Logo

3. Hukuk Dairesi2022/6870 E. 2022/9348 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı üniversite hastanesinin, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu'na manuel olarak gönderdiği maluliyet tespiti faturalarının ödenmemesi nedeniyle açtığı alacak davasında, ödeme yapılmamasının hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacının faturaları 3 aylık yasal süre içerisinde gönderip gönderemediği, gönderemediyse bunun nedenlerinin Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ve ilgili mevzuata uygun olup olmadığı hususlarının uzman bilirkişi raporu ile aydınlatılması gerektiği gözetilerek, eksik inceleme ile hüküm tesisinin usule aykırı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : ZONGULDAK 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde alacak davasının yapılan yargılaması neticesinde; davanın reddine, dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezine Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri tarafından “maluliyet durumu tespiti amacıyla sağlık kurulu raporu çıkarmak için” yazı ile sevk edilen kişilere, talep edilen sağlık kurulu düzenleme hizmeti verildiğini, bazı hallerde (psikiyatrik hastalıklarda tedaviye cevabın vb) bu raporların hazırlanma süresi, faturalandırma için azami süre olan üç ayı geçtiğini, bu sebeple geçmiş yıllarda bu hizmetleri medula sistemi dışından faturalanarak Zonguldak Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezine gönderildiğini ve Kurumlarına fatura ödemeleri yapıldığını, ancak Zonguldak Sosyal Güvenlik İl Merkez Müdürlüğü tarafından yapılan incelemelerde dava dilekçeleri ekinde gönderilen listedeki faturaların medula sisteminden gönderilmediği ya da süresi içinde faturalandırılmadığı gerekçesiyle faturalara ait ödeme yapılmadığını, sorunun çözümüne esas teşkil etmek üzere ... Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğünün yazılı görüşüne ihtiyaç duyulduğunu, Zonguldak Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğünün 05.05.2015 tarih ve 2342983 sayılı yazısında Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğünün görüşünde; Sağlık Uygulama Tebliğinin 5.2. maddesine istinaden medula sisteminden provizyon verilmeyen hastaların prim borcu olması sebebiyle provizyon alınamaması halinde sevke ilişkin tüm masrafların sigortalı tarafından karşılanması yönünde görüş belirtildiğini ve manuel olarak faturalandırılan maluliyet faturalarına ait ödemenin yapılmayacağının bildirildiğini, Ocak 2015 döneminden itibaren maluliyet hastalarına medula üzerinden kurum sevkli olarak provizyon alınarak SGK'ya fatura edildiğini, basamak sağlık kuruluşu olan üniversite hastanelerinin çoğunlukla komplike vakalara hizmet verdiğini, daha kompleks vakalara bakan bu kurumlarda harcanan emek ve malzemenin diğer kurumlardan daha fazla olduğunu, mevzuatta sık olarak yapılan değişikliklerin üniversite hastanelerine zarar vermesi ve mevzuatın karışık olması ile ilgili olarak faturalama sürecinde sorun oluşturduğunu, üniversite hastanelerinin faturalama sürecindeki kayıpları en aza hatta sıfıra indirmesinin hayati öneme sahip olduğunu, Zonguldak Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezine faturalandırma aşamasında yaşadıkları aksaklıkların bildirildiğini ve Merkez Müdürlüğü adına tahakkuk eden tutarlara ait ödemenin yapılmasının istenildiğini, yapılan kontroller neticesinde ödemelerin yapılmadığının tespit edildiğini belirterek ödenmeyen maluliyet faturası bedeli olan 180.449,27 TL’nin 17.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, tüzel kişiliğe haiz kuruluş olan SGK Başkanlığının ikametgâhının Ankara’da olduğundan davanın Ankara mahkemelerinde açılması gerektiğini, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre aşılarak açıldığını, Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Kurumlarına gönderilen faturaların Sağlık Uygulama Tebliği ve Kurumun ilgili mevzuat hükümlerine göre ödendiğini, dava konusu faturaların (maluliyet faturaları) ödenmeme sebeplerinin; Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Kurumlarına gönderilen faturaların Medula sistemi üzerinden Kurumlarına fatura edilmemesi ve ilgili faturaların Müdürlüklerine gönderildiği dönemde yürürlükte olan Sağlık Uygulama Tebliğinin ilgili hastanenin faturalarında 3 ay (üç ay) süresinin aşılması olduğunu, Medula sisteminin arızalı olduğuna dair davacı Kurumun herhangi bir yazısı ve duyurusu bulunmadığından dolayı ödeme yapılmadığını, kurumca gerçekleştirilen işlemlerin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davacı ... ile davalı kurum arasında akdedilen sağlık hizmet alım sözleşmesi ve SUT genel hükümleri gereği davacı tarafından MEDULA sistemi üzerinden faturalandırılan veya MEDULA sisteminden kaynaklı olup da manuel faturalandırmayı gerektirecek bir husus davacı tarafından sunulan deliller neticesinde ispat olunamadığı, davalı kurumun davacı tarafından gerçekleştirilen maluliyet tespitine yönelik ücretleri ödeme yükümlülüğü olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince; manuel fatura düzenlenmesinin kurumca kabul edilebilmesi; kurumdan kaynaklanan sebeplerden dolayı elektronik ortamda kuruma fatura edilemeyen sağlık hizmeti bedelleri ve provizyon alma süreci içerisinde vefat eden hastaların tedavi bedelleri ile sınırlandırıldığı, dosya kapsamından davaya konu manuel faturalarla ilgili belirtilen iki şartın oluştuğuna dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, manuel faturaların 3 aylık sürede de ibraz edilmediği, bu nedenle de davalı kurumca tedavi bedellerinin ödenmemesinde somut delillere göre bir yanlışlık bulunmadığı, aldırılan bilirkişi raporunun denetlemeye ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, mahkemenin karar ve gerekçesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; manuel olarak gönderilen faturaların davalı Kurum tarafından ödenmemesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

HUMK'nın 275. ve devamı maddelerinde; “bilirkişilik" müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286.maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hâkimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HUMK'nun 283.maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284.maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.

HMK'nın 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.

HMK’nın 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.

Somut olayda; davacı, dava dışı sigortalılara sağlık kurulu raporu verilmesi için kendisine sevk edildiğini, sevk esnasında kendisine gönderilen 02.09.2014 tarihli ve 15.10.2014 tarihli yazılarda müstehaklık kontrolü yapılmayacağının belirtildiği, sevk edilen sigortalıların daha sonra müstehaklık kontrolü yapılmayacağı anlaşılmaktadır. Aldırılan 12.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda ise, Medula sistemin faturalandırılmamanın davalı Kurumdan kaynaklanmadığı, manuel faturaların ise, SUT 5.2.1. maddesindeki 3 aylık süresinde faturalandırılmadığından ödeme yapılmamasının mevzuata uygun olduğu belirtilmiştir. Ancak davacı dava dilekçesinde ve 12.01.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı süresinde sunduğu 10.02.2021 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; kendilerinden sağlık kurulu raporu istenen bazı sigortalıların takibinin 6-7 aylık takibi gereken hastalıkları olduğundan 3 aylık sürede faturaların gönderilemediğini, sistemde provizyonun başta olmasına rağmen sonradan kalktığı için de Medula üzerinden faturaların gönderilemediğini belirtmiştir.

Bu durumda, ilk derece mahkemesince sevk edilen hastalara ilişkin dosyalar getirtilerek söz konusu hastaların kontrol kaydıyla muayeneye çağrılıp çağrılmadığı değerlendirilip ve davacının itirazlarını karşılar nitelikte özellikle 3 aylık süre içinde faturaların gönderilmeme nedeni olarak belirtilen hususların SUT ve yasal mevzuat hükümlerine göre uygun olup olmadığı konusunda uzman 3’lü bilirkişiden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 12/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.