"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ticaret ile uğraştığını, tefecilik yapan davalıdan faiz ile borç aldığını, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında faiz karşılığı para alıp vermenin devam ettiğini, davalı hakkında tefecilik suçundan yargılanmak üzere kamu davası açıldığını, bu hususta ceza aldığını, davalıya tam hatırlayamamakla birlikte 17.640 TL faiz ödediğini belirterek, 16/10/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 17.640 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; tarım ile uğraştığını, davacı ile aralarında ödünç para verip aldıklarını, tefecilik yapmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı tarafça ödemelerin 2006 yılı aralık ayında yapıldığının belirtilmesi nedeniyle uzamış ceza zamanaşımı süresi olan 8 yılın 2014 yılı aralık ayında dolduğu anlaşıldığından 30/04/2015 tarihinde açılmış olan iş bu davanın zamanaşımına uğradığı kanaatine varılarak davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine; Yargıtay 13. (kapatılan) Hukuk Dairesi’nin 30/05/2019 tarihli ve 2016/30103 esas, 2019/6957 karar sayılı kararıyla; “...dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi henüz dolmamıştır. O halde; mahkemece, işin esasına girilerek hüküm tesis edilmesi gerekir...”gerekçesiyle bozulmuş, bu ilama karşı davalı vekilinin kararın düzeltilmesi isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduğu belirtilerek, davalının faiz karşılığı ödünç para verme hususunda yetkisi bulunmamasına rağmen yasal mevzuata aykırı olarak faiz karşılığı ödünç para verdiği, bu nedenle davanın kabulüne; 17.640,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine; Dairemizin 02/11/2021 tarihli, 2020/11043 esas - 2021/10770 karar sayılı ilamıyla "...Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/3 E- 2012/622 K. sayılı ceza dosyası getirtilerek, bu dosya kapsamında yer alan deliller üzerinden davacının davalıdan aldığı iddia edilen ödünç paraya uygulanacak yasal faiz oranını aşan tutara ilişkin davacı tarafından davalıya ödeme yapılıp yapılmadığının tespitiyle denetime elverişli bilirkişi raporu aldırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir...'' gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulduğu belirtilerek, davanın reddine dair karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece, her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Esasen mahkemece gerekçede sehven davanın reddine karar verildiği de açıklanmıştır.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Hukuk Genel Kurulunun 20/12/2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı).
Somut olayda; mahkemece Dairemizin 02/11/2021 tarihli, 2020/11043 esas - 2021/10770 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, davacının davalıdan aldığı ödünç para için ödediğini iddia ettiği yasal faiz oranını aşan faiz miktarının belirlenmesi için gerekli araştırma yapılmadan ve bilirkişi raporu alınmadan karar verildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2007/3 E- 2012/622 K. sayılı ceza dosyası getirtilerek, bu dosya kapsamında yer alan deliller üzerinden davacının davalıdan aldığı iddia edilen ödünç paraya uygulanacak yasal faiz oranını aşan tutara ilişkin davacı tarafından davalıya ödeme yapılıp yapılmadığının tespitiyle, denetime elverişli bilirkişi raporu aldırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.