Logo

3. Hukuk Dairesi2022/523 E. 2022/7094 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kira sözleşmesine konu taşınmazın imar durumu nedeniyle kiracı hastanenin faaliyete geçirilememesi sebebiyle kiracı tarafından açılan tazminat davasında, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece verilen kısa kararda davacının imalattan kaynaklı tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilirken gerekçeli kararda bu talebin daha önce kesinleşen bir kararla sonuçlanmış olduğundan bahisle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı gözetilerek hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tazminat ve menfi tespit davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına yönelik olarak verilen hüküm, davalılar vekili tarafından duruşmalı, davacı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 27/09/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı asıl davada; davalılara ait binayı 01/03/2007 tarihli sözleşme ile özel hastane olarak kullanmak üzere kiraladığını, binanın hastane olarak kullanılabilmesi için imar planında özel sağlık alanı olarak yer alması gerektiğini ancak binanın ticaret ve konut alanında yer aldığını, sözleşme görüşmeleri sırasında davalıların imar durumunda kısa sürede değişiklik sağlamayı taahhüt ettiklerini, davalıların bu taahhüdü nedeniyle kira ödeme yükümlülüğünün 01/05/2008 tarihine ötelendiğini, yapı kullanma izin belgesi alma yükümlülüğünün de sözleşmenin 13. maddesi uyarınca davalılara ait olduğunu ancak aradan iki yıla yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen davalıların taahhütlerini yerine getirmediklerini, bu nedenle hastane binasının faaliyete geçirilemediğini, imar planına ilişkin taahhütlerini yerine getirmeleri konusunda davalılara ihtarname keşide ettiklerini ve nihayetinde borcun ifa edilmemesi nedeniyle 23/02/2009 tarihinde de sözleşmeyi feshettiklerini, kiralanana yüksek tutarda harcama yaptıklarını, hastanede çalışacak personel ile anlaşarak ücret ödemek zorunda kaldığını, bunların yanında hastanenin faaliyete geçirilememesi nedeniyle kazanç kaybı yaşadığını ileri sürerek; zorunlu ve faydalı imalat bedeli olarak şimdilik 490.000 TL ve kazanç kaybı olarak 10.000 TL'nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.

-2-

Davacı birleşen davada; davalıların Mayıs/2008-Mart/2009 dönemi kira alacaklarının tahsili için Bakırköy 7. İcra Müdürlüğünün 2009/10435 sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, oysaki davalıların imar planı değişikliğine ilişkin edim ve taahhütlerine uymadıklarını, bu nedenle taşınmazı amaca uygun olarak kullanamadığını, kullanıma uygun bir halde teslim ve bu halde bulundurma borcunu yerine getirmeden kiraya verenin kira parası isteyemeyeceğini ileri sürerek; söz konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.

Davalılar; davacının kiralananı hastane olarak kullanmak üzere kiraladığını, davacının sözleşmenin 2. maddesinde sayılan inşaat ve tadilatı yapmayı üstlendiğini, somut olayda ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanamayacağını, ortada gizlenmiş ve davacının bilmediği bir ayıp olmadığını, binayı mevcut hali ile kiralayan davacının imar durumunun hastane olarak kullanıma uygun olmadığını bildiğini, taşınmazın bulunduğu yerdeki imar durumunun değiştirilmesi için iyi niyetli olarak gerekli girişimde bulunduklarını ancak bürokratik işlemlerin uzaması nedeniyle henüz sonuçlanmadığını, binanın 32 aydır davacının kullanımında olduğunu, bu süre zarfında kira bedeli ödenmediğini savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece; asıl davadaki 415.000 TL ve 5.750 TL zorunlu ve faydalı işler bedelinin tahsiline, birleşen davanın reddine dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 02/12/2014 tarihli ve 2014/9249 E. 2014/13343 K. sayılı ilamıyla; birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün asıl dava yönünden taraflar yararına bozulmuştur.

Bozma ilamına uyan mahkemece; birleşen dava yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, asıl davanın kısmen kabulü ile 118.700,30 TL faydalı masraf ve kazanç kaybına ilişkin olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL'nin tahsiline dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine, bu defa Dairemizin 17/09/2019 tarihli ve 2018/7712 E. 2019/6778 K. sayılı ilamıyla; davacı ve davalıların birleşen davaya ilişkin tüm, asıl davada faydalı masraflara yönelik temyiz itirazları reddedildikten sonra, davalıların yoksun kalınan kara ilişkin temyiz itirazları yönünden, davalıların 600 m2’lik ruhsata aykırı yapıları yapmadıklarına ilişkin savunmaları üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl davada, davacının imalattan kaynaklı tazminat talebi mahkemenin 17/04/2018 tarihli ve 2016/53 Esas, 2018/197 Karar sayılı ilamı ile hükmedilen miktar kesinleşmiş olmakla, bu yönden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının kazanç kaydı yönünden bilirkişi ... ...’ün 15/11/2017 tarihli raporu ve 03/04/2018 tarihli duruşmadaki beyanı ve davacı ve davalıların %50 müteferrik kusurları ile 470.417,26 TL'nin 23/02/2009 tarihinden geçerli işleyecek yasal faizi ile tahsilinden davalıların sorumlu oldukları, ancak dava hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL'nin 23/02/2009 tarihinden geçerli işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, birleşen davada verilen önceki karar kesinleşmiş olmakla, yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.

1- 6100 sayılı HMK'nın 298/2 maddesinde; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir.

-3-

Somut olayda: tefhim edilen kısa kararda, "1-Davacının imalattan kaynaklı tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile ve davacı ve davalıların %50 müteferrik kusuru kabul edilerek 59.350,15 TL'nin 23/02/2009 tarihinden geçerli işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Davacının kazanç kaydı yönünden bilirkişi ... ... ün 15/11/2017 tarihli raporu ve 03/04/2018 tarihli duruşmadaki beyanı ve davacı ve davalıların %50 müteferrik kusurları ile 470.417,26 TL'nin 23/02/2009 tarihinden geçerli işleyecek yasal faizi ile tahsili davalıların sorumlu oldukları ancak dava hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL'nin 23/02/2009 tarihinden geçerli işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Birleşen dosya yönünden daha önce verilen karar kesinleşmiş olmakla yeniden hüküm kurulmasına gerek olmadığına, " karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda " 1-ASIL DOSYADA: A-Davacının imalattan kaynaklı tazminat talebi mahkemenin 17/04/2018 tarih, 2016/53 Esas, 2018/197 Karar sayılı ilamı ile hükmedilen miktar kesinleşmiş olmakla, bu yönden hüküm kurulmasına yer olmadığına, B-Davacının kazanç kaydı yönünden bilirkişi ... ... ün 15/11/2017 tarihli raporu ve 03/04/2018 tarihli duruşmadaki beyanı ve davacı ve davalıların %50 müteferrik kusurları ile 470.417,26 TL'nin 23/02/2009 tarihinden geçerli işleyecek yasal faizi ile tahsili davalıların sorumlu oldukları ancak dava hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL'nin 23/02/2009 tarihinden geçerli işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-BİRLEŞEN DOSYADA: Bakırköy 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/70 Esas sayılı dosyası yönünden, mahkemenin önceki kararı kesinleşmiş olmakla, yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına," hükmedilmek suretiyle, davacının imalattan kaynaklanan tazminat talebi yönünden kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.

Buna göre, mahkemece; kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre, açıklanan hususlar göz önünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.

2- Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.