"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, ilk derece mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ... ile adına kayıtlı İzmir İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan taşınmazın 320.000,00 TL bedelle satışı konusunda anlaştıklarını, davalı ...’un davalı bankadan dava konusu taşınmazı ipotek göstererek konut kredisi için başvuruda bulunduğunu, ipotek işlemlerinin gerçekleştirildiğini, ipotek işlemi ve taşınmazın devri tamamlandıktan sonra davalı bankanın kredi bedelini ticari teamül gereği kendisine ödemesi gerekirken davalı ...’a ödediğini, davalı ...’un iyi niyetli davranmayarak ipotek bedelini kendisine ödemediğini, böylece bedelini almadan taşınmazı devretmiş olduğunu ileri sürerek, davalı banka ve davalı ... tarafından kendisine ödenmeyen 160.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı eldeki dava ile davalı ... ile kendisine ait taşınmaz satışı konusunda anlaştıklarını, davalı ...’un diğer davalıdan konut kredisi kullandığını, ancak davalı bankanın ticari teamül gereği kredi bedelini kendisine ödemesi gerekirken davalı ...’a ödediğini, davalı ...'un da kredi bedelini ve dolayısıyla satış bedelini kendisine ödemediğini ileri sürerek, ödenmeyen satış bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş; davacının istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddedilmiş; davacının temyiz talebinde bulunması üzerine karar, davacının sair temyiz itirazları incelenmeksizin, Dairemizin 02.06.2021 tarih, 2020/5398 Esas, 2021/5860 Karar sayılı ilam ile “...Ancak konut kredisi kullanmakta amaç taşınmazın ipotek edilerek çekilen kredi bedeli ile taşınmazın satış borcunu ödemektir. Bu hususta, kredi bedelinin alıcı adına bloke edilmesi gerekip gerekmediği ile ödemenin kime yapılacağı noktasında banka teamüllerinin araştırılması gerekmektedir. Davacı tanığı Koray Özyurt'un davacının oğlu olduğu, dava konusu olayla ilgili olarak BDDK'ya şikayette bulundukları, BDDK'nın cevabında Banka tarafından yapılan işlemin usulsüz olduğunu bildirdikleri beyanı da dikkate alınarak, yeniden değerlendirme yapılmalıdır. O halde, yukarıda açıklandığı üzere dava konusu olayda banka teamülleri ve davacının BDDK'ya başvurusu araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir...Ceza davasında karara dayanak yapılan ayrıca BAM kararında bahsedilip, taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen taahütnamenin ve ceza dosyasının dava konusu olayla ilgili olarak incelenmesi gerekmektedir. O halde, yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasında yapıldığı iddia edilen söz konusu taahütname ve ceza dosyasının değerlendirilerek, gerekirse bilirkişiden Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, bozma nedenidir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu olayda banka teamülleri ve davacının BDDK’ya başvurusunun araştırıldığı, taraflar arasında yapılan taahütname ve ceza dosyasının incelmesi sonucu, İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/131 Esas, 2011/352 Karar sayılı dosya kapsamına göre davalı ... hakkında beraat kararı verildiği, kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, ceza dosyasında karara dayanak olarak gösterilen 24.10.2007 tarihli Taahhüt sözleşmesi başlıklı protokolün, davalı ... ve davacının ve davacının eşi ... tarafından imzalandığı, dosya arasında bulunan 17.01.2007 tarihli dekonttan anlaşıldığı üzere, davalı ...'ın protokole uygun davranarak borcu ödediği ve bu nedenle ipoteğin kaldırıldığı, bu nedenle de davacının alacağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Bozma ilamına konu edilen davacı ve davalı ... ile davacının eşi ...'un imzasını taşıyan 24.10.2007 tarihli “Taahhütname Sözleşmesi” başlıklı belgenin incelenmesinden, dava konusu olmayan davacının eşi ... adına kayıtlı İzmir ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevki, 201 ada, 10 parsel sayılı taşınmazın üzerinde ipotek konulduğu, ipotek konusu borcun davalı ... tarafından ödeneceği, davalı ...’un taahhüdünü yerine getirmesi halinde davacının, kendisi adına kayıtlı dava konusu taşınmazın satış bedelinin kısmen ödenmemesinden kaynaklı talebinden feragat edeceği ve davalı ...’u kesin olarak ibra etmiş sayılacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; mahkemece, 24.10.2007 tarihli belge kapsamında davalının taahhüdünü yerine getirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, anılan taahhütnamede davacının eşi adına kayıtlı olduğu belirtilen taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılıp kaldırılmadığı, yine davalı ... tarafından ödeneceği belirtilen borcun ödenip ödenmediği araştırılmamış, böylece davalı ...’un taahhütnameye göre edimini yerine getirip getirmediği somut olarak tespit edilmemiştir.
Diğer yandan mahkeme gerekçesinde her ne kadar 17.01.2007 tarihli banka dekontundan davalı ...’un taahhüdünü yerine getirdiğinin anlaşıldığı belirtilmiş ise de; banka dekontunun davalı ...’un kendi hesabından 157.000 TL para çekilmesi işlemiyle ilgili olduğu anlaşılmakta olup, dekontun davalı ...’un 24.10.2007 tarihli taahhütnamede belirtilen ediminin ifasıyla ilgili olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece taahhütnamede belirtilen taşınmazın tapu kaydı ile taahhütname konusu borca ilişkin tüm bilgi ve belgeler getirtilerek, davalı ...’un taahhütname kapsamında edimini ifa edip etmediği somut olarak belirlenip, sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, 19.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.