Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5941 E. 2023/1962 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya devredilen ipotekli taşınmaz üzerinden başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Asıl borçluya gönderilen ihtarnamede, kanunen öngörülen en az bir aylık süre yerine 30 günlük süre verilmesi nedeniyle alacağın tamamının muaccel hale gelmediği ve davalıya da sadece icra takibi tarihi itibariyle ödenmemiş taksitler için talepte bulunulabileceği gözetilerek, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun da hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2954 E., 2022/885 K.

DAVA TARİHİ : 27.05.2014

KARAR : Davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 10. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2015/368 E., 2019/786 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ....'ün sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için başka bir güne bırakılmasına karar verilerek, uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile dava dışı Başaran Ulusoy'un imzaladığı konut finansmanı kredisi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, kullandırılan kredinin teminatı olarak sözleşme tarihinde dava dışı Başaran Ulusoy'un maliki olduğu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini, ipotekli gayrimenkul dava dışı kredi borçlusu adına kayıtlı iken iş bu taşınmazın tamamının üzerindeki ipotek ve tüm hukuki vecibeleri birlikte davalı tarafça satın alındığını, ipotekli taşınmazı devralan davalıya Beşiktaş 12. Noterliğinden 07.06.2013 tarihli ihtarnamenin TMK 890 ıncı maddeleri uyarınca tebliğ edildiğini, dava dışı kredi borçlusunun ödemesi gereken taksitleri ödemeyerek temerrüte düştüğünü ve sahibi bulunduğu taşınmaz üzerindeki ipotek hakkı uyarınca birikmiş borç tutarının ödenmesi, ödeme yapılmadığı takdirde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başvurulacağı konusunda Beşiktaş 9. Noterliğinden 14.11.2013 tarihli hesap kat ihtarnamesi keşide edildiği ve tebliğ edildiğini, davalı tarafa da ayrıca kredi borcunun ödenmediğini, temellük ettikleri ipotekli taşınmazın bu borcun teminatı olduğunu ve borcun ödenmesi gerektiğini, aksi halde yasal yollara tevessül edileceğini içeren Beşiktaş 9. Noterliğinin 04.11.2013 tarih ve 111254 yevmiye nolu ihtarnamesinin tebliğ edildiğini, ihtarnamede belirtilen süre içerisinde borç ödenmediğinden İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2013/4983 E. sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu bildirerek; fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla davalının itirazının iptaline, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalıya tebligat yapılmış olup, cevap dilekçesi sunulmamıştır. Davalı vekili duruşmalara katılarak davanın reddine karar verilmesini, bilirkişi raporuna karşı verdiği itiraz dilekçesinde ise davacının kötü niyetli hareketi nedeniyle %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.05.2015 tarihli ve 2014/213 E., 2015/198 K. sayılı kararı ile; ''6502 sayılı Yasa'nın 3 üncü ve 73 üncü ile 4721 sayılı yasanın 884 üncü maddelerine göre Mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde yasal süre içinde müracaat halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine'' karar verilmiş, kararın kesinleşmesi ve davacı vekilinin talebi üzerine dosya İstanbul 10. Tüketici Mahkemesine gelmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Davaya konu alacağın değerlendirilmesi ve hesaplanması bağlamında, iki ayrı bilirkişi raporu alındığı, ilk bilirkişinin hukukçu/işletmeci olması, dava konusu olayda uzman olmadığının anlaşılması, banka alacağı olan dava konusunda bankacı bilirkişinin seçiminin daha doğru olacağı; ayrıca ikinci raporun (heyet raporunun) isabetli olduğu ve denetime elverişlilik noktasında daha aydınlatıcı olduğu kanaatine varılarak ve usul ekonomisi de dikkate alınarak, 3 üncü bir bilirkişiden rapor alınması gerekli görülmeyerek, ikinci raporun hükme esas alındığı, borcun kaynağının tüketici (konut) kredisi olması nedeniyle, tüketici kredisi hükümlerinin uygulanması gerekiği, sözleşme ve ihtar tarihinde (2010 ve 2013 yılı) yürürlükte olan 4077 sayılı TKHK'un 10 uncu maddesinde "...Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir..." hükmünün bulunduğu, davalıya gönderilen 04.11.2013 tarihli muacceliyet ihtarında ödeme için 24 saat süre verildiği, ihtarın davalıya tebliğ edildiği, davalının bakiye tüm kredi borcu için usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülemediği, bu nedenle davalı yönünden borcun da takip tarihi itibariyle ödenmeyen taksitler yönünden muaccel hale geldiği, davalının kredi ilişkisindeki konumu, takip öncesi bakiye kredi borcuna ve kredi belgelerine dair gereği gibi bilgilendirildiği yönünde delil bulunmadığı, konunun yargılamayı-hesaplamayı gerektirdiği, bu nedenlerle davalı yönünden alacağın muayyen ve likit olduğundan bahsedilemeyeceği anlaşıldığından, İİK'nun 67 maddesi gereğince icra inkar tazminatının koşulları oluştuğu yönünde kanaat edinilemediğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, ayrıca koşulları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verildiği'' gerekçesiyle davanın kısmen reddi ve kısmen kabulüne, İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2013/4983 takip sayılı dosyasında borçlu itirazının 26.853,42 TL yönünden iptali ile bu meblağ üzerinden takibin devamına; fazlaya ilişkin istemin reddine, takip tarihinden başlamak üzere 21.485,57 TL asıl alacak üzerinden, alacak tamamen ödenene dek yıllık % 13.88 oranı ile belirlenecek temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, hükmün mahiyeti de dikkate alındığında İİK 67 maddesi gereğince icra inkar tazminatının koşullarının oluşmadığı değerlendirildiğinden, icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafın kredi borçlusu olmayıp sadece ipotekli taşınmazın maliki olduğunu, bu şahsa TMK'nın 887 nci maddesi uyarınca muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerektiğini, bu ihbarın yapılması halinde borcun muaccel olacağını, alacağın hem dava dışı Başaran Ulusoy hem de davalı yönünden muaccel olduğunu, mahkeme kararının hatalı olduğunu, davalı tarafça bilirkişi raporunun alınması için gereken avansın yatırılması için verilen kesin süreye uyulmadığını, bu hususun müvekkili banka lehine usulü kazanılmış hak doğurduğunu, yerel mahkemenin usuli kazanılmış hak ile bağlıyken bu hususa da dikkat etmediğini ve hukuken yok hükmünde bulunan 01.04.2019 tarihli bilirkişi raporunun hükmünün esas aldığını, mahkemenin dayanak aldığı bilirkişi raporunu tanzim eden bilirkişilerin uyuşmazlığı çözüme kavuşturmak için ehil olmadığını, dosya kapsamında iki bilirkişi raporu bulunup raporlar arasında açıkça çelişki bulunduğunu, yerel mahkemece çelişkilerin giderilmesi gerekirken bu husustaki itirazları incelenmeyerek haksız ve hukuka aykırı bir şekilde hüküm tesis edildiğini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne ilişkin hüküm kurulmasını talep ettiği anlaşılmıştır.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; '' Borcun kaynağının tüketici (konut) kredisi olması nedeniyle, tüketici kredisi hükümlerinin uygulanması gerektiği, sözleşme ve ihtar tarihinde (2010 ve 2013 yılı) yürürlükte olan 4077 sayılı TKHK'un 10/B. Maddesi(21.02.2007 tarih, 5582 sayılı kanunun 24 üncü maddesi uyarınca) "Konut finansmanı kuruluşu, geri ödemelerin yapılmaması halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak tüketicinin birbirini izleyen en az iki ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Konut finansmanı kuruluşunun bu hakkını kullanabilmesi için en az bir ay süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir." şeklinde düzenleme bulunduğu, gerek davalıya gönderilen 04.11.2013 tarihli muacceliyet ihtarında gerekse asıl borçlu olan Başaran Ulusoy'a gönderilen 19.11.2013 tarihli muacceliyet ihtarında ödeme için 24 saat süre verildiği (Yasa'da 1 ay), ihtarın davalıya tebliğ edildiği; davalının ve asıl borçlunun bakiye tüm kredi borcu için usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülemediği, bu nedenle davalı yönünden borcun da takip tarihi itibariyle ödenmeyen taksitler yönünden muaccel hale geldiği anlaşıldığından, takip tarihi itibariyle muaccel olan taksitler yönünde talepte bulunabileceği, her ne kadar davacı yan, karşı tarafça kesin süre içinde bilirkişi masrafı yatırılmadığını ve bu sebeple karara dayanak olarak alınan bilirkişi raporunun hükümsüz olduğunu iddia ederek istinaf talebinde bulunmuş ise de, bilirkişi masrafı hususunda verilen ara kararda Yargıtay'ın kökleşmiş içtihatları ve Dairenin de kabulünde olduğu üzere "bu delilin yokluğunda ve mevcut deliller kapsamında karara çıkılacağına ilişkin" kesin bir sonuç bildirir ihtarat yapılmadığı, bu haliyle bilirkişi raporun hükümsüz olmadığı gibi davalı yararına da usulü bir hak kazanımı sağlamadığı, İlk derece mahkemesince, alınan ikinci bilirkişi raporunun mahkemeyi karara götürecek vasıfta, taraf, mahkeme, üst dereceli mahkeme denetimine açık ve taraflar arasındaki ihtilafı esastan halledebilecek mahiyette olduğu, İlk derece mahkemesince verilen kararın dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı '' gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan itirazlarını tekrar ederek, dava dışı kredi borçlusuna Tüketici Kanunu hükümleri uyarınca birbirini takip eden iki taksidin ödenmemesi üzerine 30 gün verilerek muacceliyet ihbarında bulunulduğunu, takip talebi ekinde bulunan ihtarnamenin İlk Derece Mahkemesinde ve Bölge Adliye Mahkemesinde dikkate alınmadığını, müvekkili bankanın ayrıca ipotekli taşınmaz malikine Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca ihtarda bulunma zarureti olmadığını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava dışı Başaran Ulusoy'un davacı bankadan kullandığı konut kredisi taksitlerini ödememesi üzerine, konut kredisinin teminatı olarak üzerine ipotek konulan ve sonrasında davalıya devredilen taşınmaz üzerindeki ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takibe dair itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 10/B maddesi uyarınca konut finansmanı kuruluşu, geri ödemelerin yapılmaması halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak tüketicinin birbirini izleyen en az iki ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Konut finansmanı kuruluşunun bu hakkını kullanabilmesi için en az bir ay süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir.

3. Değerlendirme

Sarıyer ilçesi Uskumru Köyünde kain, tapuda 3 pafta, 843 parselde kayıtlı 3400/240000 arsa paylı 20 nolu dubleks mesken niteliğindeki gayrimenkulün davalı ... tarafından Başaran Ulusoy'dan Sarıyer Tapu Müdürlüğünün 06.03.2013 tarihli ve 2018 yevmiye nolu işlemi ile satın alındığı, söz konusu gayrimenkul üzerinde gayrimenkulün eski maliki Başaran Ulusoy’un davacı ... ile imzaladığı 16.02.2010 tarihli Konut Finansman Sözleşmesi kapsamında ipotek bulunduğu anlaşılmıştır.

Davaya konu İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2013/4983 E. sayılı dosyasındaki takip talebi ekinde bulunan 19.09.2013 tarihli ''Temerrüt Ve Muacceliyet İhbarıdır'' konulu ihtarnamenin incelenmesinde; Başaran Ulusoy'a hitaben, konut finansmanı sözleşmesi kapsamında kullandığı 537/7803582 nolu kredinin 16.08.2013 tarihinden itibaren 2 adet taksidinin ödenmediği, bu taksitler toplamı olan 17.717,36 TL borcun işbu ihtarın tarafına tebliğinden itibaren 30 gün içinde taksit tarihinden fiili ödeme gününe kadar işleyecek temerrüt faizi ve ihbarname masrafı ile birlikte ödenmesi ve bundan sonra ödeme planındaki tüm taksitlerin, taksit tarihlerinde düzenli olarak ödenmesi gerektiği, gereken ödemeler verilen sürede yapılmadığı taktirde sözleşme ve ilgili mevzuat uyarınca 19.09.2013 tarihi itibariyle tüm kredi borcu olan 222.912,69 TL'nin muaccel olacağı ve bakiye borcun tahsili için takip yapılacağının ihbar edildiği, tebligat mazbatasının bulunmadığı ancak PTT sorgulamasının ekte sunulduğu, bu sorgulamaya göre ihtarnamenin 26.09.2013 tarihinde ''hükmü şahsın memur/müstahdemine tebliğ'' açıklamasıyla tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu Başaran Ulusoy'a gönderilen 19.09.2013 tarihli ihtarname değerlendirilmemiş ise de, söz konusu ihtarnamede asıl borçluya temerrüte düşülen 2 adet taksitin ödenmesi için 30 gün süre verildiği, oysa yukarıda yer verilen 4077 sayılı Kanun'un 21.02.2007 tarihli ''Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''la değişen 10/B maddesi uyarınca tüketiciye en az 1 ay süre verilmesi gerektiği, 1 ay yerine 30 gün süre verilerek gönderilen ihtarnamenin muacceliyet ihtarı koşullarını taşımadığı, sonuç itibariyle alacağın tümü dava dışı asıl borçlu için muaccel hale gelmediğinden, davalı yönünde de icra takip tarihi itibariyle ödenmeyen taksitler yönünden talepte bulunulabileceği, her ne kadar davacı tarafça, davalı tarafın kesin süre içinde bilirkişi masrafını yatırmadığı ve bu sebeple karara dayanak olarak alınan bilirkişi raporunun hükümsüz olduğu ileri sürülmüşse de, Mahkemenin 06.09.2018 tarihli duruşmasında verilen ara karar incelendiğinde; bilirkişi incelemesinin belirli bir şekilde, hangi konuda yapılacağının tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklanmadığı, dosyanın "bu delilin yokluğunda ve mevcut deliller kapsamında karara çıkılacağına ilişkin" kesin bir sonuç bildirir ihtarat yapılmadığı, bu haliyle bilirkişi raporunun hükümsüz olduğuna ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.