Logo

3. Hukuk Dairesi2022/6546 E. 2022/8888 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Harici satış sözleşmesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasında, alacağın miktarının belirsiz olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit ve belli olması gerektiği, somut olayda ise alacak miktarının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği ve bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının icra inkar tazminatı yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 14/03/2005 tarihli harici satış sözleşmesi ile davalıya ait taşınmazları satın aldığını, satış bedelini peşin olarak ödediğini ancak tapu devrinin gerçekleşmediğini, sözleşmede tapu devrinin gerçekleşmemesi halinde 200.000 USD verileceğinin kararlaştırıldığını, bu bedelin TL karşılığı olan 310.000 TL'nin tahsili amacı ile başlattığı takibin, davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini, ilk talebinin kabul olmaması durumunda, sözleşmedeki taşınmazın rayiç değerinin belirlenerek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı; davacı ile aralarında sözleşme yapılmadığını, geçersiz sözleşmeye dayanarak icra takibi yapılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davaya konu belgeye dayanarak alacak talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hükmün, davacı tarafca temyizi üzerine, Dairemizin 17/06/2014 tarih ve 2014/4006 Esas 2014/9733 Karar sayılı ilamıyla; davacı ve gerekirse de davalının tüm delilleri toplanarak, taşınmaz için ödenen bedelin saptanması, sonrasında taraflar arasındaki harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin ifanın imkânsız hale geldiği tarih itibariyle enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur, maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün, belirlenmesi gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan mahkemece, davacının ödediği bedel ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hükmün, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairemizin 19/06/2018 tarih ve 2016/19767 Esas 2018/6746 Karar sayılı ilamıyla; davacının satın aldığı iki adet taşınmaz için ödediği satış bedeli tespit edilerek ve tespit edilen bu miktarın dava tarihi itibariyle çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün, elverişli rapor alınarak belirlenmesi gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozmaya uyan mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, takibe vaki itirazın 202.500,69 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, asıl alacağa %20'si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2)Dahili davalıların icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;

2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi uyarınca inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda değil ise, alacağın likit ve muayyen olduğu söylenemeyeceğinden icra inkar tazminatına hükmedilemez. Zira inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz ederek tahsile engel olan borçluya karşı öngörülmüş bir yaptırımdır.

Buna göre mahkemece; alacak miktarının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği, alacağın likit ve muayyen olmadığı, diğer anlatımla icra inkar tazminatının koşulları oluşmamasına rağmen , dahili davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.

3)Davacının harca yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Temyize konu hükümde, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.605 TL harç ile 18,40 TL ıslah harcının davacıya iade edilmesi gerekirken, bu hususta herhangi bir hüküm tesis edilmediği görülmüştür.

Ne var ki; bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan kararın düzeltilerek onanması, HUMK'nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının dördüncü bendinde yazan "202.500,69 TL asıl alacağa %20'si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline," ibaresinin çıkartılarak yerine “Alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,” ibaresinin yazılmasına, üçünü bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak " Dava açarken davacı tarafından yatırılan 4.605 TL peşin harç ile 18,40 TL ıslah harcının dahili davalılardan alınarak davacıya ödenmesine" ibaresinin yazılmasına hükmün düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.