Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7732 E. 2023/1360 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Harici satış sözleşmesiyle müteahhitten daire satın alan davacının, müteahhidin taahhütlerini yerine getirmemesi sebebiyle arsa sahiplerine karşı sebepsiz zenginleşme davası açması üzerine görevli mahkemenin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların satıcı sıfatına sahip olmamaları ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında olmaması nedeniyle, davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesi'nde değil Asliye Hukuk Mahkemesi'nde olduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının usulden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/702 E., 2022/765 K.

DAVA TARİHİ : 14.01.2021

KARAR : Davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçaabat 1. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi

SAYISI : 2021/27 E., 2022/75 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma isteğinin miktar itibariyle reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; dava dışı müteahhit ... ile arasında inşaatı yapılan binadan daire alımı konusunda satış sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşmeye göre ...'nün davacıya A Blok 13. kat 28 numaralı daireyi sözleşme ile kararlaştırılan bedel karşılığında sattığını, davacının müteahhit ... ile yapmış olduğu sözleşme neticesinde kendi üzerine düşen yükümlülükleri tamamını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, sözleşme ile aralarında belirledikleri bedeli ödediğini ancak satım sözleşmesine konu taşınmazın adına tescil edilemediğini, arsa sahibi ile düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre satışa konu 13. Kat 28 numaralı bağımsız bölümün ...'ye ait olduğunu, davacının satın almış olduğu dairenin tapusunun iptali ile kendi adına tescilini talep ettiğini ancak açtığı davanın reddedildiğini, açmış olduğu tapu iptali ve tescil istemli dava reddedilmiş ise de dava dışı müteahhit ... ile akdetmiş olduğu haricen satım sözleşmesi uyarınca; arsa sahibine karşı müteahhidin hak ve alacaklarına halef olduğunu, zira dava dışı ... ile arasında akdedilen sözleşme her ne kadar resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz ise de adi yazılı biçimde düzenlenen bu sözleşmenin alacağın temliki hükmünde olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 134.313,22 TL arttırmak sureti ile toplam 135.313,22 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar; davacının dava dilekçesi sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayandığı için zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı ile dava dışı ... arasında düzenlenen sözleşmenin taraflarını bağladığı, davacının davasını sözleşmenin diğer tarafı olan ...'ye yöneltmesi gerektiğini, tarafı olmadıkları sözleşme nedeniyle yükümlülük altına girdiklerinin kabulünün mümkün olmadığını, yine dava dışı ...'nün kendilerinden hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, dava dışı ...'nün murisleri ...'e yapmayı vaat ettiği binayı tamamlayamadığını, binayı yaklaşık olarak %43 seviyesine kadar getirebilmekle birlikte anahtar teslimi olarak teslim edemediğini, dava dışı ...'nün yapmayı taahhüt ettiği binayı anahtar teslimi olarak yapıp teslim etmek karşılığında aynı binadan müvekkillerinin murisinden daire almaya hak kazanacağını, buna rağmen muris ...'in dava dışı ...'ye inşaatın devamı için 13 daire verdiğini, dava dışı ...'nün 13 dairenin satışından elde etmiş olduğu paranın bir kısmıyla binayı % 43 seviyesine kadar getirebildiğini, binanın iskan ruhsatı alınamamış olmakla birlikte dava dışı ...'nün binaya ilişkin SGK ve sair borçlarının halen ödenemediğini, hem kendilerine kalacak olan 12 dairenin hem de üçüncü şahıslara satılıp parası ... tarafından teslim alınan 13 dairenin kalan eksik işlerini kendi maddi imkanlarıyla tamamlayabildiklerini ve bu şekilde malvarlıklarında eksilme meydana geldiğini, yine dava dışı ...’nün iskanı alınmamış binadan dolayı müvekkillerine borcu olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; müteahhitten harici sözleşme ile daire satın alanların bedel iadesine ilişkin taleplerini akidi olan tarafa iletmesi gerektiği, arsa sahiplerine karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre bedel iadesinin istenebilmesi için müteahhitin arsa malikine karşı edimlerini yerine getirmesi ve arsa sahibinin de bundan dolayı zenginleşmesi gerektiği, davalı arsa sahibi mirasçılarının müteahhit ...'nün inşaatı tamamlamadan bırakıp gittiğini, inşaatı kendi imkanları ile tamamladıklarını iddia ettiklerini, Akçaabat Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/10 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespitte inşaatın %43,80 oranında tamamlanmış olduğunun belirlendiğini, inşaatın tamamlanma oranı dikkate alındığında müteahhitin arsa sahibine karşı edimini yerine getirdiği ve bundan dolayı da arsa sahiplerinin haksız zenginleştiğinin kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; delil tespiti dosyasında yüklenici ... tarafından dava konusu binanın %43,8077 oranında tamamlandığının tespit edildiğini, bu davanın yüklenicinin halefi olarak açılmış sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olduğunu, sözleşme gereğince 18 adet bağımsız bölümün yükleniciye verileceğinin kararlaştırıldığını, müteahhit ...’nün gerçekleştirdiği imalat oranında müvekkili davacının, müteahhitin halefi olarak arsa sahibi davalıya karşı alacaklı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, üçüncü kişi konumundaki davacının, davalı arsa malikleri ile dava dışı yüklenici arasındaki sözleşme ilişkisi sona ermeden sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak dava açamayacağı, ayrıca sözleşme sona ermiş olsa dahi davacının halefi olduğu yüklenicinin arsa maliklerinden alacaklı olduğunu ispat edemediği, kararda kamu düzenine aykırı bir hususun tespit edilemediği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, harici satış sözleşmesi gereğince alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (6502 sayılı Kanun) 2 inci maddesi “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.”

2. Aynı Kanun’un tanımlar başlıklı 3 üncü maddesinin (h) bendine “Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları,“ ve (i) bendinde “Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,” ifadesi ile mal ve satıcının tanımı yapılmıştır.

3. Yine 6502 sayılı Kanun’un 73 üncü maddesi “(1) Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” şeklindedir.

3. Değerlendirme

1. Davacı, davalı arsa sahipleri ile dava dışı müteahhit arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müteahhide düşen bir adet bağımsız bölümü satın aldığını ileri sürerek, arsa malikleri aleyhine eldeki davayı açmıştır. Buna göre davalılar satıcı sıfatına sahip olmadıklarından taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında değildir. Bu nedenle davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olmayıp Asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince; davanın Asliye hukuk mahkemesi sıfatı ile görülmesi gerekirken, Tüketici mahkemesi sıfatı ile yargılama yapılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

2. Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

4. Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

09.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.