"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/88 E., 2022/1085 K.
DAVA TARİHİ : 23.05.2019
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/633 E., 2021/814 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 34.800,01 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090 TL’nin altında kalan davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; aralarında imzalanan 11.07.2015 tarihli protokol gereği Konya 13. İcra Müdürlüğünün 2015/4600 E. sayılı dosyasına konu borcun tamamını ödenmesine karşın davalının üstüne düşen edimleri yerine getirmediğini, aynı protokolde belirtilen yükümlülüklerin davalı tarafça yerine getirilmediği takdirde 211.000 TL tazminat ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalı tarafça haciz dosyasının kapatılarak sözleşmeye konu makinanın teslim edilmesi gerekirken hacizlerin kaldırılmadığı gibi makinanın da teslim edilmediğini ileri sürerek; makine bedeli ve tazminattan oluşan alacağın tahsili için davalı aleyhine başlattığı takibe yapılan haksız itirazın iptalini, takibin devamı ile davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; söz konusu protokolün düzenlenmesinden bilgisi olmadığını, her ne kadar dosya üzerinden alınan adli tıp raporunda imzanın şirket yetkilisine ait olduğu tespit edilmiş ise de söz konusu protokole imza atmadığını, davacının borcunu ödememek amacıyla imza taklidi yaparak aslında olmayan sözde bir protokol düzenlediğini, belirtilen cezai şartın da fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Protokol başlıklı sözleşme gereğince davalı tarafın davacıya bir adet kullanılmış Vergel makinesini teslim etmesi, yine Konya 13. İcra Müdürlüğünün 2015/4600 E. sayılı dosyasındaki hacizleri kaldırması gerektiğini ancak davalının söz konusu makineyi davacıya teslim ettiğine ilişkin herhangi bir yazılı belge ibraz edilmediği gibi söz konusu icra dosyasındaki hacizlerin de kaldırılmamış olduğunu, bu haliyle davalının sözleşme gereğince üstüne düşen edimleri yerine getirmediği gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalının takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin aynen devamına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davalı şirketin davaya konu protokolden sonradan haberdar olduğunu, protokol tarihinde davalı şirketin yetkilisinin İstanbul'da olduğunu, davacıyla hiç görüşmediğini, dolandırıcılık yöntemiyle imza attırılmış veya imzanın taklit edilmiş olabileceğini, davalı şirketin kurumsal bir firma olduğunu ve bu nedenle yüksek bedelli elden ödeme alamayacağını, davacının satın aldığı makineleri borçtan kurtulmak için iade etmek istediğini ancak ortada bedeli ödenmiş teslimi gerektirecek bir makine bulunmadığını, protokoldeki cezai şartın da fahiş olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalının protokolde bahsedilen yükümlülüklerini bahsi geçen tarihlerde yerine getirmediği takdirde davacı ...'a 211.000 TL tazminat ödemeyi taahhüt ettiği şeklindeki ceza koşulunun, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesine yönelik olduğundan TBK'nın 179/1 inci maddesinde belirtilen seçimlik ceza niteliğinde olduğunu ve alacaklının ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebileceğini, davacının seçimini borcun ifası yönünde kullandığından ve sözleşmede aksi düzenlenmediğinden, ifa yanında 211.000 TL olarak belirtilen cezai şartın istenemeyeceği gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davanın kısmen kabulüne, davalının takip dosyasına yaptığı itirazın 34.800,01 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu asıl alacağa 20.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte devamına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; menfi tespit davası açılmış olmasının sözleşmenin feshi olarak değerlendirilmiş olmasının hatalı olduğunu, menfi tespit davası eda hükmü içermeyen dava türü olduğundan sözleşmenin feshini içermediğini, protokolde seçimlik cezai şartın uygulanma imkanı olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla seçimlik ceza şart olarak değerlendirme yapılsa bile cezai şartın ödenmesinin talep edildiğini, cezai şartın amacının belirtilen icra dosyanın infaz edilmesine ilişkin olduğunu, davalı tarafça bu yükümlülük yerine getirilmemiş olduğundan cezai şart isteme haklarının doğduğunu, yanlış değerlendirme ve eksik inceleme sonucu karar verildiğini ileri sürerek, bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; davalı şirketin davaya konu protokolden sonradan haberdar olduğunu, protokol tarihinde davalı şirketin yetkilisinin İstanbul'da olduğunu, davacıyla hiç görüşmediğini, dolandırıcılık yöntemiyle imza attırılmış veya imzanın taklit edilmiş olabileceğini, davalı şirketin kurumsal bir firma olduğunu ve bu nedenle yüksek bedelli elden ödeme alamayacağını, davacının satın aldığı makineleri borçtan kurtulmak için iade etmek istediğini ancak ortada bedeli ödenmiş teslimi gerektirecek bir makine bulunmadığını, protokoldeki cezai şartın da fahiş olduğunu ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 179 uncu maddesinin birinci fıkrasında seçimlik ceza koşulu düzenlenmiştir. Buna göre, bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilecektir. Seçimlik cezanın istenebilmesi için aksi kararlaştırılmamışsa sözleşmeden dönülmemiş ya da feshedilmemiş olması gereklidir.
2. İfaya ekli ceza koşulunun düzenlendiği 6098 sayılı Kanun’un 179 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ise, ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilecektir. Burada da, ancak akdin ifasının istenmesi halinde bu cezanın istenebileceği, sözleşmeden dönen tarafın akdin ifasından vazgeçmiş olması nedeniyle ifaya ekli cezayı isteyemeyeceği kabul edilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 34.800,01 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090 TL’nin altında kalan davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davaya konu 11.07.2015 tarihli Protokol başlıklı sözleşmede davalının yüklendiği edimlerini hiç veya gereği gibi yerine getirmemesi halinde ceza koşulu kararlaştırıldığı, davaya konu takipte davacı tarafça sözleşmeye konu malın (asıl edimin) bedeli yanında ceza koşulunun talep edildiği, sözleşmede davacının hem asıl edimin hem de ceza koşulunun ödenmesini isteyebileceği yönünde bir hükme yer verilmemiş olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibariyle REDDİNE,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.