"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki asıl davada maddi-manevi tazminat, karşı davada manevi tazminat-alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı / karşı davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı / karşı davacının istinaf başvurunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı / karşı davalı tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davacı / karşı davalı vekili Avukat ... ile davalı / karşı davacı vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı; taraflar arasında imzalan protokol gereği davalı avukatı dava ve icra dosyalarını bir yıl süre ile takip etmesi için vekil olarak tayin ettiğini, ancak davalının vekalet sözleşmesini tek taraflı sona erdirmek ve kendine haklı gerekçe uydurmak için gerçeye aykırı olarak imzasını taklit ettiği iddiası ile hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturma daha bitmeden vekaleten takip ettiği dosyaları takip etmeyi bıraktığını ve bu şekilde kendisini zarara uğratttığını, yine gerçek dışı ithamlarla hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığını ve bu karar nedeniyle duruşmalarını takip edemediğini, davalının yapılan sözleşmeye ve meslek etiğine aykırı davranışları sebebi ile ihtarname gönderdiğini, Ağır Ceza Mahkemesinde lehine savunma yapmak yerine aleyhine beyanda bulunduğunu, davalarda aleyhine olumsuz kanaat oluşmasına ve maddi zarara uğramasına neden olduğunu, davalı ile vekalet ilişkisi devam ettiğinden başka avukat tutma imkanı olmadığını, sözleşme imzalanırken teslim edilen dava dosyalarını iade etmediğini, imzalanan sözleşme gereği takip etmesi gereken dava ve icra dosyalarından tek taraflı istifa etmesi ve aleyhe beyanlarda bulunması nedeniyle davaların düşmesi ve aleyhe kararlar çıkmasına sebep verdiğini, bu şekilde haklı davaları kaybedip karşı tarafa da vekalet ücreti ödemek zorunda kaldığını, büyük maddi zarara uğradığını, davalının başvurusu ve talebi doğrultusunda ... Gazetesinin 26.09.2015 tarihli sayısında fotoğrafıda kullanılarak daha önceden kendisini doktor gibi tanıtıp kürtaj bu kez de sahte avukatlık yaptığı ve avukat ... adına vekalet çıkarıp davalar açtığı şeklinde haber yapıldığını, hemşirelikten ihraç edilmediğini aksine emekli olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL manevi tazminat ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Karşı davada davacı vekili; davacı/karşı davalının müvekkilini adli ve idari merciler nezdinde suçlu gibi teşhir ederek, müvekkilinin kişisel ve mesleki şeref ve haysiyetini ağır derecede ihlal ettiğini, yasal olarak 7 aydır devam eden vekalet görevi nedeniyle müvekkil başına düşen aylık 500 TL den toplam 3.500,00 TL maddi tazminat talep ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla vekalet ücret alacağı 3.500,00 TL ile 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı vekili; müvekkilinin 14.02.2014 tarihli vekalet ile bir yıl süre ile davacının avukatlığını yaptığını, davacının güven sarsıcı tutum ve davranışları nedeni ile sözleşme süresi bitimine yakın müvekkilinin istifa ettiğini, davacıya tebligat yapılamadığını, davacının Türkiye'de yaşamasına rağmen mernis adresinin olmadığını, çeşitli suçlar nedeniyle de yurt dışına çıkış yasağı olduğu halde tebliğ adresini KKTC olarak gösterdiğini, ancak bu adresin de tebligata elverişsiz olduğunu, davacı tarafın davaları kaybettiğinde ve kaybedeceğini anlayınca tebligat yapılmaması için avukatını azil yoluna gittiğini, istediğinde tebligatları kalemden elden aldığını, avukatların sadece diploması ve tebligat adresinden yararlandığını, yasal vekalet ücretlerini de bizzat kendisinin aldığını, bu konuda sözleşmelere madde koyduğunu, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/92 E. sayılı dosyasında vekil olarak dava açmadığı halde kendisine tebligat gelmesi ile davadan haberdar olduğunu, aslında davayı bizzat davacı açtığı halde vekil olarak kendi adını adresini yazdığını, suç duyurusu üzerine davacının bu vekaleti dosyaya zabıt katibinin koyduğunu iddia ederek katibi şikayet ettiğini, bu soruşturma sonrası takipsizlik kararı verildiğini, araştırma yaptığında kendisinden habersiz olarak bir çok dava ve icra dosyasının açıldığı ve sonrasında aslı gibidir onaylı vekalet ibraz edildiğini öğrendiğini, imzasının taklit edildiğini, bunun üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, davacının baskı ve korkutmaları nedeniyle uzaklaştırma kararı aldığını, davacının sabıkalı olduğunu, hakkında halen örgüt kurmaktan açılmış ceza davası bulunduğunu, söz konusu ... Gazetesinde çıkan haberle hiçbir ilgisi olmadığını, ibralaşmak için istediği 25.000,00 TL'ye alamadığından asılsız şikayetlerde bulunulduğuna dair iddiaların gerçek olmadığını, davacının müvekkilinin vekillikten çekilme kararını kabul etmediğini, sözleşmeyi feshetmediği gibi müvekkilini azletmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
2. Karşı davada davalı; hizmet süresi boyunca karşı davacıya sözleşme gereği kararlaştırılan ücretlerin eksiksiz olarak ödendiğini, vekalette tahrifat yaptığı, vekaletnamenin avukatın haberi olmadan kullanıldığı iddiasının asılsız olduğunu, davacı avukatın kendi rızası ile sözleşme yaptığını, davacının vekili olması nedeniyle şahsıyla ilgili bilgileri temin ederek aleyhine delil olarak kullandığını, gazetelere demeç verdiğini, avukatlık mesleği ile bağdaşmayacak işlemlerde bulunarak kişilik haklarını zedelediğini savunarak, karşı davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl dava yönünden, davacının yasal şikayet hakkını kullandığı, davacı için zarar veren olumsuz bir durum olmadığı, dosyaların incelenmesi sonucunda davalı avukatın istifasından sonra dosyaların hak kaybına yol açacak şekilde bir takipsizliğe maruz kalmadığı, ayrıca davalar aleyhe bitse bile, bunun davanın takipsizlik veya davalı avukata atfedilecek başka bir sebepten ileri gelmediği, davaların maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmaması sebebiyle esastan red edildikleri için, davalı avukatın sorumluluğundan bahsetmenin mümkün olmayacağı anlaşıldığından asıl davada davalının vekil olarak kusurlu davranışı olmadığından ve maddi zarar oluşmadığından maddi tazminat davasının reddine, davalının anayasal şikayet hakkını kullandığı, şikayeti sonucunda davacı hakkında soruşturma yapıldığı, hatta ceza davası açıldığı, şikayete konu olayda davalı avukatın aslı gibidir imzası ile açılan davada imzanın davacıya ait olmasa bile davalı avukata da ait olmadığının anlaşıldığı, bu durumda şikayetin haklı emarelere dayalı olduğu, davalının münhasıran davacıya zarar vermek kastı ile şikayette bulunduğunun ispatlanamadığı anlaşıldığından manevi tazminat davasının reddine; karşı dava yönünden, karşı davalının, karşı davacıyı baroya şikayet ettiği, yapılan soruşturma sonucunda karşı davacı avukatın mesleğin gereklerini yerine getirmiş olması vekil olarak kusurlu hareketinin olmaması nedeni ile soruşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davalı karşı davacının avukat olması nedeni ile haksız şikayetler sonucunda mesleki onur ve saygınlığının zedelendiği, karşı davacının uğradığı manevi zararın karşılanması gerekeceği anlaşıldığı gerekçesiyle karşılık davacının 5.000,00 TL manevi tazminat davasının ve bilirkişi raporunda belirlendiği şekilde vekalet sözleşmesi haksız olarak feshedildiğinden ödenmeyen 500 TL vekalet ücretine ilişkin davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı / karşı davalı istinaf başvurusunda; Mahkemece, vekili tarafından ilk defa sunulan mesleki mazeretin kabul edilmediğini ve davanın yokluklarında karara bağlandığını, tanıkları dinlenmeden karar verildiğini, davalının Avukatlık Kanunu ile bağdaşmayan eylemleri, kendisini tahkir etmesi, sır saklama yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi sebebi ile mağdur olduğunu, tazminat taleplerinin reddedilip davalı lehine tazminata hükmedilerek adeta ödüllendirilmesinin mağduriyetine sebep olduğunu, sözleşme süresi içerisinde, üzerine attığı soyut suçlamanın iftira niteliği taşıdığını, sahte vekalet kullanılarak ...’da dava açtığı ve .../...’ta açılan dava dilekçesi ekinde bulunan vekaletnamenin sahte olduğu iddiasının hakikatle bağdaşmadığını, sanık olarak yargılandığı dava neticesinde hakkında beraat kararı verildiğini, yargılama sürecinde bahse konu vekaletname üzerinde ... Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından yazı ve imza incelemesi neticesinde belge üzerindeki tüm yazı ve imzaların davalının eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, bu bağlamda davalının kendisi hakkında çeşitli resmi ve adli makamlar nezdinde ileri sürdüğü, “sahte vekalet kullandığı ve sahte avukatlık yaptığı” yönündeki iddialarının asılsız olduğunun kesinleşmiş beraat kararı ile ortaya çıktığını, davalı avukatın, dosyalara sunduğu istifa dilekçelerinde kişilik haklarına saldırdığını, sır saklama yükümlülüğünü ihlal ettiğini, hakkında hakikate aykırı beyanlarda bulunmak suretiyle adli ve resmi makamları yanıltmaya çalıştığını, üstelik vekalet sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmek adına iftira içerikli beyanlar yönelttiğini, sözleşmeyi feshetmek için kendisinden 25.000,00 TL haksız bedel talep ettiğini, bu hususun davalının yazılı ikrarı ve yargılama sürecinde dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğunu, davalının haksız fiili sebebi ile maddi ve manevi zararların oluştuğunu, davalının kendi hür iradesi ile istifa ederek vekillik görevinden çekilmesine ve sözleşme gereği hak etmiş olduğu ücretler kendisine makbuz karşılığı ödenmiş olmasına rağmen davaya karşı açtığı tazminat davası kapsamında 53.000,00 TL talep etmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, bilirkişi raporunun hükme esas olabilecek nitelikte olmadığını belirterek, yerel Mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılmasını talep etmiş, Mahkemenin ek kararına karşı; mahkemece davalının karşı davasının 500 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminat verilerek kısmen kabul edildiğini, bu durumda reddedilen 49.500,00 TL maddi tazminatın baz alınarak lehlerine 5.795,00 TL maddi tazminat vekalet ücreti, reddedilen 45.000,00 TL manevi tazminatın baz alınarak lehlerine 5.300,00 TL manevi tazminat vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bu yöndeki taleplerinin tavzih ya da tashih kapsamında düzeltilmesi mümkün iken reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek 24.10.2019 tarihli tavzih ek kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı/karşı davacı katılma yolu ile istinaf dilekçesinde; avukatlık ücretinin tamamına hak kazandığını, güvenin sarsılmasının haklı bir istifa nedeni olduğunu, yasal zaruret nedeniyle 7 ay boyunca devam eden vekalet görevi sonunda alması gereken davacı / karşı davalının payına düşen aylık 500 TL den (29.03.2016 kadar görev devam ettiğinden fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla) maddi zararının 3.500 TL olduğunu, bu miktar yönünden davanın kabulü gerektiğini, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olmadığını, karşı davanın tümüyle kabulü gerekirken kısmen kabulünün hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek karşı dava yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayetin Anayasal şikayet hakkının kullanılmasından ibaret olduğunun belirlenmesi, Mahkemece bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle, davalı avukatın istifasından sonra dosyaların hak kaybına yol açacak şekilde bir takipsizliğe maruz kalmadığı, ayrıca davalar aleyhe bitse bile, bunun davanın takipsizlik veya davalı avukata atfedilecek başka bir sebepten ileri gelmediği, davaların maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmaması sebebiyle esastan reddedildikleri tespitlerine ulaşıldığı için davalı avukatın sorumluluğundan bahsetmenin mümkün olmayacağı gerekçesi ile asıl davada maddi tazminat davasının reddine, davalının anayasal şikayet hakkını kullandığı, şikayeti sonucunda davacı hakkında soruşturma yapıldığı, hatta ceza davası açıldığı, şikayete konu olayda davalı avukatın aslı gibidir imzası ile açılan davada imzanın davacıya ait olmasa bile davalı avukata da ait olmadığının anlaşıldığı, bu durumda şikayetin haklı emarelere dayalı olduğu, davalının münhasıran davacıya zarar vermek kastı ile şikayette bulunduğunun ispatlanamadığı gerekçesi ile manevi tazminat davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmaması, karşı davada talep edilen vekalet ücreti yönünden; taraflarca imzalanan ''İbraname'' başlıklı belge ile 10.06.2015 tarihine kadar ödenmesi gereken tüm vekalet ücreti, masraf ve danışmanlık ücretlerinin davalı/karşı davacı avukata ödenmiş olduğu dikkate alınarak, davalı/karşı davacının 10.06.2015(dahil) tarihi ile sözleşmenin son bulduğu 09.07.2015 tarihine kadar olan aylık ücretten davacı/karşı davalının payına düşen 500 TL yi talep etme hakkının bulunması, karşı davada maddi tazminat talebinin 3.500 TL olduğu, maddi tazminat talebinin reddedilen kısmının 3.000 TL olduğu dikkate alındığında, Mahkemece, maddi tazminat talebinin reddedilen kısmı üzerinden karşı davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik bulunmaması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldı, davalı/karşı davacının(katılma yolu ile) tüm, davacı/karşı davalının aşağıda belirtilen istinaf sebebi dışındaki sair istinaf taleplerinin esastan reddine, Mahkemece karşı davada manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, olayda manevi tazminat koşullarının bulunmadığı dikkate alınarak manevi tazminat isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde bu kalem istek yönünden talebin kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; davacı/karşı davalının asıl davaya yönelik, davalı/karşı davacının(katılma yolu ile) tüm istinaf sebeplerinin HMK 353/1/b/1inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, davacı/karşı davalının karşı davaya ve 24.10.2019 tarihli tavzih kararına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle; kararının kaldırılmasına, davacı/karşı davalının davasının reddine, davalı/karşı davacının davasının kısmen kabulüyle, 500 TL vekalet ücretine ilişkin alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı/karşı davalıdan alınarak davalı/karşı davacıya verilmesine, davalı/karşı davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı / karşı davacı vekili temyizinde; istinaf dilekçesinde bildirdikleri sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiş ve ayrıca davalı-karşı davacı avukatlık vekâletini müvekkilden habersiz kullanarak, onun ağzından ... 2. Sulh Hukuk Hâkimi Rabia Arıkan hakkında HSYK’ya asılsız bir şikâyet dilekçesi gönderdiğini bu şikâyetin reddine dair resmi yazının vekil sıfatıyla müvekkilinin adresine gelmesiyle öğrenildiğini, manevi tazminat talebinin reddi nedeniyle davacı/karşı davalı lehine AAÜT uyarınca nisbi olarak 7.300 TL Avukatlık ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, karşı davadaki maddi tazminat talebinin tümü yerine kısmen kabulüne dair istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinin haksız olduğunu, haklı olarak istifa eden avukatın, takip ettiği her dava ve takip için avukatlık ücretinin tamamına hak kazanacağını, vekil edene, vekilinin çekildiğine dair dilekçesi tebliğ edilmedikçe de vekaletin devam ettiğini, somut olayda istifa dilekçesi davacının KKTC adresine tebliğ edilemediği için tebligatların müvekkiline gelmeye devam ettiğini, mecburen 09.7.2015 tarihinden sonraki davaların duruşmalarına katıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece 1 ay için 500 TL alacak olduğundan sözedilmiş ise de Temmuz 2015 ayından itibaren Ocak 2016 ayına kadar yasal zaruret nedeniyle 7 ay boyunca devam eden vekalet görevi sonunda müvekkilin alması gerekip alamadığı davacı/karşı davalının payına düşen aylık 500 TL den 29.03.2016 kadar maddi zararın 3.500 TL olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı / karşı davalı temyizinde; istinaf dilekçesinde bildirdikleri sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiş ve karşı davada verilen kısmen kabul kararının bozulmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada maddi - manevi tazminat; karşı davada manevi tazminat ve vekalet ücreti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49 uncu maddesi; "Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. "
Aynı Kanunun 50 nci maddesi; "Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler."
1163 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 41 inci maddesi; "Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam eder. "
Aynı Kanun'un 163 üncü maddesi; "Avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukukî yardımı ve meblâğı yahut değeri kapsaması gerekir. Yazılı olmayan anlaşmalar, genel hükümlere göre ispatlanır. Yasaya aykırı olmayan şarta bağlı sözleşmeler geçerlidir. Avukatlık ücret tavanını aşan sözleşmeler, bu Kanunda belirtilen tavan miktarında geçerlidir. İfa edilmiş sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemez. Yokluk halleri hariç, avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz."
Aynı Kanun'un 164 üncü maddesi; "Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder. Yüzde yirmi beşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir. "
Aynı Kanun'un 171 inci maddesi; "Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder. " şeklindedir.
3. Değerlendirme
1. Davalı / karşı davacının karşı davaya yönelik temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosya içeriğine göre karşı dava yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar 53.000 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL sının altında kalmaktadır.
2. Davacı / karşı davalının asıl davaya yönelik temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; tarafların iddia, savunma, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine, yukarıda verilen hukuk kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeler ile davacının manevi tazminat talebi koşullarının oluşmadığı, maddi tazminat talebi yönünden davalı avukatın vekil olarak sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve kusurunun bulunmadığı, dosya içeriği ve bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğundan davacının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3. Davacı / karşı davalının karşı davaya yönelik temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; dosya içeriğine göre karşı dava yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar 500 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL sının altında kalmaktadır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı/karşı davalı vekili ile davalı/karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz dilekçelerinin miktardan REDDİNE,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
8,400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacı / karşı davalıdan alınıp, davalı / karşı davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.