Logo

3. Hukuk Dairesi2022/6498 E. 2023/2058 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmaz satış bedelinin ödenip ödenmediği ve davalı tarafından yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Vekaletname ile yetkilendirilmeyen kişiye yapılan ödemenin borcu sona erdirici nitelikte olmadığı ve davalının satış bedelini davacıya veya yetkili vekiline ödemekle yükümlü olduğu gözetilerek, davalının itirazının iptaline ve icra takibinin devamına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/81 E., 2022/1421 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/459 E., 2019/404 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ile feri müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davalı vekili Avukat ... ile ...'i müdahil vekili Avukat ... ... ...'nin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının, İstanbul İli, ... İlçesi, ... Mah. 668 ada, 24-25 ve 42 parsel nolu taşınmazlardaki hisselerini 374.976,67 TL bedelle davalıya sattığını, satış bedelinin davacıya ödenmediğini, 09.09.2013 tarihi itibariyle satış bedelinin ödenmemesi üzerine davalının temerrüde düştüğünü, icra takip tarihi olan 15.01.2016 tarihine kadar işlemiş yasal temerrüt faizi alacaklarının 79.330,68 TL olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalının İstanbul 29. İcra Müdürlüğünün 2016/885 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, icra takibinin takip talebindeki yazılı koşullarda devamına, itirazında haksız olan davalının toplam alacak üzerinden %40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; hissedarların dava konusu parsellerin satış işlemi ile ilgili olarak ... ve ...'na vekaletname verdiklerini, davacının 05.09.2013 tarihli vekaletnamesi ile ...'nu vekil tayin ettiğini, her iki vekilin de satış bedelini alma (ahzu kabz) yetkilerinin olduğunu, ilgili parsellerin satış bedellerinin her bir hissedara ayrı ayrı yapılmayarak toplam satış bedelinin davalı Vakıf tarafından ...'nun hesabına ödendiğini, davacının hesabına satıştan 4 ... önce dava dışı ... tarafından 100.000,00 USD (206.450 TL) yatırıldığını, davacının bu parayı hisse bedeline karşılık aldığını ve bu parsele ilişkin hak ve alacağının kalmadığını belirtir ibraname verdiğini, davacının 05.09.2013 tarihli ibraname ile hissedarı olduğu dava konusu parsellerin satışından herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını ve 100.000,00 USD aldığını kabul ettiğini, imzalanan resmi satış senedinde satış bedelinin tamamının alındığının yazılı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının maliki olduğu İstanbul İli, ... İlçesi, Kanderhane Mahallesi, 668 ada, 24 parsel de 1/96, 25 parselde 7/144, 42 parselde 1/48 hisselerinin 05.09.2013 tarihli vekaletnamesine istinaden dava dışı ... tarafından davalı Vakfa satışının yapıldığı, söz konusu hisse devirlerini tapuda gerçekleştirdiği, davalının ise satış bedelini davacının vekili olmayan ...'na ödediği, vekaleti olmayan şahsa yapılan ödemede davalının kusurlu olduğu, davalının ödenen bu bedelin ... tarafından davacı vekili olan ...' na ödenmiş olduğu iddia edilse de bahsi geçen 09.09.2013 tarihli banka havalesinde bir açıklamanın bulunmadığı, havalenin bu hali ile borcun ödenmesi anlamına geleceği, davalı tarafından satış bedelinin 3. kişi durumunda olan dava dışı ... tarafından ödendiği iddialarının ispat edilemediği, 05.09.2013 tarihli "tutanak" başlıklı belgenin ise davaya konu devir işleminden önceki bir tarihte düzenlendiği ve bu belgede taşınmazı satın ... davalının imzasının, ve belgenin davalıya yapılan satışa ilişkin olduğuna dair net bir açıklamanın bulunmadığı, davalının kusurlu bir şekilde vekaleti olmayan ...'na yaptığı ödeme nedeniyle ile borcunu ifa etmiş sayılmayacağı, borcun üçüncü kişi ... tarafından davacıya ödendiği iddialarının ise kanıtlanamadığı, takip tarihinden önce davalının temerrüte düşürülmemiş olması nedeniyle, davanın kısmen kabulüyle davalının İstanbul 29.İcra Müdürlüğünün 2016/886 E. sayılı dosyasındaki takibe yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 374.976,67 TL asıl alacak üzerinden devamına, takip tarihine kadar işleyen yasal faize ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 374.976,67 TL asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili ile feri müdahil vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı vekili istinaf başvurusunda; davanın taşınmaz satışına yönelik olduğunu, tapuda davacının vekili aracılığıyla gerçekleştirilen satıştan dolayı satış bedelinin davacının vekiline ödendiğini, tapu kaydındaki resmi senetten davacının vekilinin satış bedelinin tamamını aldığını kabul ettiğini, resmi senette satış bedelinin alınmadığı yönünde herhangi bir itirazı bulunmadığını, buna rağmen Mahkemece davacının alacağına kavuştuğu gözetilmeksizin, haksız fiile ilişkin bir kavram olan kusur değerlendirmesi yapılarak kendilerine kusur izafe edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişinin lehe olan yorumlarının değerlendirilmediğini, çelişkiler içeren rapora itibar edilmek suretiyle hüküm kurulduğunu belirterek, mahkeme kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Feri müdahil ... vekili istinaf başvurusunda; 05.09.2013 tarihli tutanak ile taşınmazların satış bedelinin davacı hissesinin karşılığı olan 100.000 USD karşılığının davacıya elden haricen ödendiğini, davacının tutanağı imzalayarak satış bedelini aldığını ikrar ettiğini, ayrıca banka havalesi yoluyla da davacının banka hesabına 100.000 USD karşılığı 206.450,00 TL ödendiğinden, davacıya satışa konu taşınmazlar açısından toplam 200.000 USD ödendiğini ve davacının alacağının kalmadığını, bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, davacının vekili olan ...'na 09.09.2013 tarihinde 706.206,00 TL banka aracılığıyla havale yapılarak ayrıca satış bedelinin ödendiğini, ihbar olunan ...'nun bu bedelin satış dışındaki alacaklarına yönelik olduğu yönündeki iddiasını kanıtlayacak delil ve belge sunmamasına rağmen, hayatın olağan akışına aykırı beyanlarına itibar edilmesinin isabetsiz olduğunu, belirterek usul ve yasaya aykırı verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; aynı taşınmazla ilgili başka bir hissedarın davalıya açmış olduğu aynı mahiyetteki davadan ''davalının kusurlu bir şekilde vekaleti olmayan ...'na yaptığı ödeme nedeni ile borcunu ifa etmiş sayılmayacağı, borcun 3. kişi ... tarafından davacıya ödendiği iddialarının ise kanıtlanamadığı" gerekçesiyle verilen davanın kabulüne dair verilen karar davalı tarafından istinaf edilmiş olmakla; Dairenin 12.12.2019 tarihli ve 2018/622 E., 2019/2199 K. sayılı ilamıyla "resmi senette satış bedelinin alındığı beyan edildiğinden, artık satış bedelinin ödenmediği yönündeki iddianın aynı nitelikte delil ile ispatlanması gerekmektedir. Resmi senette satış bedelinin alındığı belirtildiğinden, satış bedelinin ödenmediği yönündeki davacı iddiasında ispat yükümlülüğü davacıya aittir. Dosya kapsamından davacı tarafından bu yönde herhangi bir delil sunulmadığı sabittir. Davacı bu yöndeki iddiasını aynı nitelikteki belge ile ispatlayamamış bulunmaktadır. Davacı satış bedelinin ödenmediği iddiası açısından talebini satın alana karşı değil, satış vekalet ile gerçekleşmiş bulunduğundan, ancak vekiline karşı ileri sürebilir. Davacı açmış bulunduğu eldeki iş bu dava ile sadece davalı satın alana karşı müracaat etmiş olup, vekile karşı herhangi bir dava açılmamış bulunduğu nazara alındığında, davanın belirtilen nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken, aksi bir takım yargılama konusu ile doğrudan ilgisi olmayan hususlara itibar edilmek suretiyle ve davalının yanlış şahsa ödeme yaptığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli değildir. Ayrıca satış bedelinin ihbar olunan ... tarafından tahsil edilen kısmının diğer ihbar olunan ...'na aynı satış bedeli kadar miktarda ve satış tarihi olan 09/09/2013 tarihinde 706.206,00 TL'nin de banka aracılığıyla havale yapılarak ödendiği de nazara alındığında, taşınmaz satış bedelinin davalı tarafından ödendiğinin ... olduğu" gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiğini, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 25.05.2021 tarihli ve 2020/8125 E., 2021/5427 K. sayılı ilamı ile; "Dosya içerisindeki belgelerin incelenmesinde, davacının dava dışı ...'a taşınmaz satışı ve ahzu kabz hususunda 15.09.2013 tarihinde vekaletname verdiği, hisseli malik olduğu bir kısım taşınmazların vekili ... aracılığı ile 09.09.2013 tarihinde davalıya satışının gerçekleştiği, dava dışı ...'e davalı tarafından banka havalesi yolu ile taşınmaz satış bedeli açıklamalı olarak ödeme yapıldığı sabittir. Davacının yetkili vekili olan dava dışı ...'a ise yine dava dışı ... tarafından banka havalesi ile bir miktar para gönderilmiş ise de bu paranın hangi amaçla gönderildiğine dair herhangi bir açıklama mevcut olmayıp bu haliyle mevcut bir borcun ödenmesi niteliğindedir. Davalı, satış bedelini, yetkisi olmayan 3. kişiye ödeyerek ifa yükümlülüğünden ... olmaz. O halde davalının davacıya taşınmaz satış bedelini ödediğini ispatladığı hususu kabul edilerek yanılgılı gerekçe ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." gerekçesiyle bozulduğu, Yargıtay bozma ilamı sonrasında bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, Dairenizin 21.12.2021 tarihli ve 2021/1774 E., 2021/2618 K. sayılı ilamıyla; davanın kabulüne karar verildiğini, davalı ve fer'i müdahil vekilinin esasa ilişkin istinaf itirazlarının birlikte incelenmesinde, yukarıda bahsedilen dava konusu aynı davacısı farklı olan davadan verilen Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 25.05.2021 tarihli ve 2020/8125 E., 2021/5427 K. sayılı ilamı gereğince, dava konusu taşınmazın dava dışı ...'na taşınmaz satışı ve ahzu kabz hususunda verdiği vekaletnameye istinaden hisseli malik olduğu, bu taşınmazdaki hisselerini vekili ... aracılığı ile 09.09.2013 tarihinde davalı Vakfa satışının gerçekleştiği, dava dışı ...'na davalı alıcı tarafından kendisine yapılan taşınmaz satış bedelini banka havalesi yolu ile "taşınmaz satış bedeli" açıklamalı olarak taşınmaz satış tarihi 09.09.2013 tarihinden önce 05.09.2013 tarihinde ödeme yapıldığı ... ise de, bu ödemenin gayrimenkul satış tarihi 09.09.2013 tarihinden önce 05.09.2013 tarihinde yapılması ve davalı taşınmaz alıcısı Vakıf tarafından yapılmamış olması nedeniyle ileride ... hukuki uyuşmazlıklara yol açmaması için ödemenin dava dışı ihbar olunan konumundaki ... tarafından değil, alıcı Vakıf tarafından davacı veya davacının ahzu kabza yetkili kıldığı vekili ...'na taşınmaz satışı sırasında belgeli olarak ödenmesi gerektiği, dava dışı ... tarafından davacının banka hesabına 100.000 USD karşılığı olarak 05.09.2013 tarihinde taşınmazın tapudaki satış ve devir tarihinden önce gönderilen paranın bu davanın konusu taşınmazın satış bedeli olarak kabulü hukuken mümkün olmadığından, uyulmasına karar verilen Yüksek Yargıtay bozma ilamı gerekçesine göre, davalı ve fer'i müdahilin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ile fer'i müdahil vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı vekili temyizinde; 05.09.2013 tarihli ibranameyle alacağın ödendiğinin ... olduğunu, dava konusu parsellerin satış bedelinin her bir hissedara ayrı ayrı yapılmadan toplam satış bedelinin müvekkil Vakıf tarafından fer'i müdahil ...’nun hesabına ödendiğini, 1.245.780 TL’nin 05.09.2013 tarihinde, 8.320.708 TL’nin ise 09.09.2013 tarihinde gönderildiğini, banka ödeme dekontlarında dava konusu parsel numaraları (24,25,42 parsel) ve ilgili taşınmazların alımı için ödeme yapıldığının açıkça yazıldığını, ödemenin satıştan önce mi sonra mı yapıldığının önemli olmadığını, banka dekontunun açıklama kısmında da açıkça yapılan ödemenin dava konusu parseller de dahil ibranamede yer ... parsellerin satışına karşılık 100.000 USD karşılığı olduğunun belirtilmiş olduğunu, bunun muhatabının ... ve ... olması gerektiğini, yasal koşulları oluşmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen reddedilen miktar üzerinden davalı lehine icra inkar tazminatına karar verilmediğini, bu konuda değerlendirme yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Feri müdahil vekili temyizinde; müvekkili tarafından davacıya 05.09.2013 tarihinde ... hesabından 100.000 USD karşılığı olan 206.450,00 TL'ye tekabül eden tutarının dava konusu " 668 ada 24, 25 ve 42 parsellerin satış bedeli " açıklaması ile havale edildiğini, davacıya ödenen bu bedelin davalı Vakıf adına davaya konu taşınmazların satış bedeli olarak ödendiğinin ... olduğunu, yapılan bu ödemenin davacıya ödenmesi gereken miktardan düşülmesi gerektiğinin bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, 05.09.2013 tarihli davacı tarafından imzalanmış olan ve davacı tarafça herhangi bir itirazda bulunulmayan yazılı belge niteliğindeki tutanak içeriğinde davacının 100.000 USD elden ödemeyi müvekkilinden dava konusu taşınmazlardaki hisseleri için almış olması, tutanak içeriğinde dava konusu

taşınmazlardan kaynaklı herhangi bir hak ve alacağının kalmadığının kabul edilmesi gerektiğini, imzalanan bu tutanağın ibra ve kabul niteliğinde bir belge olduğu göz önüne alınmaksızın karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan satış bedelinin ödenmediği iddiası ile tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine yöneliktir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 46 ncı maddesi; "Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar. Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur. "

2. Aynı Kanun'un 102 nci maddesi; "(818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 457) ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtasıdır. Havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini, havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını ileri süren havaleci (muhil) bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür'' (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun(HGK) 09.06.2004 tarih 2004/4-362 E.-2004/347 K. Sayılı kararı) şeklindedir.

3. ''Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. (HGK'nun 13.06.2019 tarihli ve 2017/19-928 E., 2019/658 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararları.)

4. Dairenin 29.11.2022 tarihli ve 2022/1786 E., 2022/9048 K. sayılı ilamı

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine, yukarıda belirtilen hukuk kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeler ile vekil olmayan kişiye yapılan ödemenin ifa yerine geçmeyeceği, kötü niyet tazminat koşullarının oluşmadığının anlaşılmasına göre de davalı vekili ile feri müdahil vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.07.2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.