"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/213 E., 2021/356 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı ile tavzih kararı davacı vekili tarafından temyiz, karar ise davalılardan ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ... ...'nun sözlü açıklaması dinlenildikten sonra, işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 21 ... maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca görüşmenin başka bir güne bırakılması uygun görülmüştür.
İşin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ...'ın 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca lisansüstü eğitim görmesi için 14.01.2008 ila 09.01.2010 tarihleri arasında Maliye Bakanlığı adına yurt dışına eğitime gönderildiğini, 09.01.2012 tarihinde istifa eden davalının bakiye 710 ... mecburi hizmet yükümlülüğü bulunduğunu, buna göre hazine alacağı tahakkuk ettirilerek ödeme yapması için davalıya tebligat yapıldığını, 52.236,14 TL ve 71.063,28 USD tutarlarındaki hazine alacağının ödenmemesi üzerine asıl borçlu durumundaki davalı ile sözleşmeyi kefil olarak imzalayan diğer davalılar hakkında işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu ileri sürerek; alacağın istifa tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; durumunun Yetiştirilmek Amacıyla Yurtdışına Gönderilecek Başbakanlık Personeli Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, davaya dayanak yüklenici senedinin maktu olarak imzalatıldığını, sözleşmenin boş olan kısımlarının daha sonra davacı idare tarafından doldurulduğu gibi yapılan hesaplamanın sözleşmeye aykırı olduğunu, zorunlu hizmet süresi sona erdikten sonra istifa ettiğini, alacağa istifa tarihinden itibaren faiz yürütülemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalılar ... ve ..., davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.06.2014 tarihli ve 2013/186 E., 2014/253 K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 52.236,14 TL alacak ile 71.063,28 USD alacağın ödeme günündeki efektif kur üzerinden TL karşılığının 09.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı davalılardan ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 24.11.2015 tarihli ve 2015/10633 E., 2015/17098 K. sayılı ilamıyla; "...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
1-Davalı ... 02.01.2008 tarihinde imzaladığı yüklenme senedi ile Türk Lirası olarak yapılan ödemeleri %50 fazlası ve kanuni faizi ile birlikte ödemeyi taahhüt etmiş olup, davalıya yüklenme senedi uyarınca yurt dışında bulunduğu sürede yapılan Türk Lirası ödemelerinin %50 fazlası ve faizi ile tahsili yerine iki kat olarak tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Ayrıca; dava, zorunlu hizmet karşılığı olan kurum alacağının tahsili istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 11.09.2014 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanunun Geçici 1. maddelerinin davalının yasanının uygulanmasına ilişkin başvurusu da araştırılarak somut olayda değerlendirilip oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmek üzere de mahkeme kararının bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1.Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalıların bozma ilamında belirtilen Kanun kapsamında borçlarının yeniden yapılandırılması amacıyla başvuruda bulunmadıkları, bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporu ile 710 ... mecburi hizmet yükümlülüğü bulunan davalı ...'ın 71.063,28 USD ve 39.181,35 TL borçlu bulunduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 39.181,35 TL alacak ile 71.063,28 USD alacağın ödeme günündeki efektif kur üzerinden TL karşılığının 09.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
2. Mahkemenin16.02.2022 tarihli tavzih kararıyla; kararın (1) numaralı bendi "1-Davanın kısmen kabulü ile 39.181,35 TL alacak ile 71.063,28 USD alacağın davacının davalılara yapmış olduğu ödeme günündeki efektif kur üzerinden TL karşılığının 09.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine," olarak düzeltilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı ile tavzih kararına karşı süresi içinde davacı vekili, karara karşı davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; hem faiz hem de miktar açısından hatalı karar verildiğini, dolar alacağına işletilecek faizin yüklenme senedi ve sözleşme gereğince bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere yabancı para üzerinden yürütülmesi gerekirken, ödeme günündeki efektif kur üzerinden TL karşılığının 2012'den itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, 71.063,90 USD alacağın hesabında yüklenme senedi ve Kanunda öngörülen %50 misli ile kısmının hesaplamaya hiç dahil edilmeyerek eksik hesaplama yapıldığını, 657 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin aylık ve yol giderleri dahil olmak üzere idarece yapılmış bütün masrafların iki ... olarak alınmasını düzenlediğini, Türk Lirası ödemesi hesabında yapılan %50 fazlasıyla hesaplamasının Kanuna ayrı olduğunu, TL cinsinden yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşmadığını ve vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, davacı lehine 45.799,92 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 15.963,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, tavzih kararı ile gerekçeli kararın hukuka ve kanuna aykırı olarak tamamen değiştirildiğini ileri sürerek ileri sürerek, kararın ve tavzih kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili; davalının hizmet süresine ilişkin olarak yapılan tespitin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda iddia ve talepleri irdelenmeden davacı idarenin hesap tablolarına göre hatalı hesap çıkartıldığını, kararda da bu hatalı hesaplamanın esas alındığını, davacı idarenin de kabulünde olan ve kayıtlarında yer ... geçici görevlendirmenin yok sayılarak bilirkişi raporunda tartışma konusu dahi yapılmadığını, davacı idare kayıtlarında da yer aldığı üzere davalının yurt dışında bulunduğu sürenin 1 yılının geçici görevlendirmeye ilişkin olduğunu, yapılan görevlendirmeye ilişkin olarak davalıya yapılan ödemelerin istenmesinin kanun ve yönetmelik kapsamında haksız olduğunu, davalının zorunlu hizmet süresinin 657 sayılı Kanun'un 224 üncü maddesi gereği 1 yıllık eğitim süresinin 2 ... olan 2 yıl olduğunu, davalının dönüş tarihi olan 09.01.2010 tarihinden istifa ettiği 09.01.2012 tarihine kadar geçen 2 yıl sonrası artık zorunlu hizmet süresi kalmadığından davacı idarenin alacak hakkının bulunmadığını, ödenen paranın davalıdan ceza-i şart ile birlikte tahsil edilmesinin hatalı olduğunu, davacı idare ile 02.01.2008 tarihinde imzalanan “Yurt dışına gönderilen kamu personeline mahsus yüklenme senedi ve muteber imzalı müteselsil kefalet senedi” sözleşmesinin hiçbir şartının ve içeriğinin davalı ile konuşulmaksızın ve tartışılmaksızın maktu olarak imza ettirildiğini, rakam ve ceza-i şart yazan bölümlerin ise boş bırakılarak sonradan davacı idare tarafından doldurulduğunu, sözleşmenin nüshasının davalıya verilmediğini, davalıya zorla imzalatılan yüklenme senedi metninin içeriğini ve içinde yazan ceza-i şartları kabul etmediklerini, Mahkemenin döviz borcu ödemesi hükmünün hatalı olduğunu, kefalet senedi sözleşmesinin 11. maddesinde yazılı olan “… ödenmesi istenen paraya yüklenme senedini ihlal tarihinden itibaren ve cari yıllık faiz yürütülmesi. ..” maddesinin geçersiz olduğunu, bu nedenle temerrüt oluşmadığından dava tarihi öncesine faiz işletilemeyeceğini, davacının dava açmadan önce davalıya herhangi bir ihtarı olmadığından dava öncesi dönem için faiz istenemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla Mahkeme ilamına göre 71.063,28 USD'nin hem ödeme günündeki efektif kur üzerinden Türk Lirasına çevrileceğini hem de çevrilen rakamın 09.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsil edileceğini, bu tespitin hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, Mahkemece eğer 71.063,28 USD üzerinden karar veriliyor ise ya 09.01.2012 tarihindeki efektif kur üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi ve faiz işletilmesi ya da idare tarafından yapılan ödeme günündeki efektif kur üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi ve ödeme tarihinden itibaren davalı tarafından ödeme yapılacak olan tarihe kadar faiz işletmesi gerektiğini, ayrıca Mahkeme kararındaki faiz hesabının yanlış olduğunu, bilirkişi raporunda ve verilen kararda Yargıtayın bozma hususlarının tam olarak değerlendirilmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı idare tarafından davalı ...'ın yurt dışı eğitimi nedeni ile harcanan ve zorunlu hizmet süresini tamamlamadan istifası nedeni ile kamu zararına dönüşen alacağın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Hükmün tavzihi" kenar başlıklı 305 ... maddesi; "Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.
Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." hükmünü içermektedir.
4. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (Tarife) 13 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir; (1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.".
3. Değerlendirme
1.Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, yine o ilamda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmiş olmasına, bozma ilamının kapsamı dışında kalarak kesinleşen ve davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturan kısımlar hakkında Mahkemece yeniden inceleme yapılamasına imkan bulunmamasına ve 16.02.2022 tarihli tavzih kararının hükmün açıklanması mahiyetinde olduğunun anlaşılmasına göre; davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkemece alacak istemli davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Buna göre, yukarıda yer verilen Tarife hükmü uyarınca, kabul edilen kısım üzerinden davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, eksik vekalet ücretine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 ... maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinin çıkartılarak yerine "3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 19.689,03 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı ...'dan alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı ...'a yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.