"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında menfi tespit ve istirdat davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 25.07.2011 tarihinde dava dışı ...'dan satın aldığı Renault Clio aracı davalıya sattığını, davalı tarafın aracın teslim alınmasından bir ay sonra ....Noterliğinin 23.12.2011 tarihli ihtarnamesi ile araca karşılık ödenen 13.750,00 TL bedelin yada araçtaki ayıp oranında sözleşme bedelinden indirim yapılarak ayıba karşılık gelen 5.750,00 TL bedelin ödenmesini istediğini, daha sonra davalının ... 4. İcra Müdürlüğünün 2012/277 Esas sayılı dosyasında kendisi aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, usulsüz tebligatla takibin kesinleştiğini, ... 4. İcra Müdürlüğünün 2012/277 Esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile dava konusu icra takibinin iptaline, uğramış olduğu zararların karşılığı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla %40'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, icra tehdidi altında davaya konu dosya borcunun ödenmesi durumunda alacaklıya ödenecek bedelin ödeme tarihi itibari ile ticari faizi ile geri alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının babası tarafından dosya borcunun ödendiğini, davacının ayıplı olduğunu kasten gizlemek suretiyle ayıplı araç sattığını savunarak davanın reddi ile % 40'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının ... 4. İcra Müdürlüğünün 2012/277 esas sayılı icra takip dosyasında davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, davalıya ödenen 7.435,10 TL'nin ödeme tarihi olan 10.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte istirdadına, davacı tarafın tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12/12/2017 tarihli ve 2015/28213 E. 2017/12403 K. sayılı kararıyla; “... Somut olayda; davalı, davacıdan aracın ayıplı hali ile ayıpsız hali arasındaki bedel farkını isteyebilir. Bu halde mahkemece araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, aracın ayıplı ve ayıpsız değeri belirlenmek suretiyle taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...” gerekçesi ile davalı yararına bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; aracın ayıpsız değeri ve taraflar arasında gerçekleşen satış bedeli değerlendirildiğinde ayıplı satış bedelinin mevcut hali ile satış bedeli olduğu, ayıp iddiası ile ayrıca talep hakkı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının ... 4. İcra Müdürlüğünün 2012/277 esas sayılı icra takip dosyasında davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, davalıya ödenen 7.435,10 TL'nin ödeme tarihi olan 10/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte istirdatına, İİK 72/5 md göre tazminat talebinin şartları oluşmadığından davacı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Ne var ki mahkemece alınan bilirkişi raporunda; aracın ayıplı değeri ve ayıpsız değeri arasındaki fark nispi metodla hesaplanmasına rağmen, yanılgılı gerekçelere dayanılarak karar verilmesi bozma kararına uygun değildir.
O halde mahkemece; uyulan bozma ilamında belirtilen hususlarda alınan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerekirken, bozma gereği tam olarak yerine getirilmeden, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.