"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1151 E., 2022/1177 K.
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/825 E., 2021/267 K.
Taraflar arasındaki inançlı işleme dayalı araç mülkiyetinin tespiti, tescili ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı asil ... ve vekili Avukat ... ... geldi. Sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı tarafından 04.04.2016 tarihinde ... plakalı 2014 model Opel Astra marka araç satın alındığını, o dönemde satmak istediği başka bir aracının da olduğunu, iki aracın aynı kişi adına kayıtlı olması halinde daha fazla vergisel yük altına girileceğinden, işbu aracı davalı gelini ... adına tescil ettirdiğini, tarafların davacının kendi aracını satması sonrası davalının aracı ...'a devredeceği hususunda anlaştıklarını, bilahare davacının oğlu ile davalı gelini ...'ın evliliklerinde problemlerin ... gösterdiğini, boşanma davasının halen derdest olduğunu, davalının müvekkiline dava konusu aracı geri vermeyeceğini söylediğini, davalının kötü niyetle müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, uzlaşmayı ise aracın kendisine verilmesi şartına bağladığını, davalının açıkça borcunu inkar ettiğini, aracı devirden kaçındığını, taraflar arasındaki inanç sözleşmesi gereği aracın tescili davalı adına yapılmışsa da ödemesinin ekte sundukları dekont ve belgelerden ... olduğu üzere müvekkili tarafından yapıldığını, HMK'nın 203 üncü maddesi gereği tanık dinletme haklarının olduğunu belirterek, davaya konu aracın davacı ... adına tesciline karar verilmesini, tescilin mümkün olmaması halinde ise aracın değeri şu aşamada kesin olarak saptanamadığından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL para alacağının davalıdan yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davanın dava konusu ... plakalı aracın satın alınma tarihi olan 04.04.2016'dan 3,5 yıl sonra, müvekkili ile davacının oğlu ... ...'ın nikah tarihi olan 24.01.2015'ten 4,5-5 yıl sonra açılmasının nedeninin davalı tarafından davacının oğlu aleyhine 13.05.2019 tarihinde açılan maddi ve manevi tazminat ve nafaka taleple boşanma davası olduğunu, aracın satın alınma tarihi olan 04.04.2016 tarihinden boşanma davasının açılma tarihi olan 13.05.2019 tarihine kadar neredeyse 3 yıl boyunca satmak istediği aracı satamaması ya da satıp da müvekkil adına olan aracı kendi adına tescil ettirmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, ... ve ailesinin ...'ı istemeye geldiklerinde "benim gelinim arabasız olmaz." beyanıyla başlayan sürecin, 12.02.2016 tarihinde torun ... ...'ın dünyaya gelmesi ile dava konusu aracın doğumu izleyen 2 ay içinde 04.04.2016 tarihinde doğum hediyesi olarak satın alınmasıyla sona erdiğini, aracın davalıya hediye olarak satın alındığını ve hediye verenler tarafından geri istenemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dinlenen davalı tanığı; davacı ...'in davalı ... hamileyken doğumdan yaklaşık 1-2 ay önce araba hediye edeceğini söylediğini, kendisinin, davacı ...'in bu sözleri sırasında bizzat orada olduğunu, davalı ...'un kullandığı aracı davacı ...'in hediye olarak aldığını, davacı tanıkları ise; davacının ikinci bir araç alacağını, kendi aracını satmak istediğini ancak satmadığı, ikinci bir araç alırken çıkabilecek sigorta işlemlerini araştırdığını, ikinci bir araç aldığını ancak aracı kendisinin kullandığını görmediklerini beyan ettikleri, iddia, savunma, tanık beyanları, getirtilen kayıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının davacının gelini olduğu, davacının oğlu ile davalının boşanmak üzere olduğu, davaya konu ... plakalı aracın satın alınma tarihinin 04.04.2016 olduğu, davacının oğlu ... ... ile davalının 24.01.2015 tarihinde evlendikleri ve 13.05.2019 tarihinde boşanma davası açıldığı, davacının yazılı belge ibraz edemediği, dinlenen tanık beyanları ile iddiasını ispatlayamadığı, dava konusu aracın alım tarihi, nikah tarihi ve boşanma davasının açılış tarihi ile davacının oğlu ile gelini arasında açılan boşanma davasından sonra iddiasını dile getirmesi hususları dikkate alındığında davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla tarafların sair tüm itirazlarının reddi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; müvekkilinin ekonomik durumu dikkate alındığında davalıya aracı hediye etmesinin mümkün olmadığını, dava konusu aracı aldığında başka bir aracı olması nedeniyle fazla vergi ödememek için davalı gelini adına tescilinin yapıldığını, aracın bedelinin müvekkili tarafından ödendiğine dair banka dekontunu dosyaya ibraz ettiklerini, aleyhe tanık beyanlarını kabul etmediklerini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın açıkça inanç sözleşmesine dayandığı, inanç sözleşmesinin yazılı delille ispatının gerektiği, yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin varlığı halinde ise iddianın tanık beyanları ile de ispatının mümkün olduğu, davacının, davalı ile aralarında yapıldığını iddia ettiği inanç sözleşmesine ilişkin yazılı bir belgeyi dosyaya sunamadığı, yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin de ibraz edilmediğinin görüldüğü, davacının, araç bedelini kendisinin ödediğini belirterek dosyaya sunduğu banka hesap özeti veya dekontun yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği, o halde davacı tarafın iddiasını tanık beyanları ile de ispat edemeyeceği, İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası (b) bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrarlayarak, inançlı işlemler konusunda kanunda açık bir düzenleme bulunmadığını, uygulamada inançlı işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının dayanak gösterildiğini ancak bilindiği üzere içtihadı birleştirme kararlarının konusuyla sınırlı olarak, sonuçları ve gerekçesi bakımından görülmekte olan benzer davalar için bağlayıcı olduğunu, oysa mezkur karara konu işlemi yapan taraflar arasında somut olayda olduğu gibi kayın hısımlığının olmadığını, dolayısıyla huzurdaki yargılama bakımından öncelikli olarak uygulanması gereken maddenin HMK'nın 203/I-a hükmü olduğunu, aralarında alt soy-üst soy, gelin-kayınpeder ilişkisi olan insanların yapacakları inançlı işlemleri yazılı bir sözleşmeye dökmelerini beklemenin ülkedeki sosyal gerçeklikle bağdaşmadığını, dinlenilen davacı tanıklarının birbirine uygun ve tutarlı beyanları ile söz konusu aracın hediye olarak değil, inançlı işlem maksadıyla davalıya verildiği yönünde hüküm kurulması gerekeceğini, davalı tarafça gerek yerel mahkemeye gerekse Bölge Adliye Mahkemesine sunulan dilekçelerde, ayrıca davalının aynı otomobilin zilyetliğinin iadesi için açtığı davada sunduğu dilekçede söz konusu aracın davalıya verilmesinin sebebinin neredeyse her seferinde değiştiğini, davalı tarafın bir beyanında aracın davacı tarafından kendisine düğün hediyesi olarak verildiğini iddia ederken, bir başka ifadesinde aracın doğum hediyesi olduğunu iddia ettiğini, aynı şekilde davalı tarafın yine çelişkili olarak verdiği bir ifadesinde aracın davacı tarafından kendisine hediye edildiğini iddia ederken bir diğer ifadesinde aracı kendisine hediye edenin davacının oğlu, dava dışı ... ... olduğunu iddia ettiğini, açıkça çelişkilerle dolu davalı beyanları dikkate alınarak davanın kabulü gerekirken, yazılı delil şartına takılıp kalmak suretiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ifade ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı araç mülkiyetinin tespiti ve tescili, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü
" başlıklı 6 ncı maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." denilmiştir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "İspat yükü" başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında; "İspat yükü, kanunda ... bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
" denilmiştir.
3. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202 nci maddesi uyarınca inanç sözleşmesi tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. (Hukuk Genel Kurulu, 04.07.2010, 2010/14-394 E, 2010/395 K.)
Yazılı delil veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK'nın 188 ... maddesi) yemin (HMK'nın 225 vd maddeleri) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
4. Araç mülkiyetinin devri 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20 nci maddesinin (d) bendine göre resmi şekil şartına bağlanmıştır. Araç mülkiyetinin devrini gerçekleştiren her türlü sözleşmenin (..., trampa, satış) resmi şekilde yapılması geçerlilik şeklidir.
3.Değerlendirme
Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle yemin hususunun yargı yolu aşamalarında ileri sürülmemesine, davacının iddiasının inançlı işleme dayalı olduğu, bu iddianın 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge ile kanıtlanması gerektiği, banka dekontları, makbuzların ... başına ispata yeterli olmadığı, taraflar arasındaki inançlı işlem sözleşmesine ilişkin yazılı delil niteliğinde dosya kapsamında herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmamış olmasına, Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı taraf muaf olduğundan peşin alınan temyiz harcının iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.