Logo

3. Hukuk Dairesi2022/6364 E. 2022/8979 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kiracı tarafından yapılan faydalı masrafların bedellerinin kiracıya ödenip ödenmeyeceği noktasında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususlara, özellikle de faydalı masrafların tespiti ve değerlendirilmesi noktasında, tam olarak uyulmadığı, bozma gereklerinin yerine getirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalıya ait iş yerini 04/09/2006 tarihinde imzalanan 01/01/2007 başlangıç tarihli beş yıl süreli kira sözleşmesi ile kiraladığını, kira sözleşmesinin imzalanmasından bir gün sonra 05/09/2006 tarihinde söz konusu taşınmazın satışı konusunda davalı ile protokol imzaladığını, anılan protokolle; taşınmaz iskanının alınmasından itibaren iki ay içerisinde kiracı tarafından 3.000.000 USD + 70.000 YTL'nin kiralayana verilmesi durumunda mecuru kiracıya devredeceğinin ve taraflar arasında tanzim edilen 04/09/2009 tarihli kira sözleşmesinin geçersiz olacağının hüküm altına alındığını, sözleşmelerdeki asıl amacın taşınmazı kiralamak değil satmak olduğunu, taşınmazı satın alacağı kanaatiyle gayrimenkulün iskanının alınması konusunda çalışmalar yürüttüğünü ve diğer taraftan da karkas vaziyetteki gayrimenkulü bugünkü vaziyetine getirmek için hiçbir masraftan kaçınmayarak 737.801,19 TL harcama yaptığını, bu harcamaların bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davalı adına iskan harç ve masrafları yatırılarak ilgili belediyeden yapı kullanma izin belgesini aldığını, imzalanan protokol gereği taşınmazın iskanının alınmasından sonra 3.000.000 USD satış bedeli ile 70.000 TL tapu ferağ ve devir bedelini ödemesi halinde taşınmazın kiracıya satış ve devrinin yapılacağını, bu devir ve ferağ için davalıya ihtarname gönderdiğini ancak davalının edimini yerine getirmediğini, bu hususta suç duyurusunda bulunulacağına dair ihtarnamenin davalıya gönderildiğini, taşınmazı satın alacağı kanatiyle iyi niyetli olarak kiralarını her ay düzenli olarak yatırdığını, Ekim 2008’den itibaren davalının edimini yerine getirmesi için kira bedellerini ödemediğini, davalının bu hususta 2009 yılı Mart ayında davacı aleyhinde yasal takip başlattığını, yapılan takibe itiraz ettiğini, söz konusu taşınmaza 2006 yılından dava açıldığı tarihe kadar 2.000.000 TL'nin üzerinde harcama yaptığını ileri sürerek; daha fazla mağdur olmaması için kira sözleşmesinin protokolün 3.maddesi gereğince geçersiz olduğunun, hapis hakkını kullanmış olması nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini, taşınmaz üzerine yapmış olduğu harcamalar için şimdilik 100.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı; davacının 04/09/2006 tarihli kira sözleşmesi ile dava konusu taşınmazda 2006 yılından beri kiracı olduğunu, davacı tarafın davasına dayanak yaptığı adi yazılı protokolün kanunun emrettiği şekil şartlarını ihtiva etmediğinden geçersiz olduğunu, protokolde kira sözleşmesinin iptal edildiğine dair hüküm bulunmadığını, davacının 2008 yılı Ekim ayına kadar kira bedellerini ödediğini, sözleşmenin 04/09/2006'da imzalanmasına karşın kira ödemesinin 01/01/2007 tarihinde başlayacağınına, sözleşmede binanın eksik olan bir kısım sıva işleri, elektrik tesisatı ve zemin döşemelerinin kiracı tarafından yapılacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin 10. maddesinde kiracının taşınmazda her türlü değişikliği yapacağınin ancak masrafları talep edemeyeceğinin ve yapılan imalatları kiralayana bırakacağının düzenlendiğini, bunun karşılığında kiraları sözleşmenin imzalanmasından itibaren değil de 01/01/2007 tarihinden itibaren başlayacağını kabul ederek 4 aylık kira bedelini almadığını, davacının 2008 yılı Ekim ayından itibaren kiralarını ödemediğini, bu nedenle aleyhinde icra takibi başlattığını, takibe itiraz edilmesi nedeniyle itirazın kaldırılması ve tahliye davaları açıldığını, kirasını ödeyemeyen kiracının tahliyeyi önlemek amacıyla bu davayı açtığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; maddi tazminata ilişkin davanın kabulü ile 100.000 TL 'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, şartları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddine dair verilen karar, davalının temyizi üzerine; Dairemizin 10/05/2017 tarihli ve 2017/9325 E.- 2017/6896 K. sayılı ilamıyla; tarafların gösterdikleri deliller toplanarak mahallinde keşif yapılmak suretiyle davacı kiracı tarafından yapıldığı ileri sürülen, sökülüp götürülmesi mümkün olmayan ve davalı kiraya veren tarafından benimsenen faydalı ve zorunlu imalatların nelerden ibaret olduğunun tek tek belirlenmesi bu imalatların imal tarihleri itibariyle değerinin ve kira sözleşmesinin kalan süresi ile orantılı olacak şekilde yıpranma payı düşürülmüş değeri tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmiş, ibraz edilen faturalardaki bedellerin Bayındırlık birim fiyatlarına uygun olup olmadığı denetlenerek oluşacak sonuca göre davalının takas mahsup savunması da göz önünde bulundurularak kalan miktarın hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1-Bir mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.).

Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, bozmadan sonra aldırılan bilirkişi raporunda; kiraya konu yer üzerinde heyet tarafından yapılan keşifte, hali hazırda yeni kiracının bulunduğu, yeni kiracı tarafından binanın tamamının dekore edildiği, davacı eski kiracının yaptığını iddia ettiği imalatlara ilişkin ikna edici bir tespit yapılamadığı, bu nedenle ibraz edilen faturalara ait imalatlar mahallinde görülemediğinden bayındırlık birim fiyatlarına uygun olup olmadığının değerlendirilemediği belirtilmiş, mahkemece de; dekorasyon nedeniyle bir tespit yapılamadığı ancak daha önce alınan raporlardaki miktarlar ve davacının sözleşme tarihi ile tahliye tarihi arasındaki kalan 376 günlük süre ile orantılı resen hesaplama yapıldığında, davacının belirttiği 2.858.498,85 TL değer kabul edilse bile sözleşmenin kalan süresine göre bu miktarın ancak 588.929,07 TL'sini talep edebileceği, ancak davacının ödemediği kira bedelinin bu miktarın üzerinde olduğu gerekçesiyle, bozma gereği tam olarak yerine getirilmeden karar verilmiştir.

Bu nedenle Mahkemece; yeniden konunun uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi kurulundan, uyulan bozma ilamı uyarınca, taraflarca sunulan deliller, daha önce aldırılan tespit ve bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, davacı kiracı tarafından yapıldığı ileri sürülen, sökülüp götürülmesi mümkün olmayan ve davalı kiraya veren tarafından benimsenen faydalı ve zorunlu imalatların nelerden ibaret olduğunun belirlenmesi bu imalatların imal tarihleri itibariyle değeri ile kira sözleşmesinin kalan süresi ile orantılı olacak şekilde yıpranma payı düşürülmüş değerinin tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmiş, ibraz edilen faturalardaki bedellerin Bayındırlık birim fiyatlarına uygun olup olmadığı denetlenerek oluşacak sonuca göre davalının takas mahsup savunması da göz önünde bulundurularak bir karar verilmesi gerekirken; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.