"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/323 E., 2022/139 K.
DAVA TARİHİ : 18.08.2014
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlular aleyhine Fethiye 2. İcra Müdürlüğünün 2014/3363 E. ve Fethiye 1. İcra Müdürlüğünün 2014/3859 E. sayılı takip dosyaları ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların yasal süreleri içerisinde icra takiplerine itiraz ettiklerini ve takiplerin durdurulduğunu, takiplerinin dayanağının davalıların murisi Sadık Başık tarafından düzenlenen 10.05.2002 tanzim, 07.08.2004 vade tarihli ve 10.000 USD tutarlı bono, 12.05.2001 tanzim, 10.10.2004 vade tarihli 10.000.000.000,00 ETL (10.000,00 TL) tutarlı bono, 12.05.2001 tanzim, 07/09.2004 vade tarihli ve 70.500 Alman Markı tutarlı bonolar olduğunu, bono bedellerinin davalıların murisi Sadık Baş tarafından ödenmediğini, Sadık Başık'ın kendisine ait Muğla ili, Fethiye ilçesi, Göcek köyü Belenpınarı mevkinde bulunan 63 pafta 1770 numaralı 3956 m2 lik tapusuz taşınmazı Fethiye 2. Noterliğinin 03.04.2000 tarihli ve 5220 yevmiye nolu düzenleme şeklinde satış vaadinin temliki sözleşmesi ile taşınmazı müvekkiline verdiğini, taraflar arasında sonrasında tarihsiz harici sözleşme ile satış vaadi sözleşmesinin temliki sözleşmesine konu taşınmazın bedeli konusunda adi sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin tarihsiz harici sözleşme ile Sadık Başık'a bono bedellerinin haricinde 30.000 USD'yi elden verdiği ve karşılığında da yerin toplam bedeli konusunda 200.000 USD olarak anlaşma sağladıklarını, 30.000 USD için yasal haklarının saklı olduğunu, senet bedellerinin toplamının taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca kararlaştırdıkları bedeller ile örtüştüğünü, müvekkilinin, Göcek köyü Belenpınarı mevkinde bulunan 53 parsel 1770 numaralı 3956 m2 lik taşınmaz ile ilgili olarak 2B yasası çerçevesinde başvuru yapmak istediği sırada taşınmazın zilyetlik hanesinde davalıların isimlerinin yazılı olduğunu öğrendiğini, bunun üzerine Fethiye Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/69 Esas sayılı dosyası ile zilyetliğin tespiti davası açtığını, davanın 31.07.2013 tarihinde reddedildiğini, müvekkilinin alacaklarını tahsil edemediği gibi davalıların murisi ile yaptığı sözleşme gereğince bahse konu taşınmaza zilyetlik de edemediğini beyan ederek itirazın iptaline, davalıların %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu senetlerin satış vaadi sözleşmesinden önce verildiğini, vadesinde ödenmemesi nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin yapıldığını kabul ve ikrar etmekte olduklarını, davacı vekilinin bonoları Fethiye 2. Noterliğinin 03.04.2000 tarih ve 5220 yevmiye sayılı satış vaadinin temliki sözleşmesinden önce yani 03.04.2000 tarihinden önce aldıklarını, bonoların ödenmediğini, alacaklısının bunun üzerine satış vaadi temliki sözleşmesinin yapıldığını ikrar ettiğini, senetlerin 2000 yılından önce tanzim edildiğini ve vadelerinin de noter sözleşmesinden önce yani 2000 yılından öncesine ait olduğunu ve ödeme tarihlerinin de geçtiğini, yani senetlerin tanzim ve ödeme tarihlerinin üzerinden 14 seneyi aşkın sürenin geçtiğini, bu nedenle davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar verilmesini, davacı tarafın ikrarı ile takibe dayalı evrakların 2000 yılından önce tanzim ve vade içerdiği, ödenmemesi nedeniyle 2000 yılında Noter sözleşmesi yapıldığının beyanları ile sabit olduğunu, bu nedenle 10 yıllık zamanaşımı süresinden bile yararlanmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın takibe koyduğu senetler ile sözleşmede bahsi geçen senedin farklı olduğunu, harici sözleşmede davaya konu bonolar söz konusu olmadığı gibi sözleşmede geçen 30.000 USD bedelli senet verildiği, bu senedin ödenmemesi halinde yerin davacı tarafından alınabilmesi için müvekkilerinin babasına 200.000 USD ödeme yaparak yeri talep edilebileceğini belirtildiğini, davacı tarafın müvekkillerinin babasına böyle bir ödeme yapmadığını, ayrıca icra takibinde de hatalar olduğunu, alacaklı tarafın yabancı para borcu ile ilgili icra takibinde takip tarihi itibariyle yabancı para alacağının TL'ye çevrilerek icra takibine geçmesi gerekirken sözde vade tarihinden bugüne kadar yasal faiz talep etmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.02.2015 tarihli ve 2014/238 E., 2015/49 K. sayılı kararı ile; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.11.2015 tarihli ve 2015/27905 E., 2015/34445 K. sayılı kararı ile ; ''Taraflar arasındaki ilişkinin ödünç sözleşmesinden kaynaklandığı, bu tür sözleşmelerde Türk Borçlar Kanunu'nun 146.maddesi hükmünce zamanaşımının borcun ödenmesi gerektiği tarihten itibaren 10 yıllık süre geçmiş olmakla dolacağı, dava konusu senetlerde vade tarihlerinden itibaren takip tarihine göre zamanaşımının dolmadığının açıkta anlaşıldığı, hal böyle olunca mahkemece, davaya konu senetlerin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu ve davacının iddiasını HMK. 202 maddesi kapsamında her türlü delillerle ispatlayabileceği de gözetilerek bu yöndeki tarafların tanık dahil tüm delilleri toplandıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği " gerekçesiyle bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 19.07.2018 tarihli ve 2016/57 E., 2018/231 K. sayılı kararı ile; '' Dava konusu senetlerde vade tarihlerinden itibaren takip tarihine göre zamanaşımının dolmadığı anlaşıldığından ve Yargıtay bozma ilamında da bu husus açıkça vurgulandığından davalının zaman aşımı itirazına itibar edilmediği, icra takipleri ve dayanak senetlerden dolayı davalı taraf borçları olmadığını ileri sürmüş iseler de, alınan ATK raporuna göre senetlerdeki imzaların davalıların murisine ait olduğu, davalı tarafça bu senetlere karşı ödeme iddiasında bulunulmadığı gibi ödendiğine dair bir delil de sunulmadığı, senetlerin kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiği, senetlerden dolayı davacı tarafın davalıların murisinden alacaklı olduğu, davalıların murislerinin mirasını reddetmedikleri ya da buna ilişkin bir ilam sunmadıkları anlaşıldığından bu senetlere ilişkin murislerinin borçlarından sorumlu oldukları, davacının senet bedelleri ile birlikte senetlerde vade bulunduğundan takip tarihine kadar işlemiş faiz, takip tarihinden sonra yasal faiz ve ihtiyati haciz masraflarını ve vekalet ücretini talep edebileceği, Fethiye 2.İcra Müdürlüğünün 2014/3363 E. sayılı takip dosyasında, bilirkişinin asıl alacağı talepten fazla hesapladığı, ihtiyati haciz masrafını ise ihtiyati haciz kararına ilişkin ilam ve takip talebindeki miktardan 0.50 TL düşük değerlendirdiği, Fethiye 1.İcra Müdürlüğünün 2014/3859 E. sayılı dosyasında, ihtiyati haciz masrafını ise ihtiyati haciz kararına ilişkin ilam ve takip talebindeki miktardan 0.50 TL düşük değerlendirdiğinin anlaşıldığı, bu hususlar yeni bir ek rapor alınmasını gerektirmeyen, mahkemece düzeltilebilecek hususlar olduğundan taleple bağlı kalınarak davacının alacaklı olduğu miktarların hesap edildiği,'' gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı borçluların Fethiye 1.İcra Müdürlüğünün 2014/3859 E. sayılı dosyasına vaki itirazlarının 135.314,73 TL asıl alacak, 125.871, 96 TL işlemiş faiz, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 70,50 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 261.557,19 TL alacak yönünden iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine, 135.314,73 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9 ve değişen oranlarında yasal faiz uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalı borçluların Fethiye 2.İcra Müdürlüğünün 2014/3363 Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 21.200,00 TL asıl alacak, 20.183,24 TL işlemiş faiz, 300,00 TL ihtiyati
haciz vekalet ücreti, 70,50 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 41.753,74 TL alacak yönünden iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine,
21.200,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9 ve değişen oranlarında yasal faiz uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16.01.2020 tarihli ve 2018/5858 E., 2020/230 K. sayılı kararı ile; "Mahkemece bozmaya uyulduğu halde dava konusu senetlerin kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiği gerekçesi ile kısmen kabul kararı verilmiş ise de, bozma ilamı doğrultusunda dava konusu senetlerin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu gözetilerek ve bu doğrultuda taraf delilleri değerlendirilerek bir sonuca varılması gerektiği'' gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma nedenine göre davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediğine karar verilmiştir.
3.Bozma kararına karşı süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuş, Dairenin 22.06.2021 tarihli ve 2020/9312 E., 2021/6936 K. sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''davanın, itirazın iptali isteminde ilişkin olduğu, açılan eldeki davada davacı vekili müvekkilinin davalıların murisinden taşınmaz satın aldığını devrin gerçekleşmemesi nedeniyle takip konusu bonoları aldığını, zamanaşımına uğramış bononun medeni usul hukuku anlamında yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, somut uyuşmazlıkta, davaya konu senetlerin taşınmazın davacıya satılması için verildiği, ancak satış işleminin gerçekleşmediği, dinlenen taraf tanıklarının beyanları ile davalılar murisinin senet bedeli kadar davacı tarafa borçlandığı, senet zamanaşımına uğramış ise de temel ilişkideki alacağın yazılı delil başlangıcı ve tanık beyanları ile kanıtlandığı kanaatine varıldığı, davalılar tarafından da ödeme olgusunun ispat edilemediği '' gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalı borçluların Fethiye 1.İcra Müdürlüğünün 2014/3859 E. sayılı dosyasına vaki itirazlarının 135.314,73 TL asıl alacak, 125.871, 96 TL işlemiş faiz, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 70,50 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 261.557,19 TL alacak yönünden iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine, 135.314,73 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9 oranında yasal faiz uygulanmasına, alacağın likit nitelikte olması nedeni ile İcra İflas Kanunu'nun 67/2-5 maddeleri gereğince davacı yararına hükmedilen miktar üzerinden %20 oranına tekabül eden 52.311,44 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davalı borçluların Fethiye 2. İcra Müdürlüğünün 2014/3363 Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 21.200,00 TL asıl alacak, 20.183,24 TL işlemiş faiz, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 70,50 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 41.753,74 TL alacak yönünden iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine, 21.200,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 9 oranında yasal faiz uygulanmasına, alacağın likit nitelikte olması nedeni ile İcra İflas Kanunu'nun 67/2-5 maddeleri gereğince davacı yararına hükmedilen miktar üzerinden %20 oranına tekabül eden 8.350,75 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasında 03.04.2000 tarihinde düzenlenen düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadinin temliki sözleşmesinin, bir alacağın teminatı olarak düzenlendiğini, davacının elindeki davaya konu senetlerin 03.04.2000 tarihinden önce düzenlenmiş olduğunu ve aradan 14 yıl geçtikten sonra takip başlatıldığını, dolayısıyla alacağın zamanaşımına uğradığını, noter sözleşmesi öncesi vadesi dolan ve murise iade edilmeyen senetlerin gerçeğe aykırı doldurularak haksız kazanç elde edilmeye çalışıldığını, dinlenen taraf tanık beyanlarının da iş bu durumu doğrulamakta olup noter sözleşmesinin yapıldığı tarih olan 2000 yılından önce alınıp ödenmediği kabul edilen senetlere sonradan 10 yıllık zamanaşımı süresini kapsar şekilde tanzim ve ödeme tarihi eklendiği ve işleme konduğunun açık olduğunu, senetler zamanaşımına uğradığı için davacının aradaki temel ilişkiyi ispatlaması gerektiğini ancak böyle bir ispatın olmadığını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalıların murisi tarafından aldığı borç paralara karşılık davacılara verilen ve ödenmeyen, zamanaşımına uğramış bonolara dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 202 nci maddesi; ''(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. (2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
'' şeklindedir.
2. 'Zamanaşımına uğrayan bir bono kambiyo senedi vasfını kaybettiği için kambiyo hukukunun tanıdığı özel imkânlardan yararlanamayacak ve hatta adi senede dahi dönüşemeyecektir. Zira zamanaşımına uğrayan bono fiziki olarak ortada olsa bile maddi hukuk anlamında artık hiçbir şey ifade etmemekte sadece ispat hukuku alanında delil başlangıcı olarak kabul edilmektedir (Öztan, s. 878; Kendigelen/Kırca, s. 264). Bu itibarla zamanaşımına uğrayan bono adi senede dönüşmeyeceği için, alacağın ispatı açısından tek başına yeterli olmayacak, bununla birlikte sadece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 202. maddesi kapsamında bir (yazılı) delil başlangıcı olarak kullanılabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.03.2021 tarihli ve 2017/(19)11-937 E., 2021/357 K. sayılı kararı)
3.''Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna " usuli müktesep hak" denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir." (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
4. ''Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir." (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737)
5.‘'Hâl böyle olunca, zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek (yazılı) delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağına karar verilmesi gerekmiştir.'' (25.12.2019 tarihli ve 2019/1 E., 2019/8 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı. )
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olmasına, davacı alacaklı tarafından, davalı borçlular aleyhine başlatılan icra takibine konu zamanaşımına uğramış bonoların delil başlangıcı niteliğinde olmasına, bu durumda 6100 Sayılı Kanun'un 202/1 inci maddesi gereği dinlenen davacı tanıklarının beyanları ile; davacının, davalıların murisine borç para verdiği ve karşılığında dava konusu senetleri aldığı hususunun ispatlanmış olmasına, davalının zamanaşımına yönelik temyiz itirazları hakkında daha önceki bozma ilamında değerlendirme yapıldığının anlaşılmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (aleyhe bozma yasağı). Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtayın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Somut olayda, mahkemenin 19.07.2018 tarihli, 2016/57 E., 2018/231 K. sayılı kararında davacının her iki icra dosyası yönünden de icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş, söz konusu karar yalnızca davalılar tarafından temyiz edilmiş ve karar bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılamada verilen kararda ise, davacı lehine, davalılar aleyhine itirazın iptaline konu her bir icra dosyası bakımından ayrı ayrı icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Oysa; bozma öncesi verilen 19.07.2018 tarihli karar, sadece davalılar tarafından temyiz edilmekle icra inkar tazminatı talebinin reddi bakımından davalılar yönünden usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu itibarla bozma sonrası verilen kararda, icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
3.Davaya konu Fethiye 2. İcra Müdürlüğünün 2014/3363 E. (yeni esası 2018/22764) sayılı takip dosyasının incelenmesinde;10.05.2002 tanzim, 07.08.2004 vade tarihli 10.000 USD için 02.07.2014 tarihinde 21.200,00 TL ana para, 23.826,49 TL işlemiş faiz, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 70,50 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 45.396,99 TL üzerinden takip başlatıldığı, davalıların süresi içindeki itirazı üzerine takibin durdurulduğu, Fethiye 1.İcra Müdürlüğünün 2014/3859 Esas (yeni esası 2018/18686) sayılı dosyasının incelenmesinde; 12.05.2001 tanzim 07.09.2004 vade tarihli 70.500 Alman Markı miktarlı bono, 12.05.2001 tanzim 07.09.2004 vade tarihli 10.000.000 TL ETL miktarlı bono, 12.05.2001 tanzim 11.12.2004 vade tarihli 15.000 Alman Markı miktarlı bono için 135.835,15 TL asıl alacak, 146.422,77 TL işlemiş faiz, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 70,50 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 282.628,42 TL üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, davalıların süresi içindeki itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
25.12.2019 tarihli ve 2019/1 E., 2019/8 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek (yazılı) delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihi; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamaz. İlgili karar uyarınca, davacının icra takiplerine konu bonolarda yer alan vade tarihlerinden, takip tarihine kadar işlemiş faize yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, bonolarda yazılı vade tarihlerinde temerrüt oluşmuş gibi takip tarihine kadar asıl alacağa faiz işletilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1. bendinin hükümden çıkartılarak, yerine; '' davanın kısmen kabulü ile, davalı borçluların Fethiye 1. İcra Müdürlüğünün 2014/3859 E. sayılı dosyasına vaki itirazlarının 135.314,73 TL asıl alacak, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 70,50 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 135.685,23 TL alacak yönünden iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine, 135.314,73 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 9 oranında yasal faiz uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,'' ibaresinin yazılmasına ve hüküm fıkrasının 2.bendinin hükümden çıkartılarak, yerine; '' davalı borçluların Fethiye 2. İcra Müdürlüğünün 2014/3363 E. sayılı dosyasına vaki itirazlarının 21.200,00 TL asıl alacak, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 70,50 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 21.570,50 TL alacak yönünden iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine, 21.200,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 9 oranında yasal faiz uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine'' ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.