Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7531 E. 2023/2843 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Noterde düzenlenen devre mülk hisse devir sözleşmesinden, tapu devrinin yapılmaması nedeniyle dönme ve bedel iadesi talep edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Devre mülk hakkının devri sözleşmesinin noterde yapılmış olması, davacının sözleşmede tapu devri işlemlerini üstlendiğini beyan etmesi ve davalı tarafın devredebileceği tüm hakları devretmiş olması gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2018/569 E., 2019/1586 K.

DAVA TARİHİ : 27.03.2015

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/71 E., 2017/315 K.

Taraflar arasındaki devre mülk hisse devri sözleşmesinden dönme ve bedel iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf taleplerinin reddine, davalının istinaf talebinin kabulü ile, ... ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.07.2017 tarihli ve 2017/71 E., 2017/315 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı ile ... 3. Noterliğinin 10.05.2012 tarih ve 15278 yevmiye no.lu devre mülk hakkı hisse devir sözleşmesi imzaladığını, davalı kendisine ait ve ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi (...) 4-5-7/1 pafta, 46 ada, 1 parselde bulunan arsa üzerinde ... ... Gayrimenkul Yatırım Turizm ve İnşaat Ticaret Ltd. Şti. tarafından inşaa edilen 27.02.2011 tarih ve ... nolu sözleşme ile 1019-03-26 devre no.lu, 1019 bağımsız no.lu, 26-03/09-04 tarihleri arasındaki devre mülkün devrini yükümlendiğini, her ne kadar devre mülk hisse devir sözleşmesinde daha az miktar yazılmış olsa da 63.000,00 TL'yi davalıya ödemeyi taahhüt ettiğini, bu miktarın 30.000,00 TL'sini 10.05.2012 tarihinde davalının talebi üzerine ... ... Bankası A.Ş ... Şubesi üzerinden davalıya ödenmek üzerine Nurset Işık'ın hesabına havale ettiğini, geriye kalan 33.000,00 TL de davalıya imzası karşılığında elden teslim edildiğini, sözleşmeyle yükümlenen edimlerini yerine getirmiş olmasına rağmen davalı tarafından belirtilen devre mülkün teslim edilmediğini ve adına tapu tescili yapılmadığını, müteaddit defalar gerek mail, gerekse telefon etmek suretiyle teslim talep edildiğini, davalı edimini yerine getirmediğini, bunun üzerine Beşiktaş 20. Noterliğinin 28.01.2015 tarih ve 526 yevmiye no.lu ihtarnamesini keşide ettiğini, buna rağmen davalı tarafından davaya konu devre mülkün tescili gerçekleştirilmediğini, ödediği toplam 63.000,00 TL iade edilmediğini belirterek taraflar arasında imzalanan ... 3. Noterliğinin 10.05.2012 tarih ve 15278 yevmiye no.lu devre mülk hakkı hisse devir sözleşmesinden dönme ve ödenen 63.000,00 TL'nin iadesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; taşınmaz üzerindeki haklarını hisse devir yoluyla noter senedi ile iktisap ettiğini ve aynı yol ile kullanımına bırakılan gayrimenkul üzerindeki hakların tamamının davacı tarafa bıraktığını, haklarının tamamının sözleşme ile devir etmiş olduğu için tapuya tescil edilmemiş olması ile ilgili hiçbir dahlinin olmayacağını, taşınmaz üzerinde ilgili tapu dairesinde yetkili görünen kişi kim ise davanın kendisine yöneltilmesi gerektiğini, bu bağlamda davanın dava dışı ... ... Gayrimenkul Turizm İnşaat Ltd. Şti.ye ihbar edilmesi gerektiğini, gayrimenkul tapuda dava dışı şirket adına kayıtlı olduğu için davacı tarafa gayrimenkulün tescilini sağlayacak olan dava dışı ... ... şirketi olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemesinin 19.04.2016 tarihli ve 2015/118 E., 2016/162 K. sayılı kararıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın noterde düzenlenen devre mülk hakkı hisse devir sözleşmesinden doğduğu, tüketici işleminin söz konusu olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli ve nöbetçi ... ... Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMA SONRASI YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararı süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.12.2016 tarihli ve 2016/23363 E., 2016/24166 K. Sayılı ilamıyla; davalının ticari ve mesleki faaliyet ile hareket etmediği, taraflardan her ikisinin de 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da (6502 sayılı Kanun) tanımlanan tüketici sıfatını taşımadığı ve taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığı, davaya bakma hususunda genel mahkemelerin görevli olduğu, mahkemenin işin esasına girerek hasıl olacak sonuca uygun karar vermesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bozmaya Uyularak Verilen Mahkeme Kararı

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davanın dayanağı olan ... 3. Noterliğinde düzenlenen 10.05.2012 tarihli devre mülk hakkı hisse devir sözleşmesi incelendiğinde noterde düzenlendiği, devir edenin ..., devir alanın ... olduğu, devir bedelinin tamamının nakit olarak alındığı, adı geçen otele otelde tarafına ait devir sözleşmesinde yazılı devre mülk haklarından hiçbir hak ve hukukunun kalmadığı, tüm tasarruf hakkının alıcıya devir olduğu bildirildiği, devre mülk hakkını ilgili belediyeler sair kurum ve kuruluşlara müracaatla devir alanın kendi adına kayıt ve tescil etmesine muvafakat verildiği, bu tarihten itibaren devre mülk hakkı ile ilgili olarak yasal sorumlulukların tamamının devir alana ait olacağının devir eden tarafından kabul ve beyan edildiği, devir alanın dönemleri ve bağımsız bölümü belirtilen devremülk haklarını devredenden tüm aktif ve pasifi ile birlikte toplam 3.000,00 TL bedel mukabilinde devir ve temlik aldığı, devir bedelini nakit olarak ve tamamını ödediği, devir edenin bu devre mülk hakkı ile hiçbir hak ve alakasının kalmadığı, tasarruf hakkının tamamen devir alana ait olduğunu, bu üyelik hakkını ilgili belediyeler sair kurum ve kuruluşlara müracaat ile kendi adına kayıt ve tescilini yaptıracağını, sözleşmenin bu şekilde yapılmasını kabul ettiğini beyan ettiği, devir sözleşmesinde devre mülk hakkı ile ilgili tescil talep yükümlülüğünün davacı alıcıya yüklendiği, davanın dayanağı olan devre mülk hakkı hisse devir sözleşmesinin noterde düzenlenmiş olduğundan geçerli olduğu, davacı tarafından davalıya gönderilen e-mailde Şubat 2014 tarihine kadar kira ödemesi yapıldığı, sonra kesildiği, bu mailin içeriğinden bu sebeple sözleşmeden dönmek istediğinin anlaşıldığı, böyle bir sebebin sözleşmenin feshi nedeni olmadığı, davanın sözleşmenin üzerinden 3 yıla yakın bir süre geçtikten sonra açıldığı, davacı tarafın davanın dayanağı olan sözleşmede yani hisse devir sözleşmesinde belirtilen kendisine yüklenen devre mülk hakkı ile ilgili kurum ve kuruluşlara başvuru yaptığını ispatlayamadığı, zaten böyle bir iddiasının da olmadığı, ... ... şirketinin müzekkere cevabında; davalı tarafın almış olduğu devre mülkü 10.05.2012 tarihinde davacıya devrettiğinin ve davacıya 26.03.2013 tarihinde hediye tatil ödemesi başladığının, toplamda davacı tarafa 26.03.2014 tarihine kadar 11.999,46 TL hediye tatil ödemesi yapıldığının bildirildiği, davacı tarafın kira ödemeleri kesilince sözleşmeyi sona erdirmek istediği, kaldı ki hediye tatil ve kira ödemelerini alan davacı tarafın sözleşmeden dönmek istemesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, edimler yerine getirildikten sonra sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.1979 gün ve 14/190-799 sayılı kararında; bir sözleşmenin taraflarından birinin o sözleşmenin ifa olunacağı hususunda o güne kadar süre gelen davranışları ile karşı tarafa tam bir güvence vermiş ve karşı taraf da sözleşmenin yerine getirileceği inancına iyi niyetle bağlanarak kendisine düşen edimleri yerine getirmiş ise, artık sözleşmenin şekil yönünden geçersizliğini ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması niteliği taşır ve bu husus yasal himayeden yoksun kalır. Bu durumlarda sözleşmenin geçersizliğine dayanılarak akdin icrasından kaçınılamaz ibaresinin mevcut olduğu, sonuç olarak davacı alıcının borcunu ifa ettiği ve devredenin de dava konusu hakkı devir ve temlik ettiği, davacı tarafın da bu hakkı malik gibi kullanmış olduğu, bu durumda geçersizliği ileri sürmenin dürüst davranma ilkesi ile bağdaşmadığı, davacı alıcının sözleşme geçerliymiş gibi davrandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve katılma yoluyla davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı; ilk derece mahkemesi kararının yerinde olmadığını, mahkemece taraflar arasındaki akdi ilişkide asli edim yükümlülüğünün ne olduğunu tespit edilemediğini, davalının asli edim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, yani tapu kaydını üzerine geçirmediğini, temel ilişkinin yanlış tespit edildiğini, davalının devre mülk hakkını devretmeyi vaat ettiğini, bunun da tapuda resmi şekilde yapılmış olması gerektiğini, kira ödemelerinin dava ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, açılan davanın dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmediğini ve Yargıtay kararları ile de haklılığının ortaya konulduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı katılma suretiyle istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesince hükmedilen vekalet ücretinin yanlış olduğunu, dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek istinaf talebinde bulunmuş ve davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının uyuşmazlık konusu olmayan sözleşme kapsamında dava dışı şirketin cevabi yazısı da nazara alındığında, davacıya 26.03.2014 tarihine kadar hediye tatil ödemesi yapıldığı ve davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi benimsediği, davacının devredilen devre mülk hisse hakkının tapuda devir işlemlerinin yapılmadığı gerekçesiyle sözleşmeden dönmek istediği, tapunun davalı adına olmadığı, davalının sadece sözleşmeden doğan hakkını devrettiği, bu nedenle de tescile ilişkin işlemlerin tapu malikinden talep edilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi herkes haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, davacı davalının tapu maliki olduğunu ispatlayamadığı gibi sözleşme ile devraldığı devre mülk hakkına yönelik ilgili kurum ve kuruluşlara da başvuru yaptığına ilişkin herhangi bir delil sunmadığı, davacının istinaf talebinin reddi gerektiği, davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesine yönelik olması nedeniyle nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davacının istinaf taleplerinin reddine, davalının istinaf talebinin kabulü ile, ... ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.07.2017 tarihli ve 2017/71 E., 2017/315 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebeplerini tekrarlayarak kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında noterde imzalanan devre mülk hakkının devri sözleşmesinden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 637 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun (634 sayılı Kanun) Devre Mülk Hakkı başlıklı 57 nci maddesi şöyledir:

"Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir ... veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine bu ... veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade hakkı, müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olarak kurulabilir.

Bu hakka devre mülk hakkı denir."

2. Devre mülk hakkı, 10.06.1985 tarihli 3227 sayılı Kanun’la 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na eklenen hükümlerle kabul edilmiştir. Anılan Kanun'un 58 inci maddesinde devre mülk hakkının, ancak mesken nitelikli, kat mülkiyetine veya kat irtifakına çevrilmiş yahut müstakil yapılarda kurulabileceği belirtilmiştir. Buna göre, devre mülk hakkının kurulabilmesi için yapının kat mülkiyetine veya kat irtifakına çevrilmiş bir bağımsız bölüm veya müstakil bir ... olması ya da müstakil bir ... söz konusu ise, bu yapının paylı mülkiyet şeklinde mülkiyet konusu olması gerekir. Çünkü, devre mülk “müşterek mülkiyet payına bağlı” bir irtifak hakkı (yararlanma hakkı) olarak kurulabilir. Devre mülk hakkının kurulabilmesi için Tapu Sicil Muhafızlığında resmi senet düzenlenmesi zorunlu olup (KMK m 60 ve 61), devre mülk hakkının yılın belli dönemlerine ayrılması ve 15 günden daha az süreli olmaması gerekir (KMK. M. 59).

3. Nitekim ... Devre Mülk ve Devre Tatil Sektörlerinde Yaşanan Mağduriyet İddialarının Araştırılması ve Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Alt Komisyonunun 08.01.2019 tarihli tutanaklarına göre de (www...gov.tr /develop/owa/ komisyon_tutanakları), komisyonda görüş bildiren yetkililer devre tatil sözleşmesinin şahsi hak olarak nitelendirilebilecek olanlarının devre tatil sistemleri, diğerlerinin de ayni hak tanıyan, kişiye mülkiyet hakkı tanıyan ve onun üzerinde sınırsız tasarruf imkânı veren devre mülk sistemleri olarak iki ana gruba ayrıldığını, devre mülk sistemlerinin de kendi içerisinde devre mülk, ya da müşterek mülkiyet payına bağlı olarak paylı sistem, dönem mülk veya hisseli gayrimenkul olarak tanımlandığını açıklamışlardır.

4. Devre mülk hakkı 634 sayılı Kanun'un 57 vd. maddelerinde düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olup, bu hak gayrimenkul hisse devri vaadi de içerdiğinden devrin anılan yasa hükmü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 706 ncı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci, Tapu Kanunu'nun 26 ncı ve Noterlik Kanunu'nun 89 uncu maddeleri gereğince resmi şekilde yapılması zorunlu olup, haricen düzenlenen satış sözleşmeleri geçersizdir. Geçersiz sözleşmenin bulunması halinde taraflar birbirlerine verdiklerinin iadesini her zaman talep edebilirler. Ancak taraflar arasında haricen düzenlenen sözleşme sonucunda tapuda devir yapılmış ise, geçersiz sözleşme geçerli hale gelecektir.

5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) Dürüst davranma başlık 2 nci maddesi;

"Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.

Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz." şeklinde düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle dava dosyasının incelenmesinde; davacı ile davalı arasında 10.05.2012 tarihli noterde devre mülk hakkının hissesinin devrine ilişkin sözleşme imzalandığı, söz konusu sözleşmenin devre mülk hakkından doğan haklarının devri niteliğinde olduğu, ilgili yasal düzenlemeler gereğince geçerli olduğu, ancak tapu devrinin davacıya yapılmadığı, taraflar arasında akdedilen 10.05.2012 tarihli noterde düzenlenen sözleşmede davacının "Devredenin bu devre mülk hakkı ile hiçbir hak ve alakasının kalmadığını, tasarruf hakkının tamamen tarafıma ait olduğunu, bu üyelik hakkını ilgili belediyeler, sair kurum ve kuruluşlara müracaatla kendi adıma kayıt ve tescilini yaptıracağımı, sözleşmenin bu şekilde yapılmasına kabul ettiğim beyan ederim." şeklinde beyanı ve imzasının yer aldığı, söz konusu sözleşme ile her türlü hakkın ve tapu için gerekli işlemlerin yapılmasının da davacı tarafından üstlenildiği, devre mülkün hissesinin devrine ilişkin 10.05.2012 tarihli sözleşmenin dava dışı ... Gayrmenkul Yat. Tur. Ve İnş. Tic. Ltd. Şti.ne bildirildiğinin ... Gayrmenkul Yat. Tur. Ve İnş. Tic. Ltd. Şti.nin 09.12.2015 havale tarihli dosya içerisinde yer alan dilekçesinden anlaşıldığı, kullanım hakkının davacıda olduğunun bildirildiği, bölge adliye mahkemesi gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI GÖRÜŞ

Dava, devre mülk hakkı hisse devir sözleşmesinden dönme ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.

Uyuşmazlık, , devre mülk hakkı hisse devir sözleşmesinin yerine getirilmemesi nedeniyle dönme talep edilip edilemeyeceğine ilişkindir.

Devre mülk hakkı, 10.6.1985 tarihli 3227 sayılı Kanun’la 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na eklenen hükümlerle kabul edilmiştir. Anılan Yasa’nın 58. maddesinde devre mülk hakkının, ancak mesken nitelikli, kat mülkiyetine veya kat irtifakına çevrilmiş yahut müstakil yapılarda kurulabileceği belirtilmiştir. Buna göre, devre mülk hakkının kurulabilmesi için yapının kat mülkiyetine veya kat irtifakına çevrilmiş bir bağımsız bölüm veya müstakil bir ... olması ya da müstakil bir ... söz konusu ise, bu yapının paylı mülkiyet şeklinde mülkiyet konusu olması gerekir. Çünkü, devre mülk “müşterek mülkiyet payına bağlı” bir irtifak hakkı (yararlanma hakkı) olarak kurulabilir. Devre mülk hakkının kurulabilmesi için Tapu Sicil Muhafızlığında resmi senet düzenlenmesi zorunlu olup (KMK m 60 ve 61), devre mülk hakkının yılın belli dönemlerine ayrılması ve 15 günden daha az süreli olmaması gerekir (KMK. M. 59).

Tüketici hukukunda ise 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ilk hâlinde devre tatille ilgili bir hükme yer verilmemiş, bu husustaki boşluk, Yargıtay’ın bu tür sözleşmeleri kapıdan satış olduğu ve tüketicinin cayma hakkının bulunduğu yönünde verdiği kararlarla doldurulmuştur. 4822 sayılı Kanun’la Haziran 2003 tarihinde yapılan değişiklik ile 4077 sayılı Kanun’un 6/B maddesi çerçevesinde devre tatil sözleşmeleri hakkında sadece tanım öngören madde eklenmiş, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar kanun kapsamına alınmıştır.

Devre tatil ve uzun süreli tatil sözleşmeleri ilk defa 7.11.2013 tarihli 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’unda ve bu kanuna dayalı olarak çıkartılan ve 14.01.2015 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Devre Tatil Ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir.

6502 sayılı TKHK ile Devre Tatil Ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde genel olarak devre tatil sözleşmesi düzenlenmiş, ayni hakka dayalı sözleşmeler devre mülk, dönem mülk, paylı mülkiyet veya hisseli gayrimenkul sözleşmesi olarak, şahsi hakka dayalı sözleşmeler ise, devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilmiştir.

Nitekim ... Devre Mülk ve Devre Tatil Sektörlerinde Yaşanan Mağduriyet İddialarının Araştırılması ve Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Alt Komisyonunun 08/01/2019 tarihli tutanaklarına göre de (www...gov.tr /develop/owa/ komisyon_tutanakları), komisyonda görüş bildiren yetkililer devre tatil sözleşmesinin şahsi hak olarak nitelendirilebilecek olanlarının devre tatil sistemleri, diğerlerinin de ayni hak tanıyan, kişiye mülkiyet hakkı tanıyan ve onun üzerinde sınırsız tasarruf imkânı veren devre mülk sistemleri olarak iki ana gruba ayrıldığını, devre mülk sistemlerinin de kendi içerisinde devre mülk, ya da müşterek mülkiyet payına bağlı olarak paylı sistem, dönem mülk veya hisseli gayrimenkul olarak tanımlandığını açıklamışlardır.

6502 sayılı Kanun’un 50.maddesinin birinci fıkrasında devre tatil sözleşmesinin tanımı yapıldıktan sonra ikinci fıkrada devre tatil sözleşmesi ile sağlanan hakkın şahsi veya ayni hak olmasının bu maddenin uygulanmasını engellemeyeceği düzenlenmiştir. Bu kanunun 50. ve 84. maddelerine dayanılarak çıkartılan Devre Tatil Yönetmeliğinin 1. maddesinde, yönetmeliğin amacının, taşınmazların yılın belirli bir dönemine ilişkin kullanım hakkının devrine ya da devri taahhüdüne ilişkin sözleşmelere uygulanacak usul ve esasları düzenlemek olduğu, kapsam başlıklı ikinci maddesinde ise, bu yönetmeliğin devre tatil, ön ödemeli devre tatil, uzun süreli tatil hizmeti, değişim ve yeniden satış sözleşmelerini kapsadığı, devre tatil sözleşmeleri ile sağlanan hakkın şahsi veya ayni bir hak olmasının yönetmelik hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği, bu yönetmeliğin uygulanmasında, devre mülk, dönem mülk, paylı mülkiyet, hisseli gayrimenkul satışı ve benzeri isimler altında yapılan ve tapu tesciline konu edilen satışlara ilişkin sözleşmelerin, bir yıldan uzun süre için kurulması ve tüketiciye bu süre zarfında birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkânı tanıması halinde devre tatil sözleşmesi olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, ilgili yönetmeliğin sadece devre tatil sözleşmelerine değil, aynı zamanda devre mülk sözleşmelerine ve diğer devre tatil temelli sözleşmelere de uygulanabileceği anlaşılmaktadır. Tanımlar bölümündeki 4.maddenin (ç) bendinde ise devre mülk hakkı 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı KMK’nun Devre Mülk Hakkı başlıklı sekizinci bölümünde düzenlenen hak olarak tanımlanmıştır.

Taraflar arasında imzalanan Devre Mülk Hakkı Hisse Devir Satış Sözleşmesi başlıklı satış sözleşmesinin tapuda pay devrini içeren bir devre mülk sözleşmesi olduğu, bu sözleşmenin devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Devre mülk hakkı 634 sayılı KMK’nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olup, bu hak gayrimenkul hisse devri vaadi de içerdiğinden devrin anılan yasa hükmü ile TMK'nun 706, TBK'nun 237, Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanunu'nun 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılması zorunlu olup, haricen düzenlenen satış sözleşmeleri geçersizdir. Geçersiz sözleşmenin bulunması halinde taraflar birbirlerine verdiklerinin iadesini her zaman talep edebilirler. Ancak taraflar arasında haricen düzenlenen sözleşme sonucunda tapuda devir işlemi yapılmış ise, geçersiz sözleşme geçerli hale gelecektir.

Uyuşmazlık konusu devre mülk hakkı hisse devir sözleşmesinin davacı ve davalı arasında noterde düzenlenen hisse devir sözleşmesi şeklinde yapıldığı, bunun noterde gayrimenkul satış vaadi şeklinde düzenlenmemesi nedeni ile geçersiz olduğu, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olarak kabul edilip geçerlilik tanınsa bile dosya münderecatından tapu devrinin yapılamayacağının anlaşıldığı, bu hali ile davacının öncelikle kendi akidine gitmesinin doğal bir yol olup, bu hakkını kullanan davacının akidine başvuramayacağının kabul edilmesinin sözleşme hukukunun genel ilkelerine aykırı olduğundan dosya içeriği gereğince davacının temyiz talebinin kabulü ile kararın bozulması gerektiğinden çoğunluk görüşüne katılamıyorum