"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kendileri tarafından işletilen otoyoldan davalının ihlalli geçiş yaptığını, yasal süresi içinde ödeme yapılmadığından para cezasının da söz konusu olduğunu, ihlalli geçiş ücreti ve para cezasının tahsili için davalı aleyhine takip başlatıldığını, davalı borçlunun haksız ve hukuka aykırı olarak takibe itiraz ettiğini belirterek davalının İzmir 6. İcra Müdürlüğü 2019/9952 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile alacağın yasal faizi ve diğer tüm ferileri ile birlikte tahsili için takibin devamına ve borçlu aleyhine %20 az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, geçiş ihlali nedeniyle çıkarılan bedelin hakkaniyet ölçülerini aştığını, icra bedelinin tarafınca ödendiğini, davanın konusuz kaldığını, yargılama giderinin tarafından talep edilmemesinin gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, icra dosyasına ödeme yapıldığı ve davalının kusurunun olmadığı, dava açılmasına sebebiyet vermeyen davalının yargılama giderlerinden sorumlu olmayacağı gerekçesiyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 18/10/2022 tarihli yazısında; mahkemece davanın, dava açıldıktan sonra davalı tarafından yapılan ödeme nedeniyle konusuz kaldığı davalı tarafın davacının dava açmasına neden olduğu, dolayısıyla dava açmakta davacının haklı olduğu göz önünde bulundurularak, davalının yargılama gideri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dava, davalının maliki olduğu aracın davacının işletmekte olduğu otoyoldan ihlalli geçişi nedeniyle geçiş ücreti ve ceza bedelinin tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık dava açıldıktan sonra icra dosyasına ödeme yapılması nedeniyle davanın konusuz kalması durumunda davalının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331. maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.)
Söz konusu düzenlemeler somut olay özelinde değerlendirildiğinde; davalıya ait aracın geçiş ücreti ödemeden davacının işlettiği yoldan geçiş yaptığı, davalının söz konusu geçiş ücretini ve ceza bedellerini henüz ödemediği, 4 katı şeklinde idari para cezası verileceğine dair yasal düzenlemenin yürürlükte olduğu, 09.07.2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, 24.07.2019 tarihinde davalıya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve 24.07.2019 tarihinde de davalının icra dosyasına itiraz dilekçesini sunduğu, 19.11.2019 tarihinde davacı tarafından itirazın iptali davasının açıldığı, icra dosyasına davalı tarafından 21.11.2019 tarihinde ödeme yapıldığı, dava açıldıktan sonra takip konusu borcun davalı tarafından ödendiği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler değerlendirilerek davanın, dava açıldıktan sonra davalı tarafından yapılan ödeme nedeniyle konusuz kaldığı davalı tarafın davacının dava açmasına neden olduğu, dolayısıyla dava açmakta davacının haklı olduğu göz önünde bulundurularak, davalının yargılama gideri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalının yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından sorumlu tutulmaması yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 28.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.