"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : BURDUR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kurum işleminin iptali - menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; İnci eczanesinin sahibi olduğunu, davalı kurumun ilgili yazısı ile sahte reçetelerin kuruma fatura edildiğinden bahisle kurum zararı olarak toplam 781.280,69 TL reçete bedelini faiziyle birlikte kendisinden tahsil edeceğini bildirdiğini, kurum işlemine dayanak kılınan soruşturma raporunun kendisine tebliğ edilmeyip savunma hakkının kısıtlandığını, kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; kurum işleminin iptalini talep etmiştir.
Davalı; davaya konu kurum işleminin mevzuat ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; 15/10/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, davaya konu reçetelerin hastaların bilgisi dahilinde, doktorlar tarafından ilaç kullanım raporlarına ve SUT ilkelerine uygun olarak düzenlendiği, reçeteye konu ilaçların reçete sahibi hastalar tarafından davacı eczaneden teslim alındığı, bu nedenle kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile kurum işleminin iptaline, davacının 781.280,69 TL’den davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karara verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davaya konu sahte reçetelerin kuruma fatura edilmesinde davacı eczacının kastı bulunmasa da, üçüncü kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden davalı kurumun sorumlu tutulamayacağı; diğer bir anlatımla, suç teşkil eden eylem sonucunda ortaya çıkan bedelin ödenmesinin davalı kuruma külfet olarak yüklenemeyeceği, bu nedenle sahte reçete bedelinin faiziyle birlikte davacıdan tahsilinin gerektiği gerekçesiyle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden davanın reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine; Dairece verilen 16/02/2021 tarihli ve 2020/8064 E. 2021/1517 K. sayılı kararla;
“...Somut uyuşmazlıkta, davaya konu reçetelerin 2 tanesinin dava dışı ...'ye, 6 tanesinin ...’e, 38 tanesinin ...’a ve 13 tanesinin de ...’ye ait olduğu ve kurum tarafından düzenlenen soruşturma raporundan; organ nakli hastaları ..., ... ve ...’ın reçetelerinin bir kısmının, yine organ nakli hastası olan ... tarafından doktorlara yazdırıldığı, bir kısmının ise ..., ... ve ...’ın ... ile birlikte doktora giderek, kullandıkları dozdan fazlasını yazdırdıklarının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı eczacının sahte reçete düzenlenmesi eylemine iştirak etmediği kanaatine varılmışsa da davalı ile aralarında imzalanan protokol hükümlerine uygun davranması gerekmektedir. Dava konusu reçetelerden ... adına düzenlenenlerin bizzat ... tarafından davacı eczaneden alındığı, zaten sahtecilik eylemlerinin de bu kişi tarafından gerçekleştirildiği dikkate alındığında bu hasta yönünden kuruma fatura edilen 38 adet reçete yönünden sahtecilik olayına iştirakı da kanıtlanamayan davacı eczacının protokole aykırı bir eylemi bulunmamaktadır. Zira davacı reçete muhteviyatı ilaçları hastaya usulüne uygun şekilde teslim etmiştir. Protokole aykırı bir eylemi olmayan eczaneden, ... adına düzenlenen reçete bedellerinin davalı tarafından istenilmesi yerinde değildir.
Yine, dava dışı ... adına düzenlenen reçetelerdeki ilaçların bizzat ... tarafından alındığı Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde, dava dışı ... adına düzenlenen reçetelerdeki ilaçların ... tarafından alınıp ...'e teslim edildiği Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde alınan beyanlardan anlaşılmaktadır. ... ve ...’a ait dava konusu reçetelerde yazılı ilaçların kendileri tarafından teslim alındığının anlaşılması karşısında, davacı protokol hükümlerine aykırı davranmadığından, bu hastalar yönünden de davalının reçete bedellerini davacıdan isteyemeyeceği; vefat ettiği bildirilen hasta ...’a ait 6 adet reçetedeki ilaçların hastaya teslim edilip edilmediği araştırılıp hasta ...'ın ilaçları almadığının tespiti halinde davalı tarafından sadece ...’a ait 6 adet reçete bedelinin davacıdan istenebileceğine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi’nce ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi hatalıdır...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bozmaya uyma ve direnme” başlığı altında düzenlenen 373 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; “Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.” ;
Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bölge adliye mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” şeklinde düzenleme yapılmış olup; bölge adliye mahkemesince, bozma kararına uyulduğu takdirde, bozma kararı doğrultusunda işlem yapılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekir.
Somut olayda; ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karar, bölge adliye mahkemesince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile kaldırılmış ve esas hakkında yeniden karar verilmiştir. Dairece, bölge adliye mahkemesinin esas hakkında yeniden vermiş olduğu bu karar HMK’nın 371 inci maddesi uyarınca bozulmuş ve dosya aynı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrasına dayalı olarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak üzere bölge adliye mahkemesine gönderilmiştir.
Ha böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; Dairece verilen bozma kararına uyulmakla gelinen safhada, artık davanın esası hakkında bozma kararına uygun olarak yeniden hüküm tesis edilmesi gerekirken, kaldırılan ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371 inci maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, HMK’nın 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 04/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.