"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/925 E., 2022/835 K.
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/209 E., 2020/473 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; kendisi gibi avukat olan davalı ile 01.09.1997 tarihinden itibaren birlikte çalıştıklarını, 01.01.2008 - 05.03.2015 tarihleri arasındaki dönemde dava dışı Avukat...ile birlikte işin kime geldiğinin önemi olmaksızın kazanılan ücretlerin ve büronun resmi ve gayriresmi masraflarının havuzda biriktiğini, herkesin hissesi oranında kazanılan ücretin ve masrafların paylaşıldığını, paylaşımların brüt üzerinden, resmi ve özel giderlerin de tarafların hisse oranına göre yapılacağı konusunda anlaşıldığını, ortaklık sona erene kadar büronun tüm özel ve resmi masraflarını karşıladığını, 01.03.2015 tarihinde ortaklığın davalının tutum ve davranışları nedeniyle bozulduğunu, ortaklık bozulduktan sonra yaptığı masrafların davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah ile dava değerini 100.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davada iş mahkemesinin görevli olduğunu, davacının yanında sigortalı çalışanı olduğunu, taraflar arasında ortaklık anlaşmasının olmadığını, çıkarılan ortak vekaletnameler neticesinde edindiği paraların hesabını veremeyen davacı hakkında savcılık ve baro nezdinde pek çok şikayet dosyasının olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişi raporunda, davacının banka hesabında yapılan incelemede taraflar arasında para alışverişine rastlanmadığı, banka hesapları haricinde masraf belgesinin bulunmadığı, bir kısım müvekkillerin dosyalarına yapılan masrafların davacı tarafından yapıldığına dair belgenin olmadığının belirtildiği, buna göre taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğu, davacının ahzu kabz yetkisinin bulunduğu, hesapların davacı yanca tutulduğu, kasa ve parayı da davacının tuttuğu, tahsilat yapılıp giderlerin davacı tarafça karşılandığının kabul edildiği, davacının ortaklık adına tahsilat yapıp davalıya ödeme yaptığına göre; hayatın olağan akışında, önce giderlerden mahsup işlemi yapıp kalanı ortaklar arasında pay etmesinin bekleneceği, 7 sene boyunca ortaklık kâr ederken hiçbir sebep olmaksızın giderleri üstlenmesinin makul olmadığı, davalı ve dava dışı ortak adına da tahsilat yapılmış olmakla yalnızca davacının banka hesap hareketleri ve gider makbuzu ile ispat edilebilecek nitelikte olmadığı, davacının elde edilen geliri paylaştırırken giderlerin mahsup edilmediğini ve davalıdan bu giderler nedeniyle alacaklı olduğunu yazılı belge ile ispatlaması gerektiği, dosyada bu yönde delil bulunmadığı gerekçesiyle, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, banka hesabının davacının kişisel hesabı olduğunu, denetlemeye elverişli olmayan, bilimsellikten uzak bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, masrafını karşılayamayanlar adına yapılan dava masrafları ile vekalet ücreti ödemeyen iş sahipleri hakkında başlatılan işlemlerin masraflarının delil klasöründe gösterildiğini, iş sahipleri adına gelen dosyalara yatan paraların, sadece davacı hesabına değil, davalı ve dava dışı avukatın hesabına da gönderildiğini, ancak büro masraflarının sadece davacı tarafından karşılandığını, deliller içinde bildirilen dosyalar getirtilmiş olsa veya bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmiş olsa, iş sahipleri adına bahsi geçen dosyalarda ne kadar masraf yaptıklarının tespit edilebilir olduğunu, davalı tarafından aleyhine açılan ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/12 E. sayılı alacak davasının birleştirilerek sonuca gidilmesinin sağlıklı olacağını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe Ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının yaptığı ileri sürülen masraf ve giderlerin ortak büro gelirlerinden karşılandığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekilinin temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ortaklık döneminde davacı tarafından yapılan masrafların hissesi oranında davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
2. Adi ortaklık sözleşmelerinde "şekil serbestisi" ilkesi uygulanmakta olup, ortaklık ilişkisinin sözlü olarak da kurulabilmesi mümkündür. Adi ortaklık sözleşmesinde şekil, ispat açısından önem arz etmektedir.
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre; ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Taraflar arasında ortaklık ilişkisinin varlığına dair ihtilaf çıktığında, ispat yükü, ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer.
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 281 inci maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkemenin, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
5. Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu, aynı zamanda taraf ve Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
3. Değerlendirme
1. Somut olayda, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu, derece mahkemelerinin de kabulündedir.
2. Davacının banka hesapları üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun 19 uncu sayfasında; hesap dökümlerinde para giriş çıkış açıklamasının yetersiz olduğu, sebebi anlaşılamayan para hareketleri bulunduğu, bunların hesaplamaya dahil edilmediği belirtilmiştir. Söz konusu para hareketlerinde yazan açıklamalar, davacının dava dilekçesinde belirttiği beyanlar ve sunduğu delillerle birlikte değerlendirilmemiştir.
3. Yine bilirkişi raporunda; bir kısım müvekkillerin dosyalarına yapılan masrafların davacı tarafından yapıldığına dair belgeye rastlanmadığından değerlendirilme yapılmayacağı ifade edilmiş ise de, Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre, makbuz veya diğer ödeme belgelerinin aslını elinde bulunduran tarafın ilgili belgeye konu ödemeyi yaptığı kabul edilmektedir. Ayrıca masrafların tahsilat makbuzları karşılığında yapıldığı ve dosyalarında mevcut olacağı nazara alındığında, bu hususlar değerlendirilmeden eksik inceleme ile rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
4. Diğer taraftan, bilirkişi raporunda; taraflar arasında vekalet ücret alacağı dosyalarının olduğu ve dosyanın sonucunun beklenmesinde fayda olacağı belirtildiği halde, Mahkemece derdest dosyaların sonucu beklenilmeden sonuca gidilmesi de yerinde görülmemiştir.
5. O halde İlk Derece Mahkemesince; davacının harcama yetkisine sahip olduğu döneme ilişkin olarak, taraflar arasında devam eden vekalet ücreti alacaklarına ilişkin davaların nazara alınması, davacının delil listesindeki tüm delillerin tek tek incelenip banka hesap para hareketlerinde yazan açıklamaların davacının delilleri ile birlikte değerlendirilmesi, davacı tarafından masrafı yapıldığı iddia edilen dava dosyalarında bulunan tahsilat makbuzlarından davacı adına yazılı olanlar ile makbuz ya da ödeme belge asıllarının sunulması halinde gider olarak kabul edilip hesaplamaya dahil edilerek konusunda uzman bilirkişiden Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucu gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
VI. KARAR
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.