Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5019 E. 2022/9210 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Adi ortaklıktan kaynaklanan kar payı alacağı davasında, davacının kar payının hesabı ve giderlerin indirilmesinin doğru yapılıp yapılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, ortaklığın karının tespitinde giderlerin indirilmesi gerektiği, giderlerin tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği ve kar payının sözleşme veya kanun hükmüne göre belirlenmesi gerektiği hususları gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının davacı ... İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden aktif husumet yokluğundan reddine, diğer davacı ...Ş. yönünden kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 06/12/2022 tarihinde davacılar vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; davalı ile birlikte www.sabuncakis1874.com.tr adlı internet sitesini kurduklarını, buna istinaden davalı ile 24/02/2005 tarihli web sitesinin yönetimine dair sözleşmeyi imzaladıkların, sözleşme uyarınca web sitesinin yönetiminin 2 yılda bir kendilerine geçmesi gerekirken, sözleşme tarihinden bugüne kadar yönetim hakkının aralıksız olarak davalı tarafından kullanıldığını, 2007-2009 ile 2011-2013 yılları arası dönem için yönetim hakkını kullanamamaları nedeniyle kardan mahrum kaldıklarını, ilgili dönemlerde internet sitesinden yapılan satışlara dair aylık raporlar dikkate alındığında elde edilen kazancın hayli yüksek olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, yoksun kaldıkları kazanç nedeniyle şimdilik 5.000 TL’nin 24/02/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmişler, 02/02/2021 tarihli dilekçeleri ile taleplerini 253.238,31 TL olarak belirlemişlerdir.

Davalı; davacılardan ... Ltd. Şti.nin bahse konu web sitesiyle herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, sahibi bulunduğu sabuncakis ve sabuncakis 1874 markalarının çiçekçilik sektöründe tanındığını, davacı ... Ltd. Şti.nin ise bu markaları tabelasında, kartvizitlerinde, broşürlerinde ve fişlerinde haksız ve izinsiz kullanması nedeniyle haksız kazanç elde ettiğini, marka hakkına vaki tecavüzün önlenmesi istemiyle açılan davanın ise lehine sonuçlandığını; diğer taraftan davacı ...Ş. ile bilgisi ve onayı dahilinde imzalanmış herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, davaya konu edilen sözleşmenin şirketin eski ortaklarından Hazım Ünver ile yapılmış olabileceğini, davaya konu web sitesinin kuruluş tarihinden bugüne kadar yöneticisinin kendisi olduğunu, davacı ...nin de “sabuncakis” markasını haksız ve hukuka aykırı kullanarak haksız kazanç sağladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk derece mahkemesince; 19/10/2020 tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak, davaya konu online çiçek satışının gerçekleştirildiği web sitesinin yönetimine dair 24/02/2005 tarihli sözleşmenin davacılardan ... Çiçekçilik A.Ş. ile davalı şirket arasında imzalandığı, söz konu sitenin “... Çiçekçilik A.Ş., ... Çiçekçilik A.Ş., İstirati Sabuncakis” olarak tescil edildiği, sözleşmenin 1. maddesi ile web sitesinin yönetiminin iki (2) yıllık sürelerle taraflar arasında değişeceğinin, ödemelerin o dönem yönetimi üstlenen firmanın banka hesabına yapılacağının, online satışların fatura veya yazarkasa fişi ile belgelendirileceğinin kararlaştırıldığı, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre; web sitesi üzerinden yapılan net satış tutarlarının 2007 yılı için 79.082,90 TL, 2008 yılı için 66.796,31 TL, 2009 yılı için 178.224,60 TL, 2011 yılı için 61.448,33 TL, 2012 yılı için 45.910,77 TL, 2013 yılı için ise 85.507,30 TL olarak belirlendiği, bu nedenle davacı ...nin ilgili dönemlerde yoksun kaldığı kazanç miktarının toplam 253.238,31 TL olduğu gerekçesiyle; davacı ... Ltd. Şti. tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine, davacı ...Ş. tarafından açılan davanın kabulü ile 253.238,31 TL’nin 79.082,90 TL’sinin 01/01/2008, 66.796,31 TL’sinin 01/01/2009, 61.448,33 TL’sinin 01/01/2012, 45.910,77 TL’sinin ise 01/01/2013 tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, bu itibarla ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2) Dava, adi ortaklıktan kaynaklı kar payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.

Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir ( TBK md. 620/1).

Adi ortaklıkta ortaklığın kar veya zarar ettiğinin belirlenmesi idarecilerin görevidir. Gerçekten de idareciler bu amaçla kural olarak TBK’nın 630/III maddesi çerçevesinde her yıl bilanço düzenlemeli, bu düzenledikleri bilançoya göre ortakların kar ve zarar hesabını çıkartarak onlara kar paylarını ödemeli ve zarar paylarını tahsil etmelidir.

Bu çerçevede, idarecilerin ortakların kar payının belirlenmesi bakımından öncelikle tespit etmeleri gereken, ortaklığın safi karıdır. Bunun sonucu olarak söz konusu hesap döneminde ortaklığın elde ettiği tüm gelirin değil, vergiler ve bilhassa gerçek giderler indirildikten sonra, geri kalan karın, yani safi karın ortaklar arasında paylaştırılması gerekir (Şener, Oruç Hami, Adi Ortaklık, Ankara : Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 231-233).

Kural olarak elde edilen kar veya zararın paylaştırılması bakımından, ortaklar arasında eşitlik ilkesi geçerlidir. Nitekim TBK’nın “Kazanç ve zarara katılma” başlıklı 623. maddesinde; “ Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.” şeklinde düzenlene yapılmıştır.

Somut olayda; davacı ...Ş. ile davalı şirket arasında davaya konu web sitesinin yönetimine dair düzenlenen 24/02/2005 tarihli sözleşme ile adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, sözleşme uyarınca tarafların ortak markaları olan “sabuncakis” markası adı altında web sitesi üzerinden online çiçek satışı yapılacağının kararlaştırıldığı, sözleşmenin 1. maddesinde, web sitesinin yönetiminin periyodik olarak 2 yıl ara ile taraflar arasında değişeceğinin; 3. ve 4. maddelerinde, ödemelerin o yıl yönetimi üstlenen firmanın banka hesap numarasına yapılacağının, ancak belirtilen hesabın ayrı bir hesap olacağının, bahse konu hesaptan diğer firma yetkilisine para çekme yetkisi verileceğinin kararlaştırıldığı; ortaklıktan elde edilecek kazancın paylaşımına yönelik 12. maddede ise, “Web sitesinden yapılacak satışların paylaşımı ekte gösterilecek şekilde yapılacak ve tahakkuk eden ödeme, diğer firmaya hizmet faturası karşılığında, satış raporunun gönderildiği tarihi takip eden hafta içinde yapılacaktır.” şeklinde düzenleme yapıldığı, tarafların da kabulünde olduğu üzere ortaklığa konu web sitesinin yönetiminin sitenin kuruluş tarihinden itibaren davalı şirkette olduğu; eldeki davanın 2007-2009 ile 2011-2013 yılları arası dönem için ortaklıktan kaynaklı kar payının tahsili istemiyle açıldığı; talebe konu dönemler için davacının kar payının belirlenmesi amacıyla alınan bilirkişi ek raporunda ise; davaya konu web sitesi üzerinden gerçekleştirilecek online satışlar için davalı tarafından bildirilen banka hesap hareketlerinden ilgili dönemlerde yapılan toplam satış tutarının tespit edildiği, mahkemece işbu bedel davacının kar payı olarak kabul edilip sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davaya konu adi ortaklığın, web sitesi üzerinden ortak marka adı altında gerçekleştirilecek online çiçek satışlarından elde edilecek karın paylaşılması hususunda kurulduğu, sözleşme ile yönetim hakkının ilgili dönemler de ortaklardan birine tanınmış olmasının, o döneme dair yapılan satışlardan elde edilecek karın sadece yönetim hakkını elinde bulunduran şirkete ait olacağı anlamını taşımayacağı, kar payının ortaklığın safi karından dağıtılabileceği, her yıla ait kar payının o yılın sonu itibariyle yönetici ortak tarafından diğer ortağa ödenmesi gerektiği, bu sürenin taraflarca uzatılamayacağı dikkate alınıp; talebe konu dönemler için davacının kar payının belirlenmesi noktasında, öncelikle kar payının paylaşımına yönelik düzenleme içerdiği belirtilen sözleşme ekinin dosyaya sunulmasının istenilmesi, aksi takdirde paylaşımın TBK’nın 623. maddesi uyarınca eşit olarak yapılacağı, ortaklık faaliyeti kapsamında masraf yapıldığının şüphesiz kesin olduğu, bu durumda yapılan masrafların ispatı bakımından yazılı delil sunulamasa bile, bilirkişi marifetiyle masrafların tespit edilebileceği göz önünde bulundurularak, yeniden rapor alınıp, web sitesinde açıklanan ödemelerin yapıldığı davalı şirkete ait banka hesap hareketleri incelenerek tespit edilecek olan toplam satış tutarından, ortaklık faaliyeti kapsamında yapılması muhtemel olan giderler (üçüncü kişi veya kurumlara olan borçlar, ürün bedeli vb.) düşüldükten sonra, hesaplanacak safi kar üzerinden davacının kar payının belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, 8.400'er TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 06/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.