"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2185 E., 2022/1851 K.
DAVA TARİHİ : 20.10.2020
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/1086 E., 2021/1407 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı yapılması davalılar vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davalılar vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı idarenin 12 adet parselden oluşan zeytinlikleri 12.04.2018 tarihli kira sözleşmesi ile ... Zeytincilik Üretim Gıda San. ve Tic. A.Ş.ye kiraladığını, davalıların kira sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldığını, kira bedellerinin ödenmemesi nedeniyle kiracı şirket ile davalılar aleyhine takip başlattıklarını, davalıların itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ve takibin devamına, lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; kira sözleşmesi gereği davalıların kefil sıfatı ile sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 583 üncü maddesine uygun kefaletlerinin bulunmadığını, takip işlemlerinin yasal süresi içinde yapılmadığını savunarak davanın davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kira sözleşmesinin akdedildiği tarih itibariyle 6098 sayılı Kanun'un kefalet sözleşmesinin şekil şartlarını düzenleyen 583 üncü maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi gerektiği, taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin el yazısı ile yazılmış bir ibare bulunmadığı, bu durumda Kanun'un 583 üncü maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu, aynı maddenin, kefalet sorumluluğunun doğuşunu kesin olarak ve bir geçerlik şartı olarak şekle bağladığı, kefilin takip konusu borçtan sorumluluğunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle; davanın reddi ile takip dosyasına yapılan itirazın kabulü ile takibin kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davalıların kira sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kira sözleşmesinin 31.12.2019 tarihli ve 2 yıl süreli olup kefillerin sorumluluğunun süre ve miktar itibariyle belirlendiğini, davalıların, kiracının ödemekle yükümlü olduğu kira paralarından kefil sıfatıyla sorumlu olduklarını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kira sözleşmesinde davalıların müteselsil borçlu ve kefil sıfatıyla yer aldıkları, 6098 sayılı Kanun'un 583 üncü maddesinde tarif edilen şekle aykırı düzenlenen kefalet sözleşmesine istinaden kefilin sorumluluğunun doğmayacağı, dolayısıyla bu hususları içermeyen kefaletin geçerli olmadığı, davanın reddi gerektiği ancak hüküm fıkrasının tereddüt içerdiği gerekçesiyle; istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı kefiller tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Kanun'un 583 üncü maddesinde; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” hükmü ile kefalet sözleşmesinin şekli düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; davalıların davaya konu kira sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladıkları, ayrıca sözleşmede 6098 sayılı Kanun’un 583 üncü maddesi uyarınca kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmediğinin, buna bağlı olarak davalı kefillerin takibe konu borçtan sorumlu olmadıklarının belirlenmiş olmasına göre, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.