Logo

3. Hukuk Dairesi2022/4473 E. 2022/6112 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Araç satışında satıcının ayıbı gizlemesi nedeniyle açılan alacak davasında, satıcının ağır kusurlu olup olmadığı ve buna bağlı olarak zamanaşımının uygulanıp uygulanmayacağı hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma ilamında belirtilen hususa uygun olarak, davalının aracın devri sırasında ağır kusurlu olup olmadığı konusunda araştırma ve değerlendirme yapmadan karar vermesi usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı görülerek hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne dair verilen hüküm; süresi içinde davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş ise de temyize konu edilen kararda dava değeri duruşma sınırının altında olduğundan, davalının duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteminin incelenmesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı; davalı ile 22/01/2013 tarihinde araç satım sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafından satıma konu araçta herhangi bir hasarın olmadığının sözlü olarak beyan edildiğini, yaptığı araştırma sonucunda araçta 14.890TL hasar kaydı olduğunu öğrendiğini, araçtaki hasar kaydı nedeniyle değeri 34.500TL olan aracı dava dışı üçüncü kişiye 22.000TL’ye satması nedeniyle zarara uğradığını, davalının satış esnasında ağır kusurlu olarak hareket ettiğini ve ayıbı gizlediğini ileri sürerek, 12.500TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı; zamanaşımının dolduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay ( Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 29/03/2018 tarihli ve 2016/11118 E. 2018/3923 K. sayılı kararıyla; "... Bu düzenleme gereğince davalı satıcı satılanın ayıplı olarak devredilmesinde ağır kusurlu ise iki yıllık zamanaşımından yararlanamaz. Mahkemece, aracın davacıya devredilmesinde davalının ağır kusurlu olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmiştir. O halde mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda davalının aracı devir esnasında ağır kusurlu olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir.." gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece; davacının 6098 sayılı TBK'nın 219 ve sonraki ayıba karşı tekeffül maddeleri hükümlerine göre davalıdan tazminat istemekte haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 12.500TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1)Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.

Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.

Mahkemece uyulan bozma kararında; aracın devri esnasında davalının ağır kusurlu olup olmadığı hususunda araştırma ve değerlendirme yapılması gerektiği ifade edilmesine rağmen, bu hususta bir araştırma ve değerlendirme yapılmayarak, bozma kararının gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; davalının aracın devri esnasında ağır kusurlu olmadığının tespiti halinde davanın zaman aşımından reddine, davalının aracın devri esnasında ağır kusurlu olduğunun tespiti halinde ise işin esasına girerek bir karar vermek olmalıdır.

2)Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.