"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/17 E., 2022/187 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 31.10.2019 tarih, 2019/4233 Esas ve 2019/10583 Karar sayılı ilamıyla İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümünün duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ticari faaliyetiyle ilgili bir kısım işlerini davalıya yaptırdığını, davalı ...’un Yılmaz Polyester unvanı ile faaliyet gösterdiğini, taraflar arasında iş ilişkisinin sürekli olarak bulunması nedeniyle müvekkili tarafından davalının ihtiyacını bildirmesi üzerine avans
olarak fazla ödemeler yapıldığını, 2011 yılı sonunda davacının fazla ödediği 24.815 TL alacağını davalıdan talep etmesine rağmen ödeme yapılmaması üzerine ... 26. İcra Müdürlüğünün 2013/18653 sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını ancak davalının borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, takip konusu alacağın fazla ödemeye ilişkin olduğundan yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi ve ilişkisinin bulunmadığını, davacının sunduğu çek listesinin bankadan istenildiğinde çeklerin büyük bir kısmının müvekkiline ödenmediğinin ortaya çıkacağını, davacının müvekkilinden alacağı değil borcu olduğundan dolayı davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 21.02.2019 tarihli ve 2018/343 Esas, 2019/43 Karar sayılı kararıyla; davanın İİK.'nun 67. maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 31.10.2019 tarih ve 2019/4233 Esas ve 2019/10583 Karar sayılı ilamıyla; 22.05.2012 tarihinde davalı borçlu tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine aynı tarihte icra müdürlüğünce takibe itiraz edildiğine ilişkin dosyaya şerh düşüldüğü ancak itirazın davacı alacaklıya tebliğ edildiğine dair dosya içerisinde herhangi bir bilgi veya belgeye rastlanmadığından bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamamış olması nedeniyle mahkemece işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında eser sözleşmesi kapsamında davalının edimini yerine getirip getirmediği veya faturaya konu alacağın miktarının tespiti konusunda bir uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın davalı tarafça düzenlenen faturadan daha fazla ödeme yapıldığı iddiasından kaynaklandığı, davacı tarafından dava dışı Yılmaz Alpsoy'a elden verilen nakit para ve çeklerin de fatura bedelinden mahsup edildiği davacının ticari defterlerine işlenmiş ise de bu hususun tek başına davacının iddiasını ispat için yeterli olmadığı, fatura bedelinin usulünce davalı tarafa ödendiğinin davacı tarafça yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği ve davacının bu yönde bir delil sunamadığı, ayrıca yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine, davacının kötüniyeti kanıtlanamadığından davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz
isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davalı ile babasının birlikte çalıştıkları için aralarında organik bağ olduğu, babasına yapılan ödemelerin davalıya yapıldığının tanık beyanları ile ispat edilebileceği, tanık dinletme taleplerinin reddinin bu nedenle yerinde olmadığından kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacak talebi hakkında başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 435 inci maddesinin birinci fıkrası ile 436 inci ve 437 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı ve 200 üncü maddeleri.
3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2 inci maddesi şu şekildedir;
“(2) Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.”
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının tacir olması nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2'inci maddesine göre basiretli bir iş adamı gibi hareket ederek sözleşmenin tarafı olan kişiye ifada bulunması gerektiğinden ve davalının muvaffakatıyla üçüncü kişi olan babasına ödeme yaptığı yönündeki savunmasını ispat edecek yazılı belge ibraz edemediğinden; davacının temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına göre yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
2-6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
Aşağıda fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, gönderilmesine,
23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.