"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması neticesinde davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalılar tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılardan ... adına kayıtlı ... plakalı, 2013 model Ford Focus marka otomobili, 22/06/2015 tarihli resmi araç satış sözleşmesi ile satıcı ... adına vekaleten hareket eden davalı ...'dan, davalılardan ...'ün yetkilisi olduğu ... Computest Oto Ekspertiz Servisine yaptırdığı ekspertiz incelemesine istinaden 52.000,00 TL bedel karşılığı satın aldığını, satın aldığı bu otomobilin motor bakımını yaptırdığı sırada, Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi Kurumu verilerini kullanarak bilgi veren 5664 numaralı sistem üzerinden yaptığı TRAMER hasar kaydı sorgulamasında aracın 24/12/2012 tarihinde 30.455,00 TL bedelli ağır hasar kaydı olduğunu öğrendiğini, aracın gizli ayıplı olarak kendisine satıldığını, bunun üzerine 26/06/2015 tarihinde davalılara ihtarname gönderdiğini, olumlu cevap alamadığını belirterek ıslahen araçtaki değer kaybı olan 20.800,00 TL'nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, aracın gördüğü kaza ve değişen parçaları nedeniyle araçtaki değer kaybını 20.800,00 TL olarak tespit eden 24/12/2014 tarihli bilirkişi raporuna itibar ederek, ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulü ile 20.800,00 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair verilen kararın davalılarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.03.2020 tarih ve 2018/543 Esas ve 2020/3291 Karar sayılı ilamıyla “...Davalılar ... ve ...'ün temyiz itirazları yönünden; Mahkemece, satışa konu aracın ağır hasarlı olmasından kaynaklanan değer kaybının 20.800,00 TL olduğunu tespit eden 24/12/2014 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak, araç satış sözleşmesinde satıcı vekili durumunda bulunan ... ve ayıplı olduğu iddia edilen araç için ekspertsiz hizmeti veren firma sorumlusu ... yönlerinden de davanın kabulüne karar verilmiş ise de; adı geçen davalıların araç sahibi ile birlikte sorumlu tutulmasını gerektirir işlem ve eylemlerinin ne olduğu hususunda yeterli gerekçe gösterilmesizin, HMK'nun 297. maddesine aykırı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemece yapılacak iş, bozma nedeni doğrultusunda tarafların iddia ve savunmalarında ileri sürdüğü görüşleri ile delilleri tartışılarak, gerekirse yeniden bilirkişi raporu almak suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibrarettir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bu kez bozmaya uyularak araçta gizli ayıp olduğu tespiti ile satıcı olan davalı ... ve ...'ın malın gizli ayıbından dolayı 6098 sayılı TBK'nın 219.maddesi, 227.maddesi ve 228 .maddesi gereği sorumluluğunun bulunduğu, 07/02/2022 havale tarihli ek rapor ile "aracın satış öncesi ekspertizini yapan firma ve yetkilisinin, ekspertiz anında aracı tam manası ile incelemeden yüzeysel bazı tespitler yaparak rapor tanzim etmesi nedeniyle tali kusurlu olduğu" şeklinde tespit yapıldığı, davalı ...'ın diğer davalılar ile birlikte sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle 7.800,00 TL maddi tazminatın 6098 sayılı TBK'nın 219.maddesi, 227.maddesi gereği davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ve hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı ... ve ...’ün tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı ...’ın temyiz itirazları bakımından yapılan incelemede;
Davacı, davalı ... yönünden araç satış sözleşmesinde vekil olması nedeniyle zarardan sorumlu olduğundan bahisle talepte bulunmuştur.
Vekâlet sözleşmesi, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 386 ve devamı maddelerinde [6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 502 vd.] düzenlenmiştir.
TBK’nın 506/2. maddesine göre “Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.”
Bu düzenlemeden hareketle ve en basit hâliyle vekâlet, vekile başkasının menfaatine ve iradesine uygun şekilde bir iş görme borcu yükleyen sözleşme olarak tanımlanabilir (Tandoğan, H.: Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri, İstanbul 2010, C.2., s. 355).
Vekâlet sözleşmesi, diğer iş görme sözleşmelerinde olduğu gibi ve hatta onlardan daha da geniş ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan ve müvekkilin menfaatine ve iradesine uygun davranma yükümlülüğünden doğar.
Sadakat borcu kavramı vekilin gerek vekâletin ifası sırasında gerekse sonrasında kendisine duyulan güvene uygun olarak müvekkilinin menfaatlerini sözleşme ile güdülen amaç çerçevesinde koruma ve kendi menfaatini müvekkilinkine tabi kılma yükümlülüğünü ifade eder. Vekilin iş görme ile hedeflenen sonucun başarılı olması için hayat deneylerine ve işlerin normal akışına göre gerekli girişim ve davranışlarda bulunması ve başarılı sonucu engelleyebilecek davranışlardan kaçınması ise özen borcunun konusunu oluşturur (Tandoğan; s. 407 vd).
Vekil bu yükümlülüklerini gereği gibi, başka bir anlatımla müvekkilin menfaatine en uygun sonuca erişmek için özenle faaliyette bulunarak ifa ettiği takdirde, eser sözleşmelerinden farklı olarak, sonucun buna rağmen elde edilememesinden sorumlu olmayacaktır.
Açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; vekalet ilişkisi, davalı ... ile davalı ... arasında kurulduğu, vekil olan ...’ın müvekkili olan ...’e karşı vekalet görevini özenle yerine getirme borcu bulunduğu, davalı ...’ın davacıya karşı vekalet ilişkisinden kaynaklı sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki mahkemece vekil olan davalı ...'ın bozma ilamında belirtilmesine rağmen neden sorumlu tutulduğuna ilişkin bir gerekçe de oluşturulmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, vekil ...’ın davacıya karşı vekalet ilişkisinden kaynaklı sorumluluğu bulunmadığı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve ...’ün tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı ... yönünden HUMK’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 318,10 TL bakiye temyiz harcının davalılar Haydar ve Fevziye yükletilmesine, peşin alınan 134,00 TL temyiz harcının ise istek halinde temyiz eden davalı ... Günaydına iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.