Logo

3. Hukuk Dairesi2022/4098 E. 2023/695 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin, vekaletname ile sattığı taşınmazın bedelini vekâlet verene ödememesi nedeniyle açılan tazminat davasında, vekalet ilişkisinin ve dava konusu taşınmazın, tarafların ticari ortaklığından bağımsız olup olmadığı, zamanaşımının dolup dolmadığı ve bilirkişi raporunun hükme esas alınıp alınamayacağı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Vekâlet ilişkisinin ve dava konusu taşınmazın tarafların ortaklık ilişkisinden bağımsız olduğu, zamanaşımının dolmadığı ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun da hüküm vermeye elverişli olduğu gözetilerek, yerel mahkemenin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/111 E., 2022/121 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşmasız, davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Gelen taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildi. İşin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; maliki olduğu ... ili Dörtyol ilçesi Yakacık Köyü Kurudere Mevkiinde kain 4861 parsel sayılı taşınmazın, davalıya vermiş olduğu İskenderun 1. Noterliğinin 24.03.2006 tarihli vekaletnamesi ile dava dışı ...a satıldığını, ancak davalının aradan geçen uzun zamana rağmen satış bedelini ödemediğini ve Kadıköy 14. Noterliğinin 13.02.2014 tarihli azilnamesi ile davalıyı azlettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile taşınmazın gerçek değeri olan 150.000 TL'nin satış tarihi olan 27.03.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 263.396,85 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını, satış bedelinin kendisine ödenmediğini, davacının alıcı ile anlaştığını, aynı gün tapu işlemleri yetişmeyeceğinden ve davacının şehir dışına çıkacak olması nedeni ile kendisine vekaletname verdiğini, 30.05.2008 tarihli ibraname ile ibra edildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 31.01.2019 tarih, 2018/352 E., 2019/36 K. sayılı kararı ile; davanın kabulüne, 263.396,85 TL'nin; 150.000,00 TL'sinin dava, bakiyesinin ıslah tarihi olan 16.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi'nin 27.02.2020 tarih 2019/1955 E., 2020/2896 K. sayılı ilamı ile; " mahkemece, davalının yokluğunda yapılan keşif geçersiz sayılmasına rağmen bu keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınarak çelişkiye düşülmüş olup, diğer yandan davalının bilirkişi raporuna itirazları karşılanmadan karar verilmiştir. Mahkemece, davalının rapora itirazlarını karşılar şekilde yeni bir bilirkişi raporu alınmak sureti ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, geçersiz sayılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." şeklinde kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki ilişkilerin tümünün ortaklıktan kaynaklandığını, taraflar arasındaki protokolün tarihinin 30.05.2008, davanın dayanağı olan vekaletin azille sona erdiği tarihin 13.02.2014 olduğunu, taraflar arasındaki şirket ortaklığının 2008 yılında sona erdirilmiş olmasına rağmen vekalet ilişkisinin altı sene daha devam ettiğini, anılan protokolde birçok taşınmazla ilgili tasfiye düzenlemesi yapılmasına rağmen, dava konusu taşınmazdan bahsedilmediğini, kaldı ki davanın dayanağı olan vekaletnamedeki satış yetkisinin yalnızca dava konusu taşınmaz ile sınırlandırılmış olması, vekaletnamenin tarafların ticari ilişkisinden ayrı olarak dava konusu taşınmazın satışı için verildiği kanaatine ulaşıldığını, yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda, taşınmazın satış tarihi itibariyle gerçek değerinin 234.585 TL olarak saptandığı halde satış akdinde gösterilen değerin 10.000 TL olduğu, keşfen saptanan gerçek değerin altında bir bedelle satıldığı, taşınmazın tapuda gösterilen satış bedeli ile satım günündeki bilirkişi raporu ile belirlenen gerçek değeri arasında aşırı fark bulunduğu, davalının bedelin ödendiğini somut olarak ortaya koyamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 234.585 TL'nin; 150.000 TL'nin dava, bakiyesinin ıslah tarihi olan 16.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı temyizinde; delilleri toplanmadan ve tanıklar dinlenmeden karar verildiğini, zamanaşımının davacının taşınmazın satıldığını öğrenme tarihinden, yani bu alacağından haberdar olduğu andan işlemeye başlayacağını, tarafların satış tarihinden sonra birlikte 26 ay iş yapmaya devam ettiklerini, aynı şirket merkezinde bir araya gelip kar zarar hesabı yaptıklarını, davacının bu süre zarfında bu gayrimenkulün satıldığından haberdar olmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 30.05.2008 tarihinde tarafların bir araya gelerek davacının şirketteki hisseleri ve diğer tüm hususlar için bir Protokol imzaladıklarını, taraflar arasındaki tüm hususların bu protokole yazılarak ibralaştıklarını, protokolde düzenlenen gayrimenkullerin ...Şirketi ile ilgili olan ve genelde üzerinde takyidat bulunan gayrimenkuller olduğunu, davaya konu olan gayrimenkul yönünden davacının bir alacağı olmaması nedeniyle protokolde yer almadığını, uzun yıllar ticari ortaklık yaptıklarını, dava konusu taşınmazın mali müşavir ...a satışı konusunda kendi aralarında 24.03.2006 tarihinde anlaştıklarını, ancak 24.03.2006 günü satış işlemlerinin tapuda yetişmeyeceğinin anlaşılması ve davacının da şehir dışına çıkacak olması nedeni ile devir işlemini yapması için sadece dava konusu taşınmazla ilgili olarak özel düzenleme şeklinde vekaletname verildiğini, vekaletnameye istinaden 27.03.2006 pazartesi günü taşınmazın tapusunu, ...a devir ettiğini, buradaki vekaletnamenin sadece davacının yerine tapu işlemini yapmaktan ibaret olduğunu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı temyizinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın dava tarihi itibari ile metrekare değeri 39,00 TL olarak belirlenmiş ise de tespit edilen değerlerin söz konusu taşınmazın sulanabilir, üzerinde ağaç bulunan tarım arazisi olup, aynı zamanda sanayi bölgesi içerisinde kalması nedeniyle düşük olduğunu, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde taşınmazın 20 metre eninde ve 300 metre boyunda olduğu söylenmiş ise de bu hususun gerçeği yansıtmadığını, dava konusu taşınmazın en kısa kenarının uzunluğunun 130 metre olduğunu, taşınmaz değerinin belirlenmesinde kullanılan emsal taşınmaz üzerinden % 40 gibi fahiş bir azaltım uygulanmasının hakkaniyete uygun olmadığını, taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan satışların araştırılmadığını, satışlara ilişkin verilerin sunulmadığını, emsal olarak alınan taşınmazın neden emsal olarak alındığı ve neden % 40 daha değerli olduğunun somut verilerle tartışılmadığını, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişsiz olduğunu, bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi uzman inşaat mühendisi Mehmet Cemil Canbulat tarafından tanzim edilen raporla yeni esas dosyasında alınan mevcut rapor arasında da çelişkiler bulunmasına rağmen, bu çelişkiler giderilmeden karar verilmesinin yasa ve usule aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; vekilin hesap verme yükümlülüğünden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 506 ncı maddesı "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır. "

Aynı Kanunun 508 inci maddesi "Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür. Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür " şeklindedir.

2. Değerlendirme

Temyiz olunan kararda, hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davalı vekilin hesap verme yükümlülüğünün başlangıcına göre zamanaşımı süresinin dolmadığı, tarafların ortaklık ilişkisinin dava konusu vekalet ilişkisinden ayrı olduğu, alınan bilirkişi raporunun da hüküm vermeye elverişli olduğunun ve tarafların itirazlarının karşılandığının anlaşılmasına göre de, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

8.400 TL Yargıtay vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi geregince kararın tebliginden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.