"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2152 E., 2022/1019 K.
DAVA TARİHİ : 27.03.2017
KARAR : Esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/138 E., 2019/164 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ancak davanın açıldığı esnada davacıların haklı olduğunın tespitine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacılar vekili Avukat ... ile davalılar ..., ... ve ... vekili Avukat ... geldiler. Sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenilerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; İstanbul İli Fatih İlçesi Denizabdal Mahallesi 419 pafta 1718 ada 2 parselde kain 393,92 m2 yüzölçümlü 40/44 arsa paylı zemin 2 nolu bağımsız bölümün 458.553,00 USD'nin TL karşılığı olarak işyeri vasfıyla satın alındıklarını, ancak Belediye Başkanlığı tarafından işyeri ruhsatı verilmediğini ve dairenin mesken olarak değerlendirildiğini, sözleşmede TBK madde 31 bağlamında hata söz konusu olduğunu ileri sürerek, ödenen 458.553,00 USD'nin TL karşılığı 1.298.988,93 TL'nin ve dairenin içine yaptıkları masrafların bedeli 200.000 TL'nin; 1.298.988,93 TL için tapu devir tarihi olan 30.03.2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi, 200.000 TL için dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte ödenmesine, mahkemece tüm alacağa hükmedilmeyecekse taşınmazın tespit olunacak daire değeri üzerinden fazla ödenen meblağın temerrüt tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; 1 yıllık hak düşürücü sürenin dikkate alınması gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu'nun 39 uncu maddesi "Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatılmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” ve Türk Medeni Kanunu 1020. maddesi "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez” hükmünü havi olması nedeniyle davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... 02.10.2018 tarihinde vefat etmiş ve mirasçılarının katılımı ile yargılama sürdürülmüştür. Mirasçılar, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dairenin tapu kütüğünde ve belediye kayıtlarında "mesken" niteliği ile kayıtlı olmasının davacıların hataya düştüklerini kabule engel olmadığını, resmi kayıtlarla fiili durumun örtüşmemesi ve özellikle satıcının dairenin ticarethane olduğuna dair faturalar göstermesinin davacıların yanılmasına sebep olduğunu, davacılar 1 yıllık süre içerisinde fesih beyanını ilettiklerinden sözleşmeyle bağlı olmadıklarını, davacılar tapu sicili ve belediye kayıtlarını kontrol etmemelerinden ötürü kusurlu iseler de müteveffa davalının bu yanılmayı bilmesi, hatta bir ölçüde yanılmaya sebebiyet vermesi nedeniyle anılan maddenin somut olaya tatbikinin mümkün olmadığı, yargılama aşamasında 07.08.2018 tarihinde daireye iş yeri ruhsatı verildiği, bu haliyle davanın konusuz kaldığı ve davanın açıldığı esnada davacıların haklı olduğu dikkate alınarak yargılamanın sonuçlandırıldığı, 2. celse sözleşmenin feshi isteminden vazgeçilerek ödenen bedel ile dairenin ev değeri arasındaki farkın talep edildiği, ilk raporda dairenin ev değerinin 434.424,60 TL olarak belirlendiği, ödenen 1.303.574,00 TL'den bu rakamın çıkarılması ile bulunan 869.150,00 TL'nin dava değeri olduğu ve vekalet ücretinin buna göre hesaplandığı belirtilerek, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ancak davanın açıldığı esnada davacıların haklı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili; davacıların gayrimenkulü iş yeri olduğu inancı ile aldıklarını, tapu kayıtlarındaki mesken niteliğinin hataya düşmeye engel olmadığını, davalıların murisinin davacılara dairenin ticarethane olduğuna dair fatura göstermek suretiyle yanılmalarına neden olduğunu, dava konusu yerin sonradan iş yerine dönüşmesinin davacıların haklılığını ortadan kaldırmadığını, bu nedenle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin mahkeme kararının hatalı olduğunu, dava konusu yerin dükkan olarak değeri ile daire olarak değeri arasındaki farkın davacılara ödenmesi gerektiğini belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalılar vekili; davada Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, tapu kayıtlarının aleni olduğunu, kimsenin tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremeyeceğini, yerel mahkemenin davacının beyanına göre hüküm kurduğunu, davacıların taşınmazın konut olduğunu bilerek fakat iş yerine dönüştürme amacıyla satın aldıklarını belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; resmi senet incelendiğinde davacıların bizzat resmi senedin düzenlenmesine katıldıkları, resmi senedin her iki sayfasında da taşınmazın mesken niteliğinin açıkça belirtilmiş olduğu, resmi senetteki "daire" kaydının açıkça fark edilebilecek nitelikte olduğu, kaldı ki gerek Türk Medeni Kanununun 1020. maddesi gerekse de buna uygun olarak gelişen Yargıtay uygulamaları göz önüne alındığında davacıların tapu sicilinde yer alan bir kayda ilişkin olarak iyi niyet iddiasında bulunarak sicilde yer alan bir kaydı bilmediklerini ileri süremeyeceklerini, bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı; ilk derece mahkemesi tarafından tapu kayıtlarının aleniliği ilkesi ve Türk Medeni Kanununun 1020. maddesinin 2. fıkrası göz önünde bulundurularak açılan davada davacıların haklı olmadığının tespiti yapılıp yargılama giderlerinin buna göre hüküm altına alınması gerekirken, davacıların davalarında haklı olduğu yönündeki tespitin yasalara uygun görülmediği gerekçesiyle davacıların istinaf talebinin reddine; davalıların istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, davacıların davasının konusuz kalmış olması nedeniyle talepleri hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmaz satışından kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Tapu sicilinin açıklığı" başlıklı 1020. maddesi şöyledir:
"Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez."
3.Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararı; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacıların tapu sicilinde yer alan bir kayda ilişkin olarak iyi niyet iddiasında bulunarak sicilde yer alan bir kaydı bilmediklerini ileri süremeyeceği anlaşılmakla, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılar ..., ... ve ...'na verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.