"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirket ile 03/12/2011 tarihli araç kiralama sözleşmesi imzaladığını, teslim aldığı aracın 04/12/2011 tarihinde park halinde iken kazaya karışması nedeniyle hasar gördüğünü, araç bedelinin sigorta şirketlerince davalıya ödendiğini, ancak araç kiralanırken, teminat niteliğinde imzalanıp davalıya verilen boş senedin iade edilmediğini, teminat senedinin haksız ve kötü niyetli olarak boş kısımlarının doldurulmak suretiyle davalı tarafından takibe konulduğunu ileri sürülerek; borçlu olmadığının tespitini ve senedin iptalini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacının aracı kiralandığı tarih ile sigorta şirketlerince yapılan ödeme tarihi arasında aracı kullanamamasından dolayı davalı şirketin uğramış olduğu zararın takibe koyduğu teminat senedindeki miktar kadar olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 4/1-a maddesine göre; “Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” sulh hukuk mahkemesi görevlidir.
Uyuşmazlık 03/12/2011 tarihli araç kiralama sözleşmesi uyarınca, davacı kiracı tarafından davalı kiraya verene verilen teminat senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava, 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra 13/03/2012 tarihinde açılmış olduğundan, görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re'sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK'nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28/06/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.