"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/238 E., 2022/607 K.
DAVA TARİHİ : 21.12.2010 (asıl dava) - 20.01.2011 (karşı dava)
KARAR : Asıl davanın reddi, karşı davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ayvalık 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/352 E., 2021/28 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın reddine ve karşı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı/karşı davalı vekili tarafından duruşmasız, davalı/karşı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davalı/karşı davacı Pimet Proje İnşaat Müteahhitlik ve Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat ... geldi. Sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; avukat olduğunu, davalı şirket ile arasında imzalanan 03.10.2002 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi gereğince Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/478 E. sayılı dosyasında sözleşmenin feshi davasını açtığını ve azledildiği güne kadar yürüttüğünü, 2002/478 E. sayılı dava devam ederken karşı tarafın Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/122 E. sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil davası açtığını, dava dilekçesi şirkete tebliğ edilir edilmez tarafına haber verildiğini ve cevap dilekçesini ilk celseden önce dosyaya sunup duruşmaya katıldığını, bu dosyanın 2002/478 E. sayılı dosya ile birleştirildiğini ve yargılamanın buradan devam ettiğini, avukat olarak 2002/478 E. ve 2005/122 E. sayılı iki adet dava dosyasını takip ettiğini, davaların sonuçlanarak Yargıtayca bozulduğunu ve 2010/59 E. numarası aldığını, ortada hiçbir sebep yokken davalı şirketin kendisini azlettiğini, vekalet ücreti alacağının ödenmesi için davalıya noterden ihtarname gönderdiğini, davalının verdiği cevapta ücreti ödemeyeceğini bildirdiğini belirterek şimdilik 2002/478 E. sayılı dosyadan kaynaklanan 238.625,56 TL vekalet ücreti, 94.450,25 TL cezai şart ve 2005/122 E. sayılı dosyadan kaynaklanan 68.631,67 TL vekalet ücretinin 18.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP VE KARŞI DAVA
Davalı; davacının davayı işin başından itibaren karşı tarafın lehine sonuçlar oluşturacak şekilde yanlış ve eksik açtığını, müteahhide gönderilen azilname ve ihtarnamenin hukuki sonuç doğurmaktan uzak ve çelişik olduğunu, sözleşmeden doğan haklarının davada talep edilmediğini, zararına neden olunduğunu, davacının hukuki yararı olmadığını bildiği halde 6133 sayılı parseli davaya dahil ederek davanın reddine neden olduğunu, davayı takipte gerekli özeni göstermediğini, gerekli celselerde mazeret bildirerek duruşmalara katılmayıp kusurlu davranışları ile davanın uzamasına ve kaybına sebep olduğunu, davaya ilişkin masrafları yanlış bildirdiğini, artan masrafları iade etmediğini, kendisine verilen talimatları yerine getirmediğini, işletmesinden çıkar sağlamaya ve işletmeye zorla ortak olmaya çalıştığını, yaptığı asılsız şikayetler ile işletmeye zarar verdiğini, meslek sırrı niteliğindeki özel bilgileri ifşa ettiğini, avukatlık ücretine ilişkin bütün ödemelerin de yapıldığını belirterek davanın reddine; karşı davanın kabulü ile şimdilik fazla yatırılmasına sebebiyet verilen 62.767,00 TL harç faiz tutarının, 28.000,00 TL iade edilmeyen masraf avansının, karşı davacıya ait restoranda karşı davalı ve eşinin yedikleri yemekler karşılığında imzaladıkları ve ödemedikleri adisyonlar ile çıkacak bedellerin faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davanın kısmen kabulü ile 51.680,00 TL'nin 18.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; karşı davanın kısmen kabulü ile 22.544,40 TL yargı masrafı, 22.658,50 TL adisyon bedelinin karşı dava tarihi olan 20.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsili ile karşı davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı/karşı davalı vekili; azlin haklı nedene dayanmadığını, taraflar arasında imzalanan 03.10.2002 tarihli avukatlık ücret sözleşmesine göre vekalet ücretinin ödenmesi ve yazılı sözleşme dışındaki 2005/122 E. sayılı birleşen dosya için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretinin ödenmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için azlin haklı olduğu düşünülse bile sekiz yılı aşkın süre dava değeri çok yüksek olan iki adet dosyada vekalet görevini sürdüren avukat için belirlenen avukatlık ücretinin çok düşük olduğunu, avukatlık sözleşmesinde belirlenen % 40 cezai şartın geçersiz olduğu görüşünün hatalı olduğunu, avukatlık sözleşmesinde belirlenen yıllık % 80 oranındaki faizin gabin nedeniyle geçersiz olduğu görüşünün de hatalı olduğunu, sözleşmeyi imzalayan şirketin büyük ortağı ve yetkilisi Muzaffer Kendik'in tacir sıfatını taşıdığını, karşı davada, adisyon bedellerinin tahsili konusunda davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu taleple ilgili geçerli ve yeterli delil gösterilemediğini ve davanın ispatlanamadığını, ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için adisyon bedellerinin ödenmesi gerektiği düşünülse bile Mahkemenin 27.04.2017 tarihli ilk kararında karşı davada talep edilen adisyon bedeli için taleple bağlı kalınarak 233,00 TL'ye hükmedildiğini, Mahkemenin 26.01.2021 tarihli kararında ise ıslah olmadığı halde adisyon bedeli için 22.658,50 TL'ye hükmedildiğini, ilk kararda 5.243,90 TL yargı masrafının tahsiline karar verildiği halde, son kararda 22.544,40 TL yargı masrafının tahsiline karar verildiğini, mahkemece yapılan mahsuplaşma hesabının yanlış olduğunu belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı/karşı davacı vekili; davacıya 51.680,00 TL ödenmesine karar verilmesi yasaya aykırı olduğu gibi (kabul anlamına gelmemek ile birlikte) mahsup hesabının da hatalı olduğunu, avukatın uhdesinde kalan ve şirkete iadesine karar verilen 22.544,40 TL yargı masrafının da hatalı ve eksik hesaplandığını, davacı/karşı davalının alacak isteminin 401.707,18 TL bedelli olduğunu, davacının davasının kısmen kabul edildiğini, yaklaşık 350.000,00 TL'nin reddedildiğini, buna göre avukatlık ücreti taktir edilmesi gerekirken reddedilen tutar üzerinden davası reddedilmiş karşı davalıya 33.021,92 TL vekalet ücreti ödenmesi şeklinde hüküm tesis edilerek fahiş bir hata yapıldığını, ayrıca 3.180.000,00 TL değer üzerinden avukata ücret tayin edilmesinin de yasaya aykırı olduğunu, avukatın uhdesinde kalan, mahkeme veznelerine yatan, avukata gönderilen para kalemlerinin bilirkişilerce hatalı tespit edildiğini ve yanlış hesaplama yapıldığını, mahkemece bu yanlış hesaplamaya göre karar tesis edildiğini, bilirkişilerce hatalı olarak 2002/478 E. ile birleşen dosyada 29.03.2006 tarihinde davalı (karşı davacılar kooperatif ve müteahhit) tarafından yatırılan 35.613,00 TL harcı hatalı olarak ona gönderilen bedelden, davacının yatırmış olduğu şeklinde mahkeme veznesine yatan bedellere ekleyerek fahiş bir hata yapılmasına sebebiyet verildiğini, bu fahiş hata neticesinde davalının artan masraf miktarının 22.544,40 TL olarak hatalı hesaplanmaya devam edildiğini, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/76 E. sayılı dosyasında davacının taraf olmadığı belirtilerek dosyanın incelenmemesinin doğru olmadığını belirterek, davacıya 51.680,00 TL ödenmesine dair verilen kararının bozularak kaldırılmasına ve davacının davasının reddi ile herhangi bir alacak hakkının olmadığına karar verilmesine; yerel mahkemece fahiş hesap hatası nedeniyle davacının davalıya 22.544,40 TL yargı masrafı ödenmesine dair karar verilmişse de davacının üzerinde 81.113,90 TL bakiye kaldığından bu miktarın faizi ile birlikte davalıya ödenmesine, 62.766,94 TL'nin faizi ile birlikte davalıya ödenmesine, 401.707,18 TL dava değeri ile dava açan davacı/karşı davalının davasının 51.680,00 TL kısmi kabulüne göre reddedilen miktar üzerinden karşı taraf vekalet ücreti hesaplanması gerektiği halde, yerel mahkemece fahiş hata yapılarak davacı/karşı davalıya 33.021,92 TL vekalet ücreti ödenmesine dair hatalı kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı avukatın, davalı iş sahibi adına takip ettiği davada, davanın takibine ilişkin özen borcuna aykırı davranışları ve güven sarsıcı eylemleri itibariyle davacı avukatın haklı nedenle azledildiğinin kabulü gerektiği, davacı avukatın, davalı tarafça 16.04.2010 tarihinde azledildiği, bu tarih itibariyle davacı avukatın takip ettiği iş henüz kesinleşmediğinden davacı avukatın herhangi bir vekalet ücretine hak kazanamadığı, 35.613,00 TL harcı davacı avukatın davalı adına takip ettiği davada birleşen dosya davacısı Altay Yapı Kooperatifi yatırmış olduğundan davacı avukatın uhdesinde 58.157,40 TL kaldığı, davalı/karşı davacının yemek bedeli olarak 22.658,50 TL alacağı bulunmakta ise de taleple bağlı kalınarak 233,00 TL'nin tahsiline karar verilmesi gerekirken mahkemece 22.658,50 TL'nin tahsiline karar verilerek taleple bağlılık kuralına aykırı şekilde hüküm tesisinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı/karşı davalının ve davalı/karşı davacının istinaf başvurusunun değinilen yönlere ilişkin olarak kabulüne, HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, asıl davanın reddine; karşı davanın kısmen kabulüne, karşı davalıya yapılan ödemeler nedeniyle talep edilen 28.000,00 TL ile karşı davacı şirkete ait işletmede yenilen yemek bedeli için talep edilen 233,00 TL olmak üzere toplam 28.233,00 TL'nin karşı dava tarihi olan 20.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsili ile karşı davacıya ödenmesine, karşı davacının 62.767,00 TL harç faiz tutarına ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı/karşı davalı vekili; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı/karşı davacı vekili; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada haksız azil iddiasına dayalı vekalet ücreti alacağının tahsili; karşı davada ise vekilin uhdesinde kalan paranın iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatın işi takipten vazgeçmesi, azli ve ücretin gününde ödenmemesi" kenar başlıklı 174 üncü maddesi şöyledir:
"Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret istiyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.
Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.
Anlaşmaya göre avukata peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, avukat işe başlamakla zorunlu değildir. Bu sebeple doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir. Yazılı sözleşmedeki diğer ödeme şartlarının yerine getirilmemesinden dolayı avukat işi takip etmek ve sonucunu elde etmekten mahrum kalırsa sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır."
3. Değerlendirme
1. Avukatın, vekil olarak borçları Türk Borçlar Kanunu’nun 505 inci ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup vekil, anılan Kanun’un 506 ncı maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. Özen borcu ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34 üncü maddesinde mevcut olan “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu’nun 506. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir.
2. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.
3. Avukatlık Kanunu’nun 174 üncü maddesinde; “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
4. Asıl dava yönünden verilen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı/karşı davalının azlinin haklı olduğu ve azil tarihi itibariyle kesinleşen iş bulunmadığı anlaşılmakla, davacı/karşı davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.
5. Karşı dava yönünden verilen karar; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesince verilen 21.03.2022 tarihli ve 2022/238 E., 2022/607 K. sayılı kararın ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacı/karşı davalıdan alınıp davalı/karşı davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Ayvalık 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.