Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5100 E. 2022/7075 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Avukatlık sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle açılan alacak davasında, mahkemenin, Yargıtay’ın mahsuplaşma yönünden verdiği bozma kararına uyma şekli.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay’ın, avukatın azledildikten sonraki dönem için kazandığı veya kazanabileceği ücretlerin mahsup edilmesi gerektiği yönündeki bozma kararına rağmen, yerel mahkemenin mahsup işlemini yapmaksızın doğrudan davanın reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, serbest avukat olarak çalıştığını, davalı kooperatif ile aralarında 01.05.2012 tarihli 1 yıl süreli avukatlık sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin bitiş tarihinin 01.05.2013 olduğunu, davalı tarafın hiçbir gerekçe ve haklı hiçbir sebep göstermeden 28.08.2012 tarihinde kendisini azlettiğini, sözleşmenin fesih tarihine kadar davalının taraf olduğu dava dosyaları ile soruşturma dosyalarında davalı tarafı temsilen avukat olarak görev yaptığını, davalı ile yaptığı sözleşmenin haksız yere feshedildiğini, davalı aleyhine Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2013/848 Esas sayılı dosyasında icra takibi yaptığını, takibin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere davalının Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2013/848 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, taraflar arasında akdedilen avukatlık sözleşmesinin 6. maddesine göre her iki tarafın haklı bir nedeninin varlığı halinde sözleşmeyi feshedebileceğinin düzenlendiğini, davacı ile kooperatif arasındaki sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

Mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararının Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince bozulması nedeniyle mahkemece, mahkemenin 08/05/2014 tarihli kararında direnilmesine karar verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07.10.2021 tarihli kararı ile direnme kararının bozulması üzerine mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm bu kez davacı tarafça temyiz edilmiştir.

1- Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin "Mahkemece taraflar arasındaki 01.05.2012 tarihli avukatlık sözleşmesi nedeniyle, davacının azilden sonra dönem sonuna kadarki aylık vekalet ücretlerinin ödenmesi gerektiği kabul edilerek, taleple bağlı kalınmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Taraflar arasında imzalanan 01.05.2012 tarihli avukatlık sözleşmesinde davacıya aylık 2.150,00 TL net ücret ödeneceği kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki bu sözleşme, hizmet hukuk müşavirliği niteliğinde olup, sözleşmenin 2. maddesi gereğince sözleşmenin bitim

./..

tarihi 01.05.2013 tür. Davacı ise 28.08.2012 de vekillikten azledilmiştir. Mahkemece, azil tarihinden sözleşmenin bitim tarihi 01.05.2013 tarihine kadar hesaplanan ücret alacağına hükmedilmiş ise de, 28.08.2012 tarihli azille birlikte taraflar arasındaki hizmet hukuk müşavirliği sözleşmesi sona ermiş olduğundan, Türk Borçlar Kanunu’nun 408. (mülga Borçlar Kanunu’nun 325.) maddesi gereğince davacının azil tarihinden sonra vekalet grevini ifa etmemiş olması nedeniyle tasarruf ettiği ya da diğer bir işte kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat ettiği şeylerin de ücretten indirilmesi gereklidir. O halde mahkemece, davacının azil tarihinden dönem sonuna kadarki aylık ücret alacakları yönünden Türk Borçlar Kanunu’nun 408. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 325.) maddesi uygulanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, " şeklinde bozulması üzerine mahkemece verilen direnme Kararının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07/10/2021 tarihli kararı üzerine bozulması sonrası mahkemece bozma ilamına uyularak; davacının azil tarihinden dönem sonuna kadarki aylık ücret alacakları yönünden mahsup işlemi yapılmasından sonra alacak miktarının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).

Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hâkimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz. Somut olayda mahkemece; bozma kararına uyulduğu hâlde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin ilamı ile, davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmek suretiyle davacının azil tarihinden sonra vekalet görevini ifa etmemiş olması nedeniyle tasarruf ettiği ya da diğer bir işte kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat ettiği şeylerin de ücretten indirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda, bozma ilamının gereği yerine getirilmeden, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.