"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : MURATLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen müteşebbis heyeti kararının iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; maliki bulundukları taşınmazlarının talepleri dışında kanuna aykırı olarak davalı ... Bölgesi alanı içine alınıp imar parseline dönüştürüldüğünü, akabinde davalı OSB müteşebbis heyeti ve yönetim kurulu kararı ile alt yapı katılım bedeli ve yönetim aidatlarının OSB alanı içinde kalan tüm parsel sahiplerinden tahsil edileceğinin bildirildiğini, işbu karara dayanılarak hesaplanan alt yapı katılım bedelinin kendilerinden talep edildiğini, alt yapı katılım bedellerinden ancak katılımcıların sorumluluğuna gidilebileceğini, katılımcı sıfatlarının bulunmadığını, kaldı ki taşınmazlara dair imar planına itiraz ettiklerini, iptali için açmış oldukları davanın ise henüz derdest olduğunu, imar planı kesinleşmeden alt yapı katılım bedelinden sorumluluklarına gidilemeyeceğini ileri sürerek; davalı OSB müteşebbis heyeti ve yönetim kurulu kararlarının iptalini talep etmişlerdir.
Davalı; davaya konu müteşebbis heyeti kararının süresinde iptalinin istenilmediğini, OSB Uygulama Yönetmeliği'nin 121 inci maddesi uyarınca, atıksu arıtma tesisi yatırım bedelinin %25' inin parsel büyüklüğüne, %75'inin ise debi ve kirlilik oranına göre katılımcılardan karşılanacağını, katılımcıların tesisini faaliyete geçirip geçirmedikleri hususunun önem arz etmediğini, bu nedenle iptali istenilen kararın hukuka ve mevzuata uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; 23/11/2018 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun 20 nci maddesi uyarınca, OSB'lerin ihtiyacı olan elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi alt yapı ve genel hizmet tesislerini kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma, üretim tesisleri kurma ve işletme hakkının sadece OSB'nin yetki ve sorumluluğunda bulunduğu, OSB'de yer alan kuruluşların, alt yapı gereksinmelerini OSB'nin tesislerinden karşılamak zorunda olduğu, OSB'nin izni olmaksızın alt yapı gereksinimlerinin başka bir yerden karşılanamayacağı ve bu amaçla tek başına tesis kurulamayacağı; öte yandan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'nin 121 inci maddesi gereği, ortak atıksu arıtma tesisinin yatırımına katılımcıların; maliyetin % 25'ine parsel büyüklüğüne, % 75'ine ise atıksu arıtma tesisinin teknik özelliği dikkate alınarak yönetim kurulunca belirlenecek debi ve kirlilik yükünün oranlarına göre katılmakla yükümlü olduğu, anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde alınan davalı OSB müteşebbis heyeti kararının hukuka uygun olup, katılımcı sıfatına haiz davacıların karara konu alt yapı katılım bedellerini ödemekle yükümlü oldukları gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacılar tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; iptali istenilen davalı OSB yönetim kurulu ve müteşebbis heyeti kararlarında mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun (4562 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinde; “ ...OSB sınırları içerisinde yapılacak imar ve parselasyon planları ve değişiklikleri, OSB tarafından yönetmeliğe uygun olarak hazırlanır ve Bakanlıkça onaylanır. Onaylı imar planları valilikçe tespit edilen ilan yerlerinde, Bakanlığın internet sayfasında bir hafta süre ile ilan edilir. Askı süresinin sonunda Bakanlıkça yürürlüğe konulur ve ilgili kurumlara bilgi için gönderilir. Bir haftalık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar Bakanlığa veya valiliğe yapılır. Bakanlık itirazları ve planları on beş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar...” hükmüne yer verilmiştir.
Kesinleşen ve yürürlüğe giren mevzi imar planına göre; arazi kullanımı, yapı ve tesislerin projelendirilmesi, inşası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinler ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatları OSB tarafından verilir ve denetlenir.
Anılan Kanunun 20 inci maddesi uyarınca; OSB'lerin ihtiyacı olan elektrik, su, kanalizasyon, doğal gaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi alt yapı ve genel hizmet tesislerini kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma, üretim tesisleri kurma ve işletme hakkı sadece OSB'nin yetki ve sorumluluğundadır. OSB'de yer alan kuruluşlar, alt yapı ihtiyaçlarını OSB'nin tesislerinden karşılamak zorundadır. OSB'nin izni olmaksızın alt yapı ihtiyaçları başka bir yerden karşılanamaz ve bu amaçla münferiden tesis kurulamaz. Bu kuruluşlar kendilerine tahsis edilen alt yapı kullanma hakkını başka kuruluşlara devir ve temlik edemez ve başkalarının istifadesine tahsis edemez.
4562 sayılı Kanun'a göre altyapı aidatı; katılımcıların ödemek zorunda oldukları altyapı hizmetlerinin; yol, su, elektrik, doğal gaz, iletişim, kanalizasyon, arıtma ve benzeri gibi ortak tesislerin yapımı ve işletilmesinin karşılığıdır.
Altyapı katılım paylarının (altyapı hizmetlerinin karşılığı olarak ödenmesi gereken) belirlenebilmesi için de, Kanun'un 4 üncü maddesinde açıklandığı üzere, mevzi imar ve parselasyon planları ve değişikliklerinin yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış ve kesinleşmiş olması gerekmektedir. İmar ve parselasyon planları kesinleşmeden, katılımcıların altyapı aidatlarından sorumlu tutulmaları olanağı yoktur.
Bu bağlamda, katılımcı sıfatının da açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. 4562 sayılı Kanun'un "Tanımlar ve kısaltmalar" başlığı altında düzenlenen 3 üncü maddesinde katılımcı; OSB’lerde, bir işletmenin kurulması için parsel tahsisi veya satışı yapılanlar ile maliki bulunduğu parselde üretimde bulunan veya bulunmayı taahhüt eden ve bu Kanunun amacına uygun faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişi ile finansal kiracı olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda; davalı OSB'nin sınırları içinde kalan davacıların maliki bulunduğu ilgili parsel sayılı taşınmazların imar uygulaması gördüğü, ardından davalı OSB müteşebbis heyeti kararı ile davacılardan alt yapı katılım bedellerinin ödenmesinin istenildiği; eldeki davanın ise davalı OSB müteşebbis heyeti kararının mevzuata ve hukuka aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle açıldığı, dosya kapsamından davaya konu taşınmazlara dair imar planının kesinleşip kesinleşmediğinin belli olmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacıların katılımcı sıfatlarının bulunduğu, ancak alt yapı katılım bedelinden sorumluluklarına gidilebilmesi için maliki bulundukları taşınmazlara dair imar planının kesinleşmesi ve talep edilen katılım payı aidatlarının da imar planının kesinleşmesinden sonraki döneme ait olması gerektiği dikkate alınıp; imar planının kesinleşip kesinleşmediği hususu tespit edildikten sonra, şayet imar planı kesinleşmiş ise talep edilen katılım payı aidatlarının imar planının kesinleşmesinden önceki döneme mi yoksa sonraki döneme mi ait olduğu belirlenerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 29/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.