"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2307 E., 2022/1157 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2017/283 E., 2019/673 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı şirket ile aralarında 19.08.2013 tarihinde, davalı şirketin..... isimli konut projesine ilişkin konut tahsis sözleşmesi imzalandığını, davalı şirket tarafından mezkur sözleşmedeki taahhüdün yerine getirilmediğini, akabinde ilk sözleşmedeki davalının taahhüdü yerine geçmek üzere davalı şirketin...projesi için satış vaadi sözleşmesi imzaladıklarını, ancak sözleşmedeki taahhüt yine yerine getirilmediğinden tarafınca 19.04.2016 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, yatırdığı paradan 876.757,49 USD'nin davalı tarafından kendisine ödenmesi hususunda tarafların mutabakata vardıklarını, tüm çabalarına rağmen ödenmeyen bakiye 102.083,48 USD'nin tahsili için Anadolu 1.İcra Müdürlüğünün 2017/455E. sayılı dosyasında başlattıkları icra takibine vaki itirazın iptaline, itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalının icra inkar tazminatı ödemesini istemiş, 31.10.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçelerinin "deliller" kısmını HMK'nın 176 ncı maddesi kapsamında ıslah ettiklerini, cevap dilekçesinde sunulacak beyanlara ve delillere karşı yeni delil bildirme hakları saklı kalmak kaydıyla, delillerini; 19.08.2013 tarihli sözleşme, 08.04.2016 tarihli sözleşme, ödeme yaptığına dair kayıtlar, davalı şirket çalışanı ...ın.......com.tr mail adresinden kendisine gönderdiği ve davalı şirketin geri ödemeyi USD olarak yapacağını gösterir e-mail yazışmaları, tanık, bilirkişi incelemesi, ... 1 inci İcra Müdürlüğü'nün 2017/455 E. sayılı dosyası ve sair deliller şeklinde belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacı tarafla şirketleri arasında 19.08.2013 tarihli konut tahsis sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme uyarınca 1.829.110 TL'nin ödendiğini, işbu sözleşme davacı tarafça feshedildikten sonra başka bir bağımsız bölüm için 08.04.2016 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, başkaca bir ödemede bulunulmadığını, 21.10.2016 tarihinde imzalanan işbu sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğinin bildirildiğini, davacı tarafça ödenen 1.829.110 TL'nin karşılığı olarak şirketleri tarafından 2.694.801,81 TL iade ödemesinde bulunulduğunu, fazla ödemenin müşteri memnuniyeti politikası kapsamında yapıldığını, sözleşmelerin TL üzerinden yapıldığını, davacı TL üzerinden ödeme yaptığından, kendilerinin de USD üzerinden ödeme yapma yükümlülüklerinin bulunmadığını, yapılan ödemenin fazlasıyla iade edildiğinden bahisle davanın esastan reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında 19.08.2013 tarihinde yapılan sözleşme ile davacının inşa edilecek..... projesindeki 200 no'lu bağımsız bölümü davalıdan 1.829.178 TL bedelle satın aldığı ve bedelini ödediği, davacının 08.04.2016 tarihli dilekçesi ile daire değişikliği yapmak istediğini belirterek, ödediği toplam 1.829.178 TL'nin...projesindeki 176 no'lu daire için işlem görmesini talep ettiği, bu kapsamda taraflar arasında 08.04.2016 tarihli adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme ile davacının davalıdan inşa edilecek...projesindeki 176 no'lu bağımsız bölümü 2.081.178 TL bedelle satın aldığı, her iki projenin de davalı tarafından gerçekleştirilmediği, davacının her iki sözleşmeyi de feshettiği, dosya kapsamındaki davalı çalışanı ile davacı arasındaki davalı şirket e-mail adres üzerinden yapılan e-mail yazışmaları çıktılarından, davacı tarafından satış bedeline karşılık davalıya yapılan toplam 1.829.178 TL tutarlı ödemenin, davalı tarafından davacıya iadesinin 876.757.49 USD olarak yapılması konusunda taraflarca mutabakata varıldığı, davalının, davacıya toplam 774.674.26 USD ödeme yaptığının tespit edildiği, davalının davacıya bakiye 102.083.23 USD borcunun bulunduğu, davacının, davalı şirketten 10.01.2017 takip tarihi itibari ile 102.083,23 USD asıl alacak ve 713,60 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 102.796,83 USD alacaklı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; davalının ... 1. İcra Müdürlüğünün 2017/455 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın, 102.083,48 USD asıl alacak, 713,60 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 102.796,83 USD yönünden iptali ile takibin bu miktarlar üzerinden devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, takip tarihinden itibaren asıl alacağa 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca USD ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına devlet bankalarının ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi yürütülmesine, hüküm altına alınan 102.083,48 USD asıl alacak üzerinden hesaplanan 20.416,69 USD icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili, müvekkili şirketin kusurundan kaynaklanmayan ve sözleşmenin imzalanması sonrasında ortaya çıkan hukuki ifa imkansızlığı bulunan uyuşmazlıkta, davacının ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödediği bedellerin aynen iadesini talep edebileceği göz ardı edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, tanık beyanları ile ispat olunamayan ve müvekkil şirketin kabulünde olmayan elektronik posta içerikleri esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacı tarafça müvekkil şirkete 1.829.178,00 TL ödeme yapıldığını, USD nevinden bir ödeme yapılmadığını, Yargıtay içtihatları ve doktrinde kabul edildiği üzere, davacı ile müvekkil şirket arasında yabancı para borcu cinsinden bir alacak-borç ilişkisinin bulunmadığının sabit olduğunu, hiç bir kabulü tazammun etmemek kayıt ve şartı ile davacı tarafça sunulan tablolar kapsamında dahi davanın reddinin gerektiğini, davacının çelişkili davranış yasağına aykırı taleplerinin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacı tarafından ibra edilen müvekkil şirketin borcunun sona erdiğini, sunulan maillerde yer alan iade tablosu nazara alındığında dahi davacı tarafa fazla ödeme yapıldığının görüleceğini, yerel mahkeme tarafından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek davanın reddine, ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2017/455 E. sayılı dosyası ile müvekkil şirket aleyhine ikame edilen haksız ve mesnetsiz icra takibinin iptali ile alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ilk derece mahkemesince konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alındığı, alınan rapor denetlemeye ve hüküm vermeye elverişli olup, bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamanın dosya içeriğine uygun olduğu, dosyanın istinaf sebepleri ile birlikte HMK'nın 355 inci maddesi çerçevesinde incelendiği ve kararın, mahkemece dosyada bulunan delillerin taktirinde hata yapılmadan iddia ve savunmaları ile birlikte hukuka uygun şekilde değerlendirilmek suretiyle dairece de benimsenen yasal ve hukuksal gerekçelere ve maddi delillere dayandırılarak verilmiş olduğu anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı tüm istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun oy çokluğu ile esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesinin işbu esastan red kararına muhalif olan Başkanı...ın muhalefet şerhinde ise; mübrez raporun denetlemeye ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı, dosya kapsamına göre, davacı tarafça ödemelerin davalıya TL cinsinden yapıldığı ve ödemelerin USD olarak iade edileceğine ilişkin yanlar arasında herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığının uyuşmazlık konusu olmadığı, davacının davalıya TL olarak yaptığı ödemenin iadesinin USD cinsinden yapılacağı yönünde davalı çalışanı ile yapılan mail yazışmalarına istinaden eksik ödeme iddiası ile eldeki davayı açtığı ve mübrez raporda yanlar arasında ödemenin USD cinsinden yapılacağı yönünde mutabakat oluştuğu kanaati mütala edilmiş ise de, mail yazışmalarında adı geçen davalı çalışanı ...ın bu miktar bir ödeme için davalı şirketi temsile yetkili olup olmadığının araştırılmadığı, yetkili olmaması halinde davalı şirketin ticari defter ve belgeleri incelenmeksizin ve bu yönde bilirkişilerden ek rapor alınmaksızın, her iki proje kapsamındaki ödemelerin davalı tarafça ne şekilde iade edildiği, kur iadesinin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise kur belirlemelerinin hangi tarih ve esaslara göre yapıldığı, davalı çalışanının mail yazışmasının ihtilafsız iade miktarının davalı tarafça döviz olarak iade edilmiş olması da değerlendirilerek davalı tarafça benimsenip benimsenmediği, davalı şirketin bu yönde tezahür eden davranışının Medeni Kanun'un 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve somut olay adaleti nazara alındığında ve yanlar arasında iadenin USD cinsinden yapılacağı hususunda bir anlaşmanın ve/veya mutabakatın sağlanıp sağlanmadığı değerlendirilmeksizin yapılan incelmenin eksik tahkikata dayalı olduğu ve eksik tahkikat ile hüküm kurulamayacağı anlaşılmakla; HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılması görüşünde olduğundan çoğunluk görüşüne muhalif olduğunu bildirmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; şirketin kusurundan kaynaklanmayan sebepler neticesinde, mezkur projenin ifasının imkansızlaşması nedeniyle davacının yapmış olduğu ödemelerin ancak sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iadesinin gündeme geleceğini, tanık beyanları ile ispat olunamayan ve davalı şirketin kabulünde olmayan elektronik posta içerikleri esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacı tarafça bir kısım e-postalar dışında delile dayanılmadığı gibi, davacı tanığı ... tarafından verilen beyanların davalı şirket tarafından satım bedelinin iade edileceği dışında bir vakıayı ispat etmediğini, davacı tarafından usule aykırı olarak sunulan e-posta çıktıları şirketin kabulünde olmadığından şirketten sadır olmayan e-postaların delil olarak kabul edilip hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, dosyada mübrez ödeme dekontları ve davacı tanık anlatımlarıyla sabit olduğu üzere, davalı şirkete dolar bazında bir ödeme yapılmadığının sabit olduğunu, dilekçelerindeki vaki savunmaları saklı kalmak kaydıyla, davacı tarafça sunulan tablolar incelendiğinde; davacı tarafından doğrudan şirkete yapılan ödemelerin davacı tarafça ödendiği tarihteki döviz kuru üzerinden dolar karşılığının tespit edildiği ve taraflar arasında geri ödeme üzerine anlaşma sağlanan 26.09.2016 tarihindeki kur üzerinden TL cinsinden değerinin tespit edildiğinin görüldüğünü, uyuşmazlığın esasına tesir edecek en önemli hususun ise, tablonun devamında "TL karşılığı kur - 2,9846 - 26.09.2016" olarak belirtilmek suretiyle iadenin TL karşılığında dikkate alınacak sabit kur tutarının tarafların serbest iradeleri ile 26.09.2016 olarak belirlenmiş olması olduğunu, keza yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan hesaplamalarda, anılan yazışmalar ile üzerinde anlaşıldığı sabit olan 26.09.2016 tarihli kurun değil, müvekkil şirket tarafından anlaşma sonrasında iadesi gerçekleştirilen sırasıyla 1.000.000 TL, 1.000.000 TL ve 694.801,81 TL'nin ödendiği 01.12.2016, 13.12.2016 ve 28.12.2016 tarihli kurların esas alındığını, çelişkili davranış yasağına aykırı kararının kaldırılması ve davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, hiçbir kabulü tazammun etmemek kayıt ve şartı ile mezkur e-posta yazışmalarına itibar edildiğinde, müvekkil şirket tarafından iletilen 26.09.2016 tarihli kura ilişkin icabı kabul ederek, ödemeleri alan ve müvekkil şirketi ibra eden davacının ileri sürdüğü iddia ve taleplerin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve her halükarda reddinin gerektiğinin sabit olduğunu, davacı tarafından ibra edilen müvekkil şirketin borcu sona erdiğinden davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafça imzalanan 21.10.2016 tarihli dilekçe ile konut tahsis sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiğini, müvekkil şirkete yaptığı ödemelerin davacıya eksiksiz olarak iade edildiğini, davacının başkaca bir hak ve alacağı bulunmadığı ve müvekkil şirketi ibra ettiğini belirttiğini, sunulan maillerde yer alan iade tablosu nazara alındığında dahi davacı tarafa fazla ödeme yapıldığının sabit olduğunu, davacı iddialarını kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartı ile davacı tarafça sunulan tablo ile davacının yapmış olduğu kredi ödemesinden dolayı iade edilecek tutarın 2.616.770,40 TL olarak belirlendiği, buna rağmen davalı şirket tarafından 2.694.801,81 TL iade edildiğinin sabit olduğunu, yerel mahkeme tarafından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, istinaf mahkemesi başkanı tarafından karara karşı konulan muhalefet şerhinde belirtilen hususların dahi kararda tartışılmadığını, eksik incelemeye sebebiyet verildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, haklı şekilde feshedildiği ileri sürülen satış vaadi sözleşmesi gereği eksik ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "İspat yükü" başlıklı 190 ncı maddesinde; "(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
2.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Belge" başlıklı 199 ncı maddesinde; “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” yazılıdır. Bu düzenleme ile mail ve telefon mesajları da belge olarak kabul edilmiştir.
HMK'nın 202 inci maddesinde de “(1)Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. (2)Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” şeklinde düzenleme getirilerek bu tür belgeler delil başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Yetki temsil" ana başlıklı "Temsilin hükmü" alt başlıklı 40. Maddesinde; başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemlerin sonuçlarının doğrudan doğruya yetkili temsilciyi değil, temsil olunanı bağlayacağı düzenlenmiştir. Yetkili temsilcinin bir başkası adına ve hesabına yaptığı hukuki işlemlerin sonuçlarından doğrudan doğruya temsilci değil, temsil olunan sorumlu olur. Temsilci, hukuki işlemi yaparken temsilci olduğunu karşı tarafa bildirmek zorundadır. Temsilci yaptığı işlemi kimin adına yaptığını bildirmediği takdirde, yapmış olduğu hukuki işlemin sonuçlarından kendisi sorumlu olur. Karşı taraf işin mahiyetinden veya daha önceki ilişkilerinden dolayı o kimsenin temsilci olduğunu bilerek bu işlemi yaparsa bu durumda işlemin hukuki sonuçlarından temsil olunan sorumlu olur.
3.Değerlendirme
1.Mahkemece, davalı çalışanı ile davacı arasındaki davalı şirket e-mail adres üzerinden yapılan e-mail yazışmaları çıktılarından, davacı tarafından satış bedeline karşılık davalıya yapılan toplam 1.829,178 TL tutarlı ödemenin, davalı tarafından davacıya iadesinin 876.757,49 USD olarak yapılması konusunda taraflarca mutabakata varıldığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Davacı tarafça davalıya yapılan ödemeler TL cinsinden yapılmıştır. Taraflar arasında davacı tarafça yapılan ödemelerin USD olarak iade edileceğine ilişkin herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığı sabittir. Somut uyuşmazlıkta, davacı davasını ispat etme yükümlülüğü altında olmakla birlikte, delil olarak davalı şirkete TL olarak yaptığı ödemelerin iadesinin USD cinsinden yapılacağı yönünde davalı çalışanı ile yaptığını iddia ettiği e-mail yazışma çıktılarını sunmuştur. Ancak mahkemece, davacı tarafından sunulan e-mail çıktıları yönünden davalının savunması doğrultusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.
2. Davalı şirket çalışanı tarafından gönderildiği iddia edilen 27.09.2016 tarihli e-mail incelenecek olursa: Gönderenin .....com.tr, alıcının ise erenlys@hotmail.com olduğu, mail konusunun "... İade hk" olarak yazıldığı, içeriğinde ise "Merhaba ... Bey, Yatırılacak olan iade rakamları ekteki tablodadır. İnceleyip onay vermeniz durumunda iade dilekçeleri tarafınıza mail atılacaktır.", bir diğer mailde "Merhaba, Daire değişikliği yaparken de ödediğiniz günkü kurları USD ye çevirip hesap yapmıştık, bugün gönderdiğim tabloda bu şekilde hesaplandı ödemiş olduğunuz taksit tutarları ilgili günün kurumdan USD ye çevrildi. Bugüne kadar herkese bu şekilde iade yapıldı. Maalesef başka bir hesaplama yapmam mümkün değil" yazdığı görülmüştür. Ekte gönderilen tabloda ise, davacının ödeme yaptığı günlerdeki döviz kuru doğrultusunda hesaplama yapılarak, taraflar arasında geri ödeme üzerine anlaşma sağlanan 876.757.49 USD'nin 26.09.2016 tarihindeki kur üzerinden TL cinsinden değeri olan 2.616.770,40TL'nin iade edileceği belirtilmiştir.
Yine gönderenin .....com.tr, alıcının ise erenlys@hotmail.com olduğu, mail konusu "... İade hk" olan 21.10.2016 tarihli mail içeriğinde ise " Merhaba ... Bey, Ekteki iade dilekçelerini ve ibranameleri ilgili daire sahipleri imzalaması gerekmektedir, imzalı kimlik kopyaları ile beraber tarafıma ulaştırmanızı rica ederim...İade süreciniz dilekçe aslı elimize ulaştıktan sonra başlayacaktır, aşağıdaki adrese veya elden kargo ile ulaştırabilirsiniz." denilmiştir. Yine dosyaya delil olarak sunulan "İBRANAMEDİR" başlıklı, 21.10.2016 tarihli, alıcı sıfatla ... tarafından imzalandığı görülen belge incelenecek olursa; "...İnşaat ve Eğitim Hizmetleri A.Ş. ile aramızda...176 No.lu bağımsız bölümün satışı ile ilgili olarak imzalanan 19.04.2016 tarihli...Konut Tahsis Sözleşmesi tarafımdan tek taraflı olarak feshedilmiştir. Anılan sözleşme ile ilgili olarak ...İnşaat ve Eğitim Hizmetleri A.Ş.'e yaptığım tüm ödemelerin tarafıma eksiksiz olarak iade edildiğini, başkaca bir hak ve alacağım kalmadığını, anılan sözleşme nedeniyle ...İnşaat ve Eğitim Hizmetleri A.Ş.'nin tüm borçlarını gayri kabili rücu ibra ettiğimi beyan ederim" denilmiştir.
3. Davalı tarafça, davacı tarafından usule aykırı olarak sunulan e-posta çıktılarının kabullerinde olmadığı, bu nedenle şirketlerinden sadır olmayan e-postaların delil olarak kabul edilip hükme esas alınmasının hatalı olduğu, dosyaya ibraz edilen e-mail çıktılarının delil başlangıcı olma koşullarını sağlamadığının savunulduğu gözetilerek; davacının delil olarak dayandığı e-mail çıktısındaki davalı şirkette çalışan ...a ait olduğu iddia edilen mail hesabının ona ait olup olmadığı, e-mailin davalı tarafça gönderilip gönderilmediği konusunda bilirkişi raporu alınarak, e-mail çıktıları hakkında davalının savunması doğrultusunda değerlendirme yapılmalıdır. E-mailin davalı çalışanı tarafından gönderildiği sonuç ve kanaatine varılırsa, mail yazışmalarında adı geçen davalı çalışanı ...ın bu miktar bir ödeme için davalı şirketi temsile yetkili olup olmadığı konusunda yapılan araştırma sonucunda davalı tarafın temsilcisi tarafından gönderilen e-mail geçerli kabul edilirse, taraflar arasında iadenin USD cinsinden yapılacağı hususunda bir anlaşmanın sağlanıp sağlanmadığı incelemesi yapılıp, davacı tarafça imzalanan ibraname de değerlendirilmek suretiyle sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.