"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1601 E., 2022/961 K.
KARAR : Davanın kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ayvacık Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/73 E., 2019/57 K.
Taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düsünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile 28.03.2007 tarihli ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını, bu sözleşmeye göre % 50 hisse ile iki adet ekskavatör alınarak hafriyat işlemi yapılmasının kararlaştırıldığını, iki tarafında 30.000,00 TL sermaye verdiklerini ve ekskavatörlerin davalı şirket adına alındığını, masraf ve gelir kayıtlarının davalı tarafından tutulduğunu, kendisinin ise piyasadan iş temin etmekle yükümlü olduğunu, 42.116,00 TL miktarında çeşitli masraf yaptığını, araçların kullanılmasıyla birçok iş yapıldığını, davalının zamanla araçları kendi inşaatlarında kullanmaya başladığını, gelir ve muhasebe kayıtlarını gizlediğini, JPC marka aracı sattığını öğrendiğini, alacaklarını istediğinde kovulduğunu ve herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile şimdilik 10.000,00 TL tasfiye alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 11.02.2019 tarihli dilekçesiyle; dava değerini 877.223,00 TL olarak belirlemiştir.
II. CEVAP
Davalı; imzaladığı sözleşme başlıklı belgenin içeriğinin anlaşılmadığını, fiiliyatta davacı ile aralarında ortaklık bulunmadığını, davacının katılım payı yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve ortaklığa herhangi bir katkısının olmadığını, Hyundai marka aracın kiralama bedelinin 124.095 Euro olduğunu, 30.000,00 TL sermaye bedeli iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ortaklıktan kaynaklanan alacağı ifade eden sözleşme hükmü yer almadığını, Hyundai marka aracın adi ortaklıkta kullanıldığına dair yazılı belge sunulmadığını, tüm bedelleri karşıladığını ve işlerinde kullandığını, ortaklığa ait işe konu edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında iş makinalarının sahipliği, karı ve zararı konularında yarı yarıya ortak oldukları, davacı tarafından adi ortaklığa sermaye payı koyduğu iddia edilmiş ise de bu iddasını kanıtlar nitelikte bir delilin dosya kapsamında bulunmadığı, aynı şekilde masraf alacağına ilişkin olarak da ispata elverişli bir belge sunulmadığı, 25.03.2007 tarihinden davanın açıldığı 21.03.2014 tarihine kadar elde edilen gelirleri, giderleri ile karları ve iş makinalarının değerleri baz alınarak adi ortaklığın mal varlığının (aktif ve pasif) belirlendiği, tasfiye raporları doğrultusunda; iş makinalarının değerlerinin toplamının 235.000,00 TL, iş makinalarının çalışmasından kaynaklı gelirin 2.864.100,00 TL olmakla toplam 3.099.100,00 TL ortaklık değeri belirlendiği, ortaklığa ait 1.344.654,00 TL'lik masraf miktarının düşülmesiyle 1.754.446,00 TL dağıtılacak öz sermayenin olduğu, iş makinalarının davalıda olduğu, 12.12.2018 tarihli rapora göre davacının 877.223,00 TL alacağı olduğunun tespit edildiği, bu miktara ilişkin tamamlama harcının yatırıldığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile taraflar arasındaki adi ortaklığın feshine, davacının adi ortaklıktan doğan 877.223,00 TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; taraflarca imzalanan sözleşmenin adi ortaklığın unsurlarını taşımadığını, ortak amaç ve sermaye unsurunun yer almadığını, gerekçeli kararda da sermaye payı ve masraflara ilişkin delil bulunmadığının açıklandığını, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, bu nedenle adi ortaklık kapsamında değerlendirme yapılamayacağını, dava konusu araçları davalının aldığını, bakım ve işletme masraflarını karşıladığını, davacı tarafından bildirilen bir kısım faaliyet ve çabanın vekaletsiz işgörme kapsamında değerlendirilebileceğini, bu durumun davacıya makine ve gelirleri üzerinde ortaklık hakkı kazandırmayacağını, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, ortaklığa getirilen katılım payı üzerinden tasfiyenin yapılması gerektiğini, katılım payı getirilmediği için belirlemenin doğru olmadığını, hangi işin yapıldığı, ne kadar kazanç elde edildiğine dikkat edilmediğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında iş makinesi/kepçe işletilmesi yönünde ortaklık bulunduğu, hükme esas alınan raporlara göre mevzuata uygun olarak tasfiye aşamalarının gerçekleştirildiği, tasfiye alacağın tahsiline yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflar arasında kurulan adi ortaklığın feshi, tasfiyesi ve tasfiye alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 nci maddesinin birincifıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
2. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1 inci maddesi; “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmünü içermektedir.
3. 6098 sayılı Kanun'un 321 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca; bu sözleşme ilişkisinde her ortak, para, alacak veya başka bir mal ya da emek olarak, ortaklığa bir katılım payı koymakla yükümlüdür. Aynı Kanun'un 622 nci maddesine göre ortaklar niteliği gereği ortaklığa ait olan bütün kazançları aralarında paylaşırlar.
4. Adi ortaklık sözleşmesi; karşılıklı borçları kapsayan bir sözleşme olmayıp, herkesin belli bir amaca ermek için bir takım borçlar altına girdiği bir sözleşmedir. Bu sözleşmeden doğan borçlar, hukuk bakımından birbirinin karşılığı sayılmaz.
5. Ortaklık sözleşmesinde, karşılıklı borç yükleyen (satış veya kira gibi) sözleşmelerde olduğu gibi 6098 sayılı Kanun'un 97 nci maddesi uyarınca, bir akidin borcunu yerine getirmemesi halinde diğerinin de borcunu yerine getirmekten kaçınması söz konusu edilemez. Bir tarafın katılım payı koyma borcunu yerine getirmekten kaçınması diğer tarafa ancak aynı Kanun'un 639 uncu maddesinin yedinci fıkrası uyarınca ortaklığın haklı sebeple feshini isteme hakkını verir.
6. Ortaklığın feshi, katılım payı koyma borcunu yerine getiren ortak tarafından istenmemiş ise ortaklık sözleşmesi yürürlükte kalır. Buna bağlı olarak, bir tarafın katılım payı koyma borcunu yerine getirmemesi, ortaklığın tasfiyesi durumunda onun hiç pay alamamasına değil, aksine sadece tasfiyede katılım payını taahhüt ettiği oranda alamamasına neden olur.
(Dairemizin 10.09.2019 tarihli ve 2018/7196 E., 2019/6457 K. sayılı ilamı da aynı yöndedir.)
3. Değerlendirme
1. Taraflar arasında kurulan ortaklığın haklı sebeplerin bulunması nedeniyle feshedilmiş olmasına, ortaklığın tasfiyesi için Kanun'da öngörülen aşamalarda; gelir, gider ve ortaklığa ait iş makinalarının değerinin ayrı ayrı belirlenmiş bulunmasına göre, davalının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan tasfiye raporunda; ortaklığın masraflar düşüldükten sonra belirlenen geliri ile ortaklığa ait iş makinalarının değerleri toplanarak, bu suretle tespit edilen tutarın yarısının davacının tasfiye alacağı olduğu belirlenmiştir.
3. Ne var ki, davacı, ortaklığa katılım payı koyma borcunu ifa ettiğini yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Esasen, bu husus İlk Derece Mahkemesinin de kabulündedir. Bu durumda, davacının tasfiye sırasında katılım payını taahhüt ettiği oranda alamayacağı gözetilerek, davacının koyması gereken katılım payı tutarının davalı yararına değerlendirilmesi suretiyle tasfiyenin yapılması için önceki bilirkişilerden ek rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile verilmiş olan İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi Kararının davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.