Logo

3. Hukuk Dairesi2022/8078 E. 2023/218 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alıcıya iadesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, ödenen bedelin güncel değerinin tespiti için alınan bilirkişi raporunun, uzman olmayan kişilerce düzenlenmiş olması ve hesaplamada bazı ekonomik verilerin dikkate alınmaması, ayrıca davalı Hazine lehine hükmedilen vekalet ücretinin tashih yoluyla azaltılmasının davalıya tanınan hakları sınırlandırması nedeniyle, hüküm, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 304 ve 305. maddelerine aykırı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/547 E., 2021/296 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki hak sahipliği belgesinin düzenlenmesi, olmadığı takdirde alacak davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece; hak sahipliği belgesinin düzenlenmesi talebinin reddine, alacak talebinin davalılardan...yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili, davalılardan Maliye Hazinesi vekili ve...vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; dava konusu 10 dönüm araziyi 11.12.1997 tarihli harici satış sözleşmesi ile davalıların murisi ...'dan satın aldığını, satış bedelini ödediğinden 1126 parsel numarasını alan taşınmaz için tanzim edilen 10.02.1998 tarihli kadastro tutanağında hak sahibi olarak yazıldığını, daha sonra 176 ada 12 parsel olarak tespit gören taşınmaz için tanzim edilen ve 20.10.2010 tarihinde askıya çıkarılan kadastro tutanağında ise taşınmazda hak sahibi olarak yazılmadığını, bu duruma satıcı Yaşar'ın ölümünden faydalanan davalıların neden olduğunu, kadastro tutanağına karşı yapmış olduğu itirazın reddedildiğini ileri sürerek; 6292 sayılı Kanun uyarınca dava konusu 176 ada 12 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili hak sahipliği belgesinin adına düzenlenmesini, bu talebinin kabul edilmemesi halinde satış bedeli olarak ödenen 10.000 USD'nin denkleştirici adalet kurallarına göre ulaştığı bedelin ve aynı sözleşme ile belirlenen cezai şarttan şimdilik 20.000 USD'nin fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Hazine; evveliyatı orman olan taşınmaz hakkında yapılan çalışmalarda, davacının zilyetliğini ispat edemediği için beyanlar hanesine kaydının yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2.Davalı ... ve diğerleri; davacının hak sahipliği belgesi isteminin kesinleşen mahkeme kararı nedeniyle reddinin gerektiğini, bedel istemi yönünden ise, davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca ...'ın 10.03.2010 tarihinde öldüğünü, bu nedenle vekalet görevi son bulan Avukat ... imzalı 20.12.2011 tarihli belgenin bir geçerliliğinin bulunmadığını, davacının sözleşmede yazılı olan 500 TL'yi ödediğini ...'dan duyduklarını, ancak bu bedel dışında bir ödeme yapılmadığını, davacı ile yapılan sözleşmenin Avukat ... tarafından 18.01.2003 tarihinde iptal edildiğini, satış bedelinin bakiye kalan bölümünü ödemeyerek 11.12.1997 tarihli sözleşmeye aykırı hareket etmiş olan davacının kararlaştırılan cezai şartı da talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.11.2015 tarihli ve 2013/229 E., 2015/393 K. sayılı kararıyla; davacının hak sahipliği belgesinin düzenlenmesi talebine ilişkin olarak, taraflar arasında kadastro mahkemesinde görülen tespite itiraz davasında verilen davanın reddine dair kararın kesinleştiği ve 6292 sayılı Kanunda öngörülen koşulların oluşmadığı, bedele ilişkin talep yönünden de davacının satış bedelini ödediğini kanıtlayamadığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 24.10.2017 tarihli ve 2016/9102 E., 2017/14510 K. sayılı ilamıyla; davacı tarafın sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz olan 11.12.1997 tarihli sözleşmenin 03.12.2012 tarihinde ifasının imkansız hale geldiği, davacı tarafından 11.12.1997 tarihinde ödenen 500.000.000 TL'nin (yeni 500 TL'nin), denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ifanın imkansız hale geldiği tarihte ulaşacağı alım gücünün, çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs.) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi için konusunda uzman bilirkişiden rapor aldırılması ve sonuca göre terditli olarak ileri sürülen bedel talebi hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı tarafın temyiz itirazları incelenmeksizin karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının hak sahipliği belgesine yönelik talebinin idarenin işlemi olduğu, bu talep ile ilgili olarak idare yerine geçecek şekilde karar verilmesinin mümkün olamayacağı gerekçesiyle reddine, davacının bedele yönelik talebinin kısmen kabulü ile; 12.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’den tahsiline, davalı Hazine lehine AAÜT gereğince 23.944,50 TL vekalet ücreti takdirine karar verilmiş; 07.10.2021 tarihli ek kararla; hüküm fıkrasının 7 nci bendinde Hazine lehine sehven 23.944,50 TL vekalet ücreti hesaplandığı gerekçesiyle vekalet ücretinin "4.080" TL olarak tashihine re'sen karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili, davalılardan Maliye Hazinesi vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; sözleşme geçerli olduğundan sözleşmede yer alan cezai şartın da geçerli olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı ... vekili; dava konusu sözleşmede ...'ın imzası bulunmadığını, geçersiz sözleşmeye dayalı talebin reddinin gerektiğini, alındığı belirtilen paranın davacıya iade edildiğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

3. Davalı Maliye Hazinesi vekili; tashihle vekalet ücreti yönünden aleyhe olarak hüküm değiştirilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalı ...'dan tahsili talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Hükmün tashihi" başlıklı 304 üncü maddesinin birinci fıkrası; “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re'sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.”

2. Aynı Kanun'un "Hükmün tavzihi" başlıklı 305 inci maddesi; "Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davacının tüm, davalı ...'ın sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacının dava konusu taşınmaz için ödediği 500.000.000 TL (yeni 500 TL) bedelin güncel değerinin hesaplanması amacıyla iki inşaat mühendisi bir ziraat mühendisi bilirkişisinden alınan 25.02.2021 tarihli ek raporda; ifanın imkansız olduğu 03.12.2012 tarih itibariyle, ÜFE, USD, Cumhuriyet altını, asgari ücret ve en yüksek memur maaşı üzerinden rayiç bedelinin 12.000 TL olarak tespit edildiği, tarafların bilirkişi raporuna itiraz ettikleri, Mahkemece itirazlarının kabul edilmediği görülmüştür.

3. Mahkemece hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişiler konunun uzmanı değildir. Bundan ayrı, alım gücünün hesaplanması noktasında, ekonomik etkenlerden olan faizin ortalamaya dahil edilmediği ve hesaplamaya esas alınan ekonomik verilerin yıl yıl ulaştığı değerler tek tek uygulanmadan sonuca varıldığı anlaşılmıştır.

4. Buna göre Mahkemece; konusunda uzman bilirkişiden, davacının ödediği satış bedelinin, ifanın imkansız hale geldiği tarihte ulaştığı alım gücünün; enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vb. ekonomik etkenlerin ödeme tarihinden itibaren yıl yıl ulaştığı değerler gösterilmek suretiyle belirlenmesi için rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hüküm vermeye elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

5. Mahkemece; davalı Hazine lehine hükmedilen "23.944,50 TL" vekalet ücretinin 07.10.2021 tarihli tashih kararı ile "4.080 TL" olarak düzeltilmesi, davalıya tanınan hakların sınırlandırılması niteliğinde olup, yukarıda yer verilen 6100 sayılı Kanun'un 304 ve 305 inci maddeleri hükmüne aykırı olduğundan, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacının tüm, davalı ...'ın sair temyiz itirazlarının reddine,

2.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

,

6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.