Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5145 E. 2023/350 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hastanede vefat eden hastanın yakınlarının, doktor ve hastanenin ihmali nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepleri.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı doktorun kusurlu davranışı ile hastanın ölümü arasında illiyet bağı bulunmadığının bilirkişi raporları ile belirlenmiş olması ve hastanenin de bu sebeple sorumlu tutulamayacağı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/3069 E., 2022/881 K.

KARAR : Davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/429 E., 2018/641 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; murisleri Hüseyin Aydın'ın 21.08.2012 tarihinde göğüs ağrısı şikayeti nedeniyle ve tedavi amaçlı olarak davalıların sahibi ve çalışanı olduğu Gebze Medical Park Hastanesine götürüldüğünü, ilk muayenesinin acil doktoru olan davalı ... tarafından yapıldığını, çekilen kalp grafisinde kalp krizi geçirdiği açıkça belli olmasına rağmen hastaya gerekli tıbbi tetkik ve müdahaleler yapılmaksızın bekletildiğini, sonradan yaşanan yeni bir kalp krizi ile hastanın kalbinin durduğunu, elektro şok yapılmak istendiğinde şok aletinin arızalı olduğunun görüldüğünü, manuel olarak yapılan kalp masajından güçlükle sonuç alınabildiğini, hastanın stabil hale gelmeden o haliyle yoğun bakım ünitesine kaldırıldığını, üç saati aşkın bir süreyle ciddi hiçbir müdahalede bulunulmayan hastanın 22.08.2012 günü saat 00:40 sıralarında vefat ettiğini, davalıların zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek; davacılardan eş İlknur ile çocukları....,.....,......,......,, yönünden hesap bilirkişisince belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatı ile davacılardan eş ... için 250.000 TL, çocukları ......, ... ve... için ayrı ayrı 150.000 TL, anne Nazire için 100.000 TL, kardeşleri için ayrı ayrı 75.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, belirlenecek miktara 22.08.2012 haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiz uygulamasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; davanın reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08.11.2018 tarihli ve 2017/429 E., 2018/641 K. sayılı kararıyla; her ne kadar davalı doktorun somut olay bakımından kusurlu ve hukuka aykırı fiilleri mevcut ise de; uygun tanı ve tedavinin yapılması durumunda da ölümün meydana gelebileceği, eksik müdahalenin doğrudan hastanın ölümü nedeni sayılamayacağı, zarar ile hukuka aykırı eylem arasında illiyet bağının kurulamadığı, tazminat talebinin kabul edilmesi için haksız fiil ile illiyet bağı unsurlarının bir arada gerçekleşmesi gerektiği, gerek yargılama sürecinde gerekse ceza dosyasında alınan raporlarda da olay ile zarar arasında illiyet bağının kurulamadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili; davalı doktorun kusurlu eylemi ile davacıların murisinin ölümü arasında illiyet bağı bulunmaması nedeni ile ceza yargılamasında beraat kararı verilmiş ise de ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlamayacağını, davalı doktorun davacılar murisinin tedavisi sürecinde tıbbi gereklere uygun hareket etmediğinin, dosyada mevcut tüm raporlar ile sabit olup, Mahkeme kararı gerekçesinde de davalı doktorun kusurlu olduğunun kabul edildiğini, doktorun sorumluluğunun kusur sorumluluğundan daha ağır olan bir özen sorumluluğu olduğunu, özen sorumluluğunda kişinin hafif kusurundan dahi sorumlu tutulduğunu, Mahkeme kararında, adam çalıştıran, gözetim ve denetim görevi yapmakla sorumlu olan diğer davalılar yönünden bir irdeleme, tespit ve değerlendirme mevcut olmadığını, tazminat talebini davalı doktor yönünden TBK m.56 gereğince haksız fiil nedenine, diğer davalılar yönünden ise TBK m.66 uyarınca adam çalıştıran kişinin sorumluluğu nedenine dayandıklarını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyada mevcut ATK ve bilirkişi raporları, davalı doktorun ceza yargılamasının yapıldığı Gebze 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/344 E. sayılı dosyasında alınan ATK raporları, ceza dosyasında verilen kesinleşmiş karar ve diğer tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davacıların murisinin kalp krizi geçirerek ölümü ile davalı doktorların ve hastane ile yöneticilerinin eylemleri arasında illiyet bağının varlığı tespit edilemediğinden verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. (TBK md. 506/2) Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur. (TBK md. 400/1) O nedenle vekilin meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor, tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor, ufak bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en emin yolu tercih etmelidir. (Tandoğan, Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri, Cild, Ank.1982, Sh.236 vd) Gerçekten de mesleki bir işgören; vekilden ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz bir özen göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.

2.Gerek maddi gerekse manevi tazminata hükmedilebilmesi için ortada hukuka aykırı bir eylem, bir zarar, bu zarar ile eylem arasında illiyet bağı ve kusur bulunmalıdır.

3. Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davalı doktorun kusurlu davranışı ile iddia edilen zarar arasında illiyet bağı bulunmadığının bilirkişi raporları ile belirlenmiş olduğu, buna bağlı olarak davalı hastanenin meydana gelen zararı tazmin etmekle yükümlü olmadığı anlaşılmakla, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.