Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7725 E. 2023/2155 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Geçersiz taşınmaz satış sözleşmesinde gösterilen satış bedelinin faiziyle birlikte iadesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davaya konu sözleşmede davalıların murisinin imzasına itiraz bulunmaması, bedelin sonradan eklendiği iddiasının davalılarca ispatlanamaması, davacı tarafından ödenen bedelin iadesinde sebepsiz zenginleşme hükümleri ve murisin miras payının gözetilmesi, faiz başlangıç tarihinin davalıların temerrüde düştükleri icra takip tarihi olarak belirlenmesi ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar dışında kamu düzenine ilişkin olarak yapılan incelemede harcın doğru hesaplandığının anlaşılması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

KARAR : Davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/183 E., 2022/9 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşmalı ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.07.2022 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ... ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14:00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalıların murisi ... ile dava dışı kardeşleri ... ve ... ile harici gayrimenkul satım sözleşmesi imzalayarak sözü geçenlerin hisselerine karşılık toplam 240.000,00 TL ödeme yaptığını, elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazda doğrudan hisse devri yapılamadığından satıcılar tarafından davacının eşine 17.06.2014 tarihli satış vekaletnamesi verildiğini, paylı mülkiyete geçme girişiminin sonuçsuz kalması üzerine davalıların murisi ile 07.08.2017 tarihli protokol imzalanarak açılacak ortaklığın giderilmesi davasındaki hak ve külfetlerin davacıya ait olacağının kararlaştırıldığını, dava dışı kardeşlerinin de hisselerini devralan muris tarafından ortaklığın giderilmesi davası açıldığını ancak yargılama sırasında murisin vefat ettiğini, mahkemece verilen sürede mirasçılardan vekaletname temin edilememesi nedeniyle davanın usulden reddedildiğini, bundan sonra ödenen bedelin iadesine ilişkin olarak davalı mirasçılar aleyhine başlatılan takibe bir kısım davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini, hem satım bedelini iade etmediklerini hem de dava dışı 2/3 hisseyi uhdelerinde tutarak sebepsiz zenginleştiklerini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatı ödenmesine hükmedilmesini talep etmiş; 18.03.2021 tarihli dilekçe ile, 240.000 TL asıl alacak, 95.690,96 TL (17.06.2014- 20.11.2018 arası) işlemiş faiz olmak üzere toplam 335.690,96 TL'nin takip tarihi olan 20.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle davasını tümden ıslah etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; murise herhangi bir ödeme yapılmadığını, 17.06.2014 tarihli sözleşmede bedel kısmının sonradan el ile eklendiğini, "Türk Lirası" olup olmadığının dahi belirtilmediğini, sözleşmedeki eklemelerin geçerli olabilmesi için sözleşme taraflarının yapılan eklemenin yanına imza atarak eklemeleri kabul etmeleri gerektiğini, ödemeye dair dosyaya delil sunulmadığını, tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini, davacının ödeme yaptığını ispatlaması halinde dahi sorumluluğun ancak ödemenin 1/3 'ü kadar olması gerektiğini, temerüt gerçekleşmediğinden faiz talebinin yerinde olmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, takibin her bir mirasçı aleyhine ayrı ayrı ve miras payı oranında başlatılması gerektiğini, dayanak sözleşmede davacı tarafın imzasının bulunmamasının sözleşmenin kurulmadığını gösterdiğini, taşınmazın yüz ölçümü 427,35 m² olup 39 hissedar bulunduğunu, hisseli bir taşınmazın piyasa değerinin benzer taşınmazların piyasa değerinden her zaman daha düşük olduğundan kabul anlamına gelmemek kaydıyla bedelin fahiş olduğunu, 07.08.2017 tarihli protokoldeki imzanın murise ait olmadığını, imza itirazında bulunduklarını savunarak, davanın reddi ile lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; geçersiz gayrımenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden herkesin aldığını iade ile mükellef olduğu, ... kağıda imza atanın sonradan doldurma olsa dahi sorumluluğuna katlanır ilkesi gereği adi yazılı sözleşmedeki rakam ile yazılı bedele itibar edildiği, davalıların ... ... mirasçıları olması nedeniyle 80.000,00 TL'den sorumlu oldukları, takip tarihinin temerrüd tarihi olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 80.000,00 TL alacağın takip tarihi olan 20.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; yargılama sırasındaki iddialarını tekrar ederek dava dışı iki hissedarın paylarını davalıların murisine devretmesi sonucunda üç hissenin birleştiğini, satım bedelinin tamamının murise ödendiği iddiası bulunmadığını, halihazırda üç hissenin tamamının davalılara intikal etmesinden dolayı sebepsiz zenginleştiklerini, reddedilen kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalıların külli halef olduklarını, faiz başlangıç tarihinin hatalı olup davalıların işlemiş faizin tamamından sorumlu olduklarını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili; davacı tarafça dosyaya ödeme belgesi sunulmadığını, murise herhangi bir ödeme yapılmadığını, bedelin sözleşmeye sonradan eklendiğini, bedelin TL cinsinden olup olmadığının dahi belli olmadığını, sözleşme metni oluşturulmuşken beyaza imzadan bahsedilemeyeceğini, sözleşme aslının davacı tarafça dosyaya sunulmadığını, sonradan yapılan eklemelerde imza bulunmadığını, 07.08.2017 tarihli belgede adına atılı imzanın murise ait olmadığını, bu hususta inceleme yapılmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, taşınmazın çok hisseli olması nedeniyle sözleşmede belirtilen bedelin fahiş olduğuna dair itirazların dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; satış bedelinin tamamının davacı tarafça muris ve dava dışı hissedarlara ödendiği, davalı tarafça bedel kısmının sonradan eklendiği iddiasının aksinin iddia eden tarafından yazılı belgeyle ispat edilemediği, 17.06.2014 tarihli sözleşmedeki davalılar murisinin imzasına itiraz olmaması nedeniyle 07.08.2017 tarihli protokoldeki murisin imzasına itirazın sonuca etkisinin bulunmadığı, sözleşme adi yazılı şekilde yapıldığından geçersiz olup tapu devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle sözleşme taraflarınca birbirlerine verilenlerin iadesinin gerektiği, sözleşme bedelinden muris hissesine isabet eden kısmın 80.000,00 TL olduğu, faiz başlangıcı yönünden temerrüt ihtarı gerekmekte olup icra takip tarihinde temerrüdün oluştuğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

2. Davalılar vekilinin 06.01.2023 tarihli dilekçesi ile davalılar aleyhine hatalı olarak hükmedilen istinaf karar harcının düzeltilmesi talebinin de ek karar ile reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; somut olayda, üçüncü kişinin fiilin taahhüt kurumunun da değerlendirilmesi gerektiğini belirttikten sonra istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları tekrar etmiş, 06.01.2023 tarihli dilekçe ile 12.10.2022 tarihli temyiz dilekçesine ek olarak davalılar aleyhine hatalı hükmedilen istinaf karar harcı yönünden ve bildirilen diğer nedenlerle de gözetilerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, geçersiz taşınmaz satış sözleşmesinde gösterilen satış bedelinin faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Tapulu taşınmazlarda mülkiyetin devrini öngören her türlü sözleşmenin resmî şekilde yapılması zorunludur. Bu bir geçerlilik koşuludur [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 706; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (6098 sayılı Kanun) m. 217; Noterlik Kanunu m. 60/3; Tapu Kanunu m. 26]. Resmî biçimde yapılmayan taşınmaz satış sözleşmeleri hukuken geçersiz olup geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz; taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilirler.

2. Geçersiz sözleşme nedeniyle verilenlerin geri istenmesi hâli 6098 sayılı Kanun'un sebepsiz zenginleşmeden ... borç ilişkilerini düzenleyen 77 nci ve devamı maddeleri çerçevesinde çözümlenir. Anılan Kanun'un 77 nci maddesine göre; haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğar. Anılan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşme hâlinde, zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğar ve bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir.

3. 6098 Sayılı Kanun'un borçlunun temerrüdüne ilişkin 117 nci maddesi; ''Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği ..., birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.''

3. Değerlendirme

Tüm bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, davaya dayanak sözleşmede yer ... muris imzasına yönelik itirazın bulunmamasına, bedel kısmının sonradan doldurulduğu iddiasının ise davalılar tarafından ispat edilememesine, davacı tarafından ödenen bedelin iadesinde sebepsiz zenginleşme hükümleri ve murisin payının gözetilmesine, faiz başlangıç tarihinin davalıların temerrüde düştükleri takip tarihi olarak belirlenmesine ve temyiz süresi geçtikten sonra davalı tarafça sunulan 06.01.2023 tarihli dilekçedeki sebeplerin incelenmesinin esasen mümkün olmamasına, ancak kamu düzenine ilişkin olarak yapılan incelemede harcın doğru hesaplandığının anlaşılmasına göre, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.