"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıya ait minibüste 01.07.1999-24.08.2009 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, iş akdinin hiçbir neden yokken feshedildiğini, günde ortalama 13-14 saat mesai yaptığını, haftalık dinlenme süresi bir gün olup iznini hafta içi kullandığını, dini ve milli bayram izinlerini kullanmadığını, ücretinin de ödenmediğini, yılda 3-4 günü geçmeyecek şekilde yıllık izin kullandığını, çalıştığı günler için yıllık izin ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 25.798 TL kıdem tazminatı, 4.745 TL ihbar tazminatı, 100 TL fazla mesai alacağı, 100 TL dini bayram ve ulusal bayram tatili çalışma alacağı, 200 TL yıllık izin ücret alacağı olmak üzere toplam 30.943 TL’nin, kıdem ve ihbar tazminatına fesih tarihinden, diğer alacaklarına hak edildikleri tarihten itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın ihbar tazminatı yönünden kısmen kabulüne, 272,44 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir; davacı, karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine; Dairemizce 19.10.2021 tarih, 2020/10223 Esas, 2021/10226 Karar sayılı ilam ile “... İlk derece mahkemesince 818 sayılı Borçlar Kanununda düzenlenmediği gerekçesiyle kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, dini bayram ve ulusal bayramlarda çalışma alacağı, yıllık izin ücreti taleplerinin reddine karar verilmiş ise de davacının kıdem tazminatı yönündeki talebinin 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 345. maddesi gereğince muhik tazminat talebi olarak kabulünün gerekmesine göre davacının diğer talepleri yönünden ise Borçlar Kanunu'nun 329. ve 334. maddeleri düzenlemesinin değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının da kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
./..
-2-
Bozmaya uyan ilk derece mahkemesince; yapılan inceleme neticesinde 693,00 TL asgari ücret nazara alınarak yapılan bilirkişi incelemesi hükme esas alınarak TBK 334/2. maddesi gereği ihbar tazminatı, TBK 345. maddesi gereği 4.126,45 TL tazminat ve taleple bağlı kalınarak 400 TL fazla çalışma alacağına hükmetmek gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 4.126,45 TL tazminatın, 272,44 TL ihbar tazminatının, 400 TL fazla çalışma tazminatının 30.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK)
Somut olayda; 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre davacının yalnızca ihbar tazminatı talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen ilk derece mahkemesi kararı yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, bozma kararından önce davacının taleplerinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre değerlendirildiği 03.11.2014 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle karar verilmiştir. Buna göre mahkemece bozma kararının gereği yerine getirilmemiştir. O halde mahkemece; yeni bir bilirkişiden uyulan bozma ilamı doğrultusunda davacının taleplerinin 818 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre değerlendirildiği bir bilirkişi raporu alınıp, sonucu dairesinde tüm dosya kapsamına göre işlem ve değerlendirme yaparak bir karar verilmesi gerekirken, bozma gereği tam olarak yerine getirilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.