Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5186 E. 2023/1486 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: TÜBİTAK destekli Ar-Ge projesi sözleşmesinin, davalı şirketin proje izleyicisi ile iletişime geçmemesinden dolayı feshedilmesi ve ödenen paranın iadesi için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı, proje sözleşmesi ve eki niteliğindeki uygulama esasları hükümlerinin uzman bilirkişi heyetince değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2145 E., 2022/1317 K.

vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 28.06.2019

KARAR : Davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/390 E., 2020/118 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle ve davacı vekili tarafından incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 16.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı vekilleri Avukat ..., Avukat ... ile davalı vekili Avukat Ferdi Karoğlu'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı şirketin yürütücüsü olduğu "Bulut Sistemleri, Mobil İletişim Sistemleri, Sanal Makinalar için Dinamik Kaynak Yönetimini Destekleyen Yazılım Tanımlı Network Yönetim Sistemi" başlıklı "3160091" sayılı projenin müvekkil kurum tarafından 1501 Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı Uygulama Esasları kapsamında desteklendiğini, bu projeye ilişkin olarak davalı ile sözleşme imzalandığını, sözleşme kapsamında da davalı hesabına 792.613,00 TL para transfer edildiğini, projenin 2017/2 dönemine ilişkin yapılan ön değerlendirme aşamasında davalı ile proje izleyicisi ile randevulaşma sorunu yaşanması nedeniyle projenin dönem değerlendirilmesinin tamamlanamadığını, bu durumun 17.08.2018 ve tekit amaçlı 26.09.2018 tarihli iki adet yazı ile davalıya bildirildiğini, ilgili yazılarda ''randevulaşma sorununun neden yaşandığına dair bilgi verilmesi, proje izleyicisi ile ortak görüşme tarihi belirlenmesi gerektiği''nin vurgulandığını, aksi taktirde projenin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin mevzuat hükümlerinin uygulanacağının belirtildiğini, gönderilen bu yazıya da herhangi bir cevap verilmediğini, ilerleyen süreçte projenin yürürlükten kaldırıldığını ve ödenen paranın iadesinin istendiğini, bunun üzerine alacağın tahsili için Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2019/2184 sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptalini, takibin devamını ve davalının % 20 icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulmasını istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davalı şirketçe sözleşme hükümlerinin eksiksiz yerine getirildiğini, davacı yanca dosyaya sunulan TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destekleme Programları Başkanlığı Bilişim Teknolojileri Grubu Yönetim Kurulu toplantı tutanağı incelendiğinde, müvekkil şirketin projesinin 2017/2. döneminin değerlendirilmesine ilişkin olarak izleyici ile randevulaşılamadığı belirlendiğinden bahisle Uygulama Esasları'nın 50 nci maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde işlem yapılmasının uygun görüldüğünü ve 52 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre ''kuruluşun kastı nedeniyle'' projenin yürürlükten kaldırılmasına karar verildiğinin belirtildiğini, gerekçe gösterilen halin projenin tüm dönemlerine ilişkin olarak yürürlükten kaldırılmasına sebebiyet vermeyeceğini, dava konusu projede destekleme dönemleri mevcut olup, projenin 2016/1, 2016/2, 2017/1 ve 2017/2 olmak üzere 4 dönemi kapsadığını ve dönemsel olarak desteklendiğini, Uygulama Esasları'nın 6 ve 38 inci maddesinde de bu durumun belirtildiğini, 2016/1-2 ve 2017/1 bölümlerinin eksiksiz tamamlandığını ve öngörülen bedelin kendilerine ödendiğini, 2017/2 dönemine ilişkin olarak hazırlanması gereken AGY 300 ve AGY 500 raporlarının hazırlanarak davacı kuruma sunulduğunu, iletişim konusunda ortaya çıkan olumsuzluk nedeniyle 2017/2 dönemi değerlendirmesinin yapılamadığını ve bu nedenle de 2017/2 dönemi için herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacı kurumun yapmış olduğu bildirimleri almadıklarını, bu noktada müvekkil şirketin kast ile hareket ettiğinin ne şekilde tespit edildiğini anlamadıklarını, madde metninde yer alan ''kuruluşun kastı'' ifadesinden ne anlaşılması gerektiğinin Uygulama Esasları, Yönetmelik, sözleşme veyahut başkaca herhangi bir TÜBİTAK mevzuatında belirtilmediğini, bu durumda tanımı açık olmayan bir hüküm ile davacı yanın tek taraflı ve objektif olmayan bir değerlendirmesinin söz konusu olduğunu, projenin her yönü ile tamamlanan ve kabul edilen dönemlerine ilişkin ödemelerin geri istenilmesinin sözleşmeye, esaslara ve hakkaniyete uygun olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''alınan bilirkişi raporunun, dosya içeriğine, yasa ve mevzuata uygun, denetime elverişli bulunduğundan mahkemece benimsendiği, tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında "Bulut Sistemleri, Mobil İletişim Sistemleri, Sanal Makinalar için Dinamik Kaynak Yönetimini Destekleyen Yazılım Tanımlı Network Yönetim Sistemi" başlıklı ve davacı kurum tarafından desteklenen proje imzalandığı, projenin 4 dönem halinde düzenlendiği, davalının sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirdiği, bu süreçte davacı kurumun 2017/2 dönemi için değerlendirme yapılması için yapılan bildirimlere yanıt verilmemesi üzerine projeyi yürürlükten kaldırmak istediği ve ödenen 792.613 TL'nin tahsili için takip başlattığı, dosya kapsamından, davacı kurumun davalı firma adına ancak firmanın proje sorumlusunun sözleşmedeki adresine bildirim yaparak hatalı davrandığı, davalının ortaya çıkan durumla ilgili herhangi bir kastının olmadığı, 2017/2 dönemi için tüm yükümlülükleri yerine getirdiği keza, davacının projeyi yürürlükten kaldırmak yerine gerekli müzakereler yapılıncaya kadar bu döneme ait ödemeleri yapmaktan kaçınabileceği ve bu anlamda bir ödeme de yapmamış olduğu ve icra takibinin yersiz olduğu ve davalının kötü niyet tazminatı isteminin ise şartlarının oluşmadığı'' gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı isteminin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; dosyanın uyuşmazlık konusu olmayan tebligat hususuna çekilerek mer'i mevzuata aykırı bir hüküm kurulduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda alenen hatalı ve davalı tarafın dahi iddia etmediği hayali bir adres ve tespitten bahsedildiğini, mahkeme tarafından da bu rapora dayanılarak karar verildiğini, bilirkişi raporunda davalı şirketin sözleşmede belirtilen adresine bildirimlerin tebliğ edilemediğini, davalı şirketin (eğer bir adres değişikliği yapmışsa bile) bu durumu kuruma karşı herhangi bir şekilde haber etmediğinin tespit edildiğini, "Atatürk Bulvarı, 127/9" adresinin hayal ürünü olduğunu, bu hususa itirazda bulunmuş olunmasına rağmen itirazın görmezden gelindiğini, yapılan tüm bildirimlerin şirketin Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan güncel adresine yapıldığını, proje sözleşmesinde yer alan adresler ve Ticaret Sicil Gazetesi çıktılarının sunulduğunu, esasen bu durumun davalı tarafın da kabulünde olduğunu, fakat bu durumun projeyi iptal edecek bir kusur olmadığının savunulduğunu, bilirkişi raporuna itirazlarının ne duruşmada ne de gerekçeli kararda değerlendirme konusu dahi yapılmadığını, kaldı ki, davalı şirketin ve proje yürütücüsü şahsın adreslerinin aynı olduğunu, mahkeme ve bilirkişinin projenin 4 dönemden oluştuğu, ilk 3 döneme ilişkin olarak harcamaların onaylanmış olması nedeniyle projenin 3/4'ünün bitmiş olduğu, alınan desteklerin de bu dönemlere ilişkin olduğundan iade edilmesi gereken herhangi bir miktar bulunmadığı şeklinde büyük bir yanılgıya düştüğünü, Arge projelerinin sıradan bir eser (istisna) akdi gibi değerlendirilemeyeceğini, Arge projelerinde amacın projenin tamamının başarıya ulaşması olduğunu, dosyanın sadece mali yönden incelendiğini ve fahiş bir hatayla sonuçlandırıldığını, davalı şirketin kurumca gönderilen ihtari yazışmaları tebliğ almazken icra emrini, dava dilekçesini ve aynı adreste yer alan proje yürütücüsüne gönderilen gönderileri teslim aldığını, halbuki bütün bu yazışmaların davalının kurum kayıtlarında yer alan aynı adresine gönderildiğini, başlı başına bu durumun bile davalının kötü niyetini gösterdiğini beyan ederek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın, davacı tarafın tüm proje ve raporları sunulmuş, harcamaları yapılmış dönemlere ilişkin olarak yapılan destek ödemelerini tebligat sorununu gerekçe göstererek talep etmesinden kaynaklandığını, mevzuatta buna imkân veren bir hükmün bulunmadığını, davacı kurumun hukuken tartışmalı bir alacak iddiası olmasına rağmen bu hususta dava açmak yerine adeta bir fatura alacağı tahsil ediyormuşçasına icra takibine giriştiğini, burada asıl amaçlananın ödeme emrinin TK 21 veya TK 35 inci maddeleri vasıtasıyla tebliğ edilmesi ve itiraz süresinin geçirilerek takibin kesinleşmesinin sağlanması olduğunu, davacı tarafın bu yönde kötü niyet sahibi olduğunu, bir kamu kurumu olan davacının da bir icra takibine başlamadan önce alacağının var olup olmadığını ayrıntılı bir şekilde değerlendirmesi, tabi olduğu mevzuatı incelemesi ve tartışmalı bir alacak iddiası için icra takibini değil de genel dava yolunu seçmesi gerektiğini, kötü niyet tazminatı şartlarının oluştuğunu ileri sürerek davacı kurumun aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygun olması, projenin 4 dönem halinde düzenlenmesi, 2016/1-2, 2017/1 dönemlerinin tüm mevzuata ve dökümanlara uygun olarak tamamlanması, uyuşmazlığın 2017/2 dönemi için davalı firmanın sözleşmedeki adresine yapılan bildirimlerin davalıya ulaşmamasından kaynaklanması, davacının bu durumu gerekçe göstererek tamamlanmış ilk üç dönem için ödenen bedelin iadesini talep etmesi, davalının 2017/2 dönemi için tüm yükümlülükleri yerine getirdiğinin saptanması, dava konusu döneme ait davalıya yapılmış bir ödemenin bulunmaması, her ne kadar mahkemece gerekçeli kararda davacı kurumun davalı firmanın proje sorumlusunun sözleşmedeki adresine bildirim yaparak hatalı davrandığı belirtilmiş ise de, tebligatların davalı şirketin proje sözleşmesinde yer alan adresine gönderilmiş olması nedeniyle bu tespitin isabetsiz olması ancak sonuca bir etkisinin bulunmaması, zira sözleşmenin ifa edilen dönemleri nedeniyle yapılan ödemenin henüz değerlendirme ve ödeme yapılmayan son dönemdeki usulsüzlük iddiası nedeniyle iadesi talebinin mümkün olmaması, davacının icra takibi başlatmasında kötü niyetli olduğunun ispat edilememesi, davalının kötü niyet tazminatı istemi şartlarının oluşmaması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı'' gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; BAM tarafından bilirkişi raporunda ve mahkeme kararında yer alan tebligata ilişkin değerlendirmelerin isabetsiz olduğu tespit edilmesine rağmen, "projenin 4 döneminden 3'ü tamamlanmışsa desteğin 3/4'ü geri istenemez" gibi özetlenebilecek bir gerekçeyle mahkeme kararında isabetsizlik görülmediğinin belirtildiğini, fahiş hatalar (olmayan adresler) içeren bilirkişi raporunun geçerliliği kalmadığını, davalı şirketin 1.000.000,00 TL'ye yakın ödeme almasına rağmen proje devam ederken irtibatı kasten kestiğini ve tebligatları teslim almadığını, buna rağmen hiçbir gerekçe de göstermediğini, dava konusu proje kapsamında taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme olduğunu, Proje Uygulama Esasları'nın da bu sözleşme ekinde yer alan ve proje açısından son derece önemli yasal düzenlemeler içerdiğini, Uygulama Esaslarının 39 uncu maddesinin birinci fıkrasında ve proje sözleşmesinin 2.2 maddesinde yer alan düzenlemeler gereği kuruluşların adresleri değiştiği zaman mevzuatta ve proje sözleşmesinde belirtilen süre içerisinde TÜBİTAK'a bildirim yapması gerektiğini, proje süreçlerinin devam edebilmesi için izleyici değerlendirmesinin yapılmasının zorunlu olduğunu, davalı kuruluş Uygulama Esasları ve proje sözleşmesi gereği adres değişikliğini bildirmediği için izleyici değerlendirmesinin yapılamadığını, Uygulama Esasları ve proje sözleşmesi gereği kuruluşun adres değişikliği ile ilgili sorumluluğunu yerine getirmediğinden projenin yürütülmesinin olanaksız hale gelmesi nedeniyle davalı kuruluşa ödenen tutarın kuruluştan faiziyle geri talep edilmesi gerektiğini, kuruluşun proje sözleşmesi ve Uygulama Esasları'nda yer alan sorumluluklarını kasıtlı olarak yerine getirmemesi, proje devam ederken hiçbir mücbir sebep yahut gerekçe aktarmaksızın iletişim kanallarını kapatmasının kast olarak nitelendirildiğini, 2017/2 döneminin söz konusu projenin son dönemi olduğunu, projenin son döneminde izleyici tarafından hem son dönem faaliyetlerinin yapılıp yapılmadığına bakıldığını hem de genel olarak projenin başarı ile tamamlanıp tamamlanmadığının değerlendirildiğini, dolayısıyla kararda davalı şirketin ilgili dönemler için sorumluluğunu yerine getirdiği şeklinde bir değerlendirmede bulunulmuşsa da projenin başarısının son dönem üzerine yapılacak inceleme ile ortaya çıkabileceğini, zira önceki dönemlerde tüm ödemelerin projenin sonuçlanması amacıyla ödenmekte olup, projenin tamamlanmaması nedeniyle ödemelerin iadesinin istendiğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; hem yerel mahkeme kararında hem de istinaf ilamında salt “davalının kötü niyet tazminatı istemi şartlarının oluşmaması” nedeniyle reddedilmişse de dava konusuna bakıldığında, uyuşmazlığın davacı tarafın tüm proje ve raporları sunulmuş, harcamaları yapılmış dönemlere ilişkin yapılan destek ödemelerini tebligat sorunu gerekçe göstererek iade talep etmesinden kaynaklandığını, mevzuatta buna imkân veren bir hükmün bulunmadığını ve bu durumun da davacı kurumca açık olarak bilindiğini, davacı kurumun, hukuken tartışmalı bir alacak iddiasına olmasına rağmen, bu hususta dava açmak yerine adeta bir fatura alacağı tahsil ediyormuşçasına icra takibine giriştiğini, burada asıl amaçlananın, müvekkil şirkete ödeme emrinin T.K. 21 veya T.K. 35 vasıtasıyla tebliğ edilmesi ve itiraz süresinin geçirilerek takibin kesinleşmesinin sağlanması olduğunu, davacı tarafın bu yönde kötü niyet sahibi olduğunu, bu anlamda kötü niyet tazminatının şartları oluşmadığından bahisle bu talebin reddinin doğru olmadığını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan "Bulut Sistemleri, Mobil İletişim Sistemleri, Sanal Makinalar için Dinamik Kaynak Yönetimini Destekleyen Yazılım Tanımlı Network Yönetim Sistemi Proje Sözleşmesi"nden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği; bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266 ncı maddesinin birinci fıkrasında; ''Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.'' şeklinde düzenleme mevcuttur.

3. Değerlendirme

1. Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; taraflar arasında "Bulut Sistemleri, Mobil İletişim Sistemleri, Sanal Makinalar için Dinamik Kaynak Yönetimini Destekleyen Yazılım Tanımlı Network Yönetim Sistemi" başlıklı ve ''3160091'' numaralı, 01.01.2013-31.12.2017 tarihlerini kapsayan proje sözleşmesinin imzalandığı anlaşılmıştır.

Proje Sözleşmesinin 8.5. maddesinde sözleşmenin taraflarının, bu sözleşme altına imza atmakla Yönetmeliğe, Uygulama Esasları'na ve diğer TÜBİTAK ilgili mevzuatına uygun hareket edeceklerini kabul ve taahhüt ettikleri belirtilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince emekli sayıştay uzman denetçisinden alınan ve hükme esas alınan 07.02.2019 tarihli bilirkişi raporuna davacı taraf itiraz etmiş ancak mahkemece ek rapor alınmasına yönelik talebin reddine karar verilerek davanın reddine karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmişse de, hükme esas alınan raporun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla, mahkemece dava konusu proje sözleşmesinin yürütülmesi ile ilgili aşamalar konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak heyetten, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin ve sözleşmenin eki niteliğinde olduğu kabul edilen Uygulama Esasları'nda yer alan hükümlerin değerlendirildiği ve tarafların itirazlarını karşılar nitelikte rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

2. Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı tarafların İstinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

2. Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına,

8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.