"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 06/12/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; yurtdışından 200.000 EURO bedelle ithal ettiği davaya konu matbaa makinesini 2011 yılında dava dışı şirkete kiraladığını, kira ilişkisinin 2014 yılı sonuna kadar devam ettiğini, bu süreçte kiracısı şirket tarafından makinenin dava dışı ... Makine Ltd. Şti. tarafından kiralanmak istendiğinin bildirildiğini, bunun üzerine makineyi bu kez bahse konu dava dışı şirkete 10/07/2014 tarihinde KDV dahil aylık 6.000 TL kira bedeli ile kiraya verdiğini, kiracısı şirketin kullanımında bulunan makinenin bir süre sonra davalı şirketin zilyetliğine geçtiğini öğrendiğini, davalıya çektiği ihtarname ile makinenin tarafına teslimini istemesine rağmen olumlu cevap alamadığını, kiracısı ... Makine Ltd. Şti.nin kötü niyetli olduğunu, davalının ise basiretli tacir olmanın gereklerine aykırı hareket ettiğini, makineyi devralırken menşeini, fatura ve belgelerin sıhhatini araştırmayarak hileli iş ve işleme taraf olduğunu, davalının makinesine haksız ve hukuka aykırı olarak el koyduğunu ileri sürerek; öncelikle makinenin aidiyetinin tespiti ile tarafına iadesini, mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 2014 yılının Temmuz ayı itibariyle belirlenecek olan rayiç değerinden 10.000 TL ile yoksun kaldığı kira alacağından 6.000 TL'nin alıkoyma tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 08/06/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile matbaa makinesine yönelik tazminat talebini 593.430 TL'ye, mahrum kaldığı kira gelirine yönelik istemini ise 292.260,24 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı; davaya konu matbaa makinesini finansal kiralama sözleşmesi ile kiraladığını, kötü niyetinden bahsedilemeyeceğini, davacının iddiasının aksine üzerine düşen yükümlülükleri fazlasıyla yerine getirdiğini, tarafına atfedilebilecek kusurun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile 593.430 TL makine bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle; yoksun kalınan kira geliri olarak toplam 133.000 TL'den 01/07/2014 tarihinden itibaren her ayın sonu itibariyle ödenmesi gereken aylık 6.000 TL kira bedeline ait olduğu dönem sonundan itibaren yasal faiz uygulanarak işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında; davanın kısmen kabulüne, 593.430 TL makine bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle, kazanç kaybı olarak hesaplanan toplam KDV dahil 156.940 TL'den 01/07/2014 tarihinden itibaren her ayın sonu itibariyle ödenmesi gereken aylık 7.080 TL kira bedeline ait olduğu dönem sonundan itibaren yasal faiz uygulanarak işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi uyarınca; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davanın ticari dava sayılacağı yönünde düzenleme bulunmalıdır.
TTK'nın “Ticari davalar ve çekişmesiz yargı türlerinin görüleceği mahkemeler” başlıklı 5 inci maddesi;
“(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
(2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.
(3) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
(4) Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'ndan ve 6102 sayılı Kanun'da 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak, iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 1 inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca resen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun'un 2 inci maddesi ile değişik 6102 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasıdır.
Öte yandan; 6100 sayılı Kanun'un " Duruşma yapılmadan verilecek kararlar " başlığı altında düzenlenen 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca, bölge adliye mahkemesi ; ilk derece mahkemesinin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması durumunda, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli ve yetkili mahkemesine gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir.
Somut uyuşmazlıkta; her iki taraf da tacir olup dava tarafların ticari işletmeleriyle ilgilidir. Yukarıda da belirtildiği üzere, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları nispi ticari dava sayılacağından, eldeki davaya bakmak görevi asliye ticaret mahkemesine aittir.
Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken; bu husus göz ardı edilerek ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılıp yeniden davanın esası hakkında yazlı şekilde karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenemesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava dosyasının kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 06/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.