilekçesinde davayı kısmen kabul ettiği, davacı tarafından 7.987,59 TL noter harcı ödendiği iddia edilmiş ise de buna ilişkin makbuz örneğinin sunulmadığı, davacının dava açılmadan önce sözleşmeden dönme ve bedel iadesi seçimlik hakkı kullanılmış olduğu, davacının gecikme tazminatı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 129.958,12 TL'nin 22.03.2018 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin 7.987,59 TL'lik noter harcı bedeline ilişkin talebin reddine, 1.000 TL gecikme tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinafa Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Nedenleri
1. Davalı Kuveyt Türk A.Ş. vekili istinaf başvurusunda; Mahkemenin kredi kuruluşu müvekkil bankayı kanunun öngörmediği şekilde sorumlu tutmasının kanunun gerekçelerine aykırı olduğunu, cevap dilekçelerinde müşterinin sözleşmeden döndüğünün kesinleşmesi halinde davayı kısmen kabul etmelerine rağmen bankayı yargılama giderlerinden sorumlu tutmasının hatalı olduğunu, davacının diğer davalı ile arasındaki sözleşmede müvekkil bankanın taraf olmaması sebebi ile dava tarihinde bu sözleşmenin akıbeti henüz hukuken kesinleşmediği için müvekkil bankaya husumet yöneltilemeyeceğinden müvekkil banka hakkındaki davanın husumet eksikliği ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, davanın esasına girilmesi halinde esastan reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Dumankaya A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; sözleşmenin yapılmasından yedi ay sonra sözleşmeden dönüldüğünü, dönme cezasının hesaplanarak davacının alacağından mahsup edilmesi gerektiğini, mahkemece kusur yönünde yapılan değerlendirmenin isabetli olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararıyla; sözleşme uyarınca davaya konu bağımsız bölümün teslim tarihinin 30.04.2017 olduğu, dava tarihi itibarıyla bağımsız bölümün davacıya teslim edilmediği, davalı şirkete 28.11.2016 tarihinde kayyum atanması nedeniyle şirketin taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkilerinin kısıtlandığı, davacı tarafın 08.09.2016 tarihli fesih bildiriminin sözleşmeye uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davacının davalı bankaya dava tarihi itibarıyla 31.358,12 TL ödemede bulunduğu, davalı bankanın kendisine yapılan bu bedel açısından davayı kabul ettiği, davalı bankanın kullanılan kredi kadar sorumluluğunun bulunduğu, davalının cevap dilekçesi ile bu miktara yönelik davayı kabul ettiği düşünüldüğünde davalı banka açısından kurulan hükmüm usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; davalı Dumankaya A.Ş istinaf başvurusunun reddine, davalı Kuveyt Türk Bankasının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esası yönünden, davanın kısmen kabulüyle, 129.958,12 TL nin, 31.358,12 TL sinin davalılardan müştereken müteselsilen, 98.600 TL sinin davalı Dumankaya Oto. Tic. A.Ş den 22.03.2018 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 8.987,59 TL'lik talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ile davalı Dumankaya Otomotiv A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyizinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, dava konusu taşınmazın ön ödemeli konut satışına bağlı kredi ile gerçekleştirildiğini bu nedenle davalı bankanın davacıya karşı davalı şirket ile birlikte müteselsilen sorumlu olması gerektiğini davalı banka aleyhine vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Dumankaya A.Ş. vekili temyizinde; mücbir sebep ve beklenmeyen hal değerlendirmesi yapılmadan karar verildiğini, kanuni sürenin geçmesi beklenmeden dava açılmış olduğundan dava tarihi itibariyle davalı müvekkil şirketin temerrüde düşmediğini, bağlı kredi olduğu halde Bölge Adliye Mahkemesinin bankanın sorumluluğunu, bankaya yapılan ödemelerle sınırlı tutmuş olmasının hatalı olduğunu, vekalet ve yargılama giderlerinden davalı bankanın da sorumlu olması gerektiğini, avans faizine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Netilendirme
Uyuşmazlık; konut satış sözlemesinin feshi nedeniyle, davalılara yapılan ödemelerin bağlı kredi kapsamında davalılardan tahsili istemidir.
2. İlgili Hukuk
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 30 uncu maddesi; "..(3) Tüketicinin mal veya hizmet tedarikine ilişkin sözleşmeden cayması ve buna ilişkin bildirimin cayma süresi içinde ayrıca kredi verene de yöneltilmesi hâlinde, bağlı kredi sözleşmesi de herhangi bir tazminat veya cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaksızın sona erer.
(4)Bağlı kredilerde, mal veya hizmet hiç ya da gereği gibi teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren, tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumludur. Tüketicinin bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde bağlı kredi de bu oranda indirilir ve ödeme planı buna göre değiştirilir. Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, o güne kadar yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda satıcı, sağlayıcı ve kredi veren müteselsilen sorumludur. Ancak, kredi verenin sorumluluğu; malın teslim veya hizmetin ifa edilmediği durumlarda satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen malın teslim veya hizmetin ifa edilme tarihinden, malın teslim veya hizmetin ifa edildiği durumlarda malın teslim veya hizmetin ifa edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır. .."
Aynı Kanunun 35 inci maddesi; "(1) Bağlı kredi sözleşmesi; konut finansmanı kredisinin münhasıran belirli bir konutun satın alınması durumunda bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik bir birlik oluşturduğu sözleşmedir...” şeklindedir.
3. Değerlendirme
1. Davalı Dumankaya A.Ş. vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; davalı vekili 28.02.2023 tarihli dilekçesiyle temyiz kanun yolundan feragat ettiklerini bildirmiştir. Bu durumda, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; davacının, davalı bankadan sözleşme gereği bağlı kredi kullanmak suretiyle konut bedelinin bir kısmını ödediği ihtilafsız olup, uyuşmazlık konut satış sözleşmesi gereğince şirkete ödenen bedelden bağlı kredi kapsamında davalı bankanın sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 6502 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinde, bağlı kredi kapsamında bir konutun satın alınması durumunda verilen kredinin konut satış sözleşmesi ile ekonomik birlik oluşturduğu kabul edilmiştir. Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde "(4) Bağlı kredilerde, mal veya hizmet hiç ya da gereği gibi teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren, tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumludur. Tüketicinin bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde bağlı kredi de bu oranda indirilir ve ödeme planı buna göre değiştirilir. Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, o güne kadar yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda satıcı, sağlayıcı ve kredi veren müteselsilen sorumludur..." şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu düzenleme gereğince konut satışı nedeniyle tüketici tarafından yapılan tüm ödemelerden satıcı şirket ve kredi veren banka birlikte müteselsilen sorumlu olup bankanın sorumluluğu kullanılan kredi miktarı ile sınırlıdır. Hal böyle olunca, davacı tarafından ön ödemeli konut sözleşmesi gereğince yapılan tüm ödemelerin tamamından davalıların müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle REDDİNE,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı Dumankaya Otomotiv A.Ş.'ye istek halinde iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.