"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ...'ye vekaleten diğer davalı ... A.Ş'den “... ...” adlı projeden 3.bölge 462 ada, 1 parseldeki B38 numaralı villayı 21.05.2004 tarihli taşınmaz satış sözleşmesi ile satın aldığını, villanın eksik ve ayıplarla teslim edildiğini, tüm çabalara rağmen eksiklerin tamamlanmadığını, çatlayan havuz zemininin yenilenmesi için yapılan çalışma esnasında havuzun şeklinin değiştirildiğini, yol yapımı nedeniyle siteyi çevreleyen tel örgülerin yer yer 200 metre geriye çekilerek site yeşil alanının daraltıldığını, tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda villanın %13 oranında değer kaybettiğinin tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hatalı imalat ve eksikliklerin giderilmesini veya bu eksikliklerin bedelinin tazminini ve yeşil alan eksikliği sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000 TL değeri kaybının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini 30.375 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne, 8.500 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı villada
-2-
oluşan değer kaybının ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 28.375 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmiş, davalıların temyiz isteminde bulunması üzerine verilen karar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 01.10.2014 tarih, 2013/28728 Esas, 2014/30273 Karar sayılı ilamı ile, davalıların sair temyiz itirazları reddedilerek, “...somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece gizli ayıp olarak nitelendirilen “makette dava konusu villanın bulunduğu 3. bölgedeki adaları çevreleyen duvarların bulunmaması, bu adaların önündeki yeşil alanın maket sınırına kadar devam etmesi, yeşil alanın davacıya ait villanın mülkiyet sınırının dışında kalması” durumunun davacının satın aldığı villanın ekonomik değerini düşüren açık ayıp olduğu, davalıların bu ayıbı gizlemek için herhangi bir hileye başvurmadıkları, davacının bu ayıptan villayı satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, tapu kayıtlarının aleni olduğu kuşkusuzdur. Davacının teslim aldığı villa nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır. Her ne kadar, 4.madde de konut satışlarında zaman aşımı süresi beş yıl olarak öngörülmüş ise de, villayı satın alan davacı, açık ayıp halinde, malı teslim aldığı tarihten itibaren otuz gün içerisinde satıcı veya malike ayıp ihbarında bulunur ise, bu durumda malı teslim aldığı tarihten itibaren beş yıl içerisinde 4077 sayılı Kanun’a dayanarak dava açabilecektir. Hal böyle olunca, yeşil alanın daraltılması iddiası yönünden mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddi gerekirken yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın bu yönden de kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir...” gerekçesiyle bozulmuş; davacı ve davalı ... A.Ş.’nin karar düzeltme talebi, aynı dairenin 31.05.2018 tarih, 2017/4606 Esas, 2018/6446 Karar sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Bilindiği üzere mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır. (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK)
Somut olayda; mahkemenin 02.04.2013 tarihli kararında, 28.375,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmiş, davacı ilgili kararı temyiz etmemiştir. Buna göre dava konusu alacağın davalılardan müteselsilen tahsiline hükmedilemeyeceği kesinleşmiştir. O halde bozma sonrasında davalıların usuli kazanılmış hakkı ihlâl edilerek, hükmedilen alacağın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
../...
-3-
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle hükmün 1. bendindeki “müştereken ve müteselsilen” ibaresinin hükümden çıkarılarak, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.