Logo

3. Hukuk Dairesi2022/8296 E. 2023/77 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kooperatif hisselerinin mükerrer satışı nedeniyle ifanın imkansızlığından kaynaklanan müspet zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların mükerrer satışla haksız kazanç elde ettikleri ve davacıların kooperatif hissedarı oldukları gözetilerek, yerel mahkemenin davalıların müteselsilen sorumluluğuna ve tazminat ödemelerine hükmeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2022/51 E., 2022/490 K.

MAHKEMESİ : Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2011/535 Esas- 2012/45 Karar

HÜKÜM/KARAR : Asıl ve Birleşen Davanın Kısmen Kabulü

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl-birleşen davacılar vekili ve asıl-birleşen davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl dava davacısı, İstanbul ili, Şile İlçesi, Alacalı Köyü, ...... Mevkiinde kain, 13 pafta 625 parsel sayılı taşınmazın SS Üsküdar ..... Kent Konut Yapı Kooperatifi adına tapuda kayıtlı olduğunu, davalılardan ...’in kooperatif adına kayıtlı 625 parsel sayılı taşınmazın 435 m2'lik kısmını 22.09.1993 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı ...’dan 5.000.000,00 TL bedelle satın aldığını, daha sonra davalı ...’ın işbu taşınmazı 09.11.1995 tarihli temlikname ile 10.000.000,00 TL bedelle kendisine sattığını, satış yapıldığı sırada kooperatife ait 622-623-624-625-626 nolu 5 adet parselin birleştirilerek 7 adaya ayrıldığını ve toplam 67 parsel oluşturulduğunu, bunlardan 5 ada 1-2 parsel olarak gösterilen yerin 435m2 olarak kendisine satıldığını, ancak söz konusu bölümden 48 parsel adı altında 233.07 m2lik kısmın davalı ..., 49 parsel adı altında 233.08 m2 kısmın ise diğer davalı ... adına satışının yapılarak üzerine bina inşa edildiğini, kendi adına yer kaydı bulunmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 16.200,00 TL’nin dava tarihinden itibaren değişken oranlarda işleyecek banka reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, 23/01/2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 34.500,00 TL’ye artırmıştır.

Birleşen dava davacısı, davalılardan ...’in diğer davalı ...'ya vekaleten 11.02.1993 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile kooperatif adına kayıtlı 13 pafta 625 parsel sayılı taşınmazdaki 250 m2'lik hissenin tamamını satın aldığını, davalı ...’nın dava konusu 625 parseldeki adına kayıtlı 250 m2'lik hissesini 19.07.1993 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 5.000.000,00 TL bedelle kendisine sattığını ancak davalı ... tarafından işbu yerin davalılardan Dürdane Taşçı adına satışı yapılarak üzerine bina inşa edildiğini, kendi adına yer kaydı bulunmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 15.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren değişken oranlarda işleyecek banka reeskont faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili, kendisinin bir zamanlar diğer davalı kooperatifin üyesi iken hisselerini devrettiğini, söz konusu hisse devrinin yanlış bilgilendirme sonucu noterden satış vaadi sözleşmesi ile yapıldığını, bu amaçla davalılardan ...'e vekaletname verildiğini, davalı ...'ın almış olduğu vekaletname ile kendisinin bilmediği ve tanımadığı davacıya ve başka kişilere bu yeri noter aracılığıyla satmış olduğunu, bu satışlardan bilgisinin olmadığını, ayrıca hissesinin Kooperatifçe değişikliğe uğratılmış olduğunu, bu nedenle asıl sorumlunun hissesini zamanında takip etmeyen davacılar ve davalı kooperatifin olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı kooperatif vekili, sorumluluklarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 18/01/2018 tarihli ve 2013/292 Esas, 2018/32 Karar sayılı kararıyla; Birleşen dosya yönünden; davanın davalı ..., ..... Taşcı ve Tasfiye halinde ..... Kent Konut Yapı Kooperatifi yönünden reddine, ...'nın kendisine ait Şile Alacalı Köyü Sadıklı mevkii 13 pafta, 625 parsel sayılı taşınmazdaki 181/2400 hissesine karşılık olan 250m2'lik yeri 19/07/1993 tarih ve 13412 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davacı ...'e satarak satış bedelini aldığı halde bu satışı kooperatife bildirmeyerek bu satıştan haberi olmayan kooperatifin özel parsalesyon sonucu yerinin yok olmasına neden olduğu, bu şekilde kendi lehine davacı aleyhine menfaat sağladığı anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ile; 13.125,00 TL'nin dava tarihi olan 07/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine, Mahkemenin ana dosyası yönünden; davanın davalılar ..., ... ve Tasfiye halinde Üsküdar Yıldız Kent Konut Yapı Kooperatifi yönünden reddine, davalı ... ve ... yönünden ıslah edilmiş haliyle kabulü ile; 16.200,00 TL'nin dava tarihi olan 07/02/2008 tarihinden, 18.300,00 TL'nin ıslah tarihi olan 01/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde asıl-birleşen davacılar vekili ve asıl-birleşen davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 20/10/2021 günlü, 2021/6156E.- 2021/10340K.sayılı ilamı ile; Bozma nedenine göre tarafların asıl ve birleşen davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek, asıl davada, 16.200,00 TL'nin dava tarihinden, 18.300 TL'nin ıslah tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline yönelik karar verilmekle birlikte; gerekçe kısmında; “...mahkememizce sehven her iki değer toplanarak davacının talep edebileceği zarar 34.500 TL olarak değerlendirilerek hüküm kurulduğu ve davacı vekili tarafından da bu miktar esas alınarak ıslah talebinde bulunulmuş ise de, hatalı değerlendirildiği, aslında maddi zararın 25.012,50 tl olduğu tespit edilmekle...” şeklinde belirlemede bulunulduğunun görüldüğü, bu durumun, hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşturduğu, karar gerekçesi ile hüküm fıkrasının çelişkili olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, Ticaret Sicil Gazetesinin 07 Kasım 1990 tarih ve 2646 sayılı ilanında Şile İlçesi, Alacalı Köyü, Sadıklı Mevkiinde bulunan kooperatife ait 622, 623, 624, 625 ve 626 parsel sayılı tarlaların 58 adet ortağına hisseleri oranında paylaştırılmasına dair kararın ilan edildiği, 625 parsel sayılı 3300 m2'lik tarlanın 270 m2'lik ve 250 m2'lik hissesinin toplam 2.000.000,00 TL bedelle kooperatif ortaklarından ...'ya satıldığı, ilan içeriğinde de kayıtlı olduğunun tespit edildiği, yani ...'nın kooperatifte 250 m2 ve 270 m2 olmak üzere toplam 520 m2'lik iki hisselik yerinin bulunduğu, fakat davalı ...'ya ait bu yerlerden 250 m2'lik yerin 19.07.1993 tarihinde Beyoğlu 26.Noterliğinin 13412 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ... tarafından Hava Uğurgel'e satıldığı, buna göre ... tarafından satılabilecek tek yerin 270 m2'lik yer olduğu, Beyoğlu 26.Noterliğinin 19424 yevmiye sayılı 22.09.1993 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle, satıcı ...'nın alıcı ...'e 435 m2'lik gayrimenkulün tamamının satışını vaad ettiği, Üsküdar 2.Noterliğinin 09.11.1995 tarih ve 69305 yevmiye sayılı temliknamesi ile, temlik eden ...'in Beyoğlu 26.Noterliğinin 22.09.1993 tarihli 19424 yevmiye sayılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile sahibi bulunduğu 435 m2'lik gayrimenkuldeki bütün haklarını ...'e temlik ettiğinin görüldüğü, ... tarafından tapuda üzerine geçirilmeyen 435 m2'lik hissenin devri için, ... tarafından da tapuda üzerine geçirilmeyen 250 m2'lik hissenin devri için açılan Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/330E.sayılı tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda; "davacılar söz konusu kooperatif hisselerini ...'dan devraldıklarından, Ahmet'in hissesine düşen kısım için kooperatif ortağı oldukları tespit edilmekle birlikte, kooperatife ait taşınmazın ferdileşmesi yapılmadığından tapu iptal ve tescil davasının reddine, Şile İlçesi, Alacalı Köyü, Sandıklı Mevkii, 13 pafta, 625 parsel sayılı 3300 m2'lik tarlanın 270 m2'lik hissesi davacı ..., 250 m2 lik hissesi ise ... tarafından satın alındığından Üsküdar Yıldız Kent Konut Yapı Kooperatifinde kooperatif hissedarı olduklarını tespitine" karar verildiği, bu karar Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 12.04.2007 tarih ve 2007/3111E.-4126K. sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiğinden asıl davacı ...'ün ...'ya ait 270 m2'lik yeri, birleşen davacı ...'in ise ...'ya ait 250 m2'lik yeri satın alarak kooperatif hissedarı olduğunun bu kararla kesinleştiği, bilirkişiler tarafından sunulan raporda asıl davada davacının tazminat talep edebileceği tutarın 25.012,50 TL, birleşen davada davacının talep edebileceği tazminat tutarının 13.125,00 TL olduğunun bildirildiği görülmüştür.

2. Asıl davada, davalı ...'nın satabileceği 270 m2 alandan fazla yeri hileli olarak ...'e, ... aracılığıyla da davacı ...'e sattığı için meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, davalı ...'in de dosyada yer alan satış sözleşmelerinden anlaşıldığı kadarıyla aynı yerleri mükerrer şekilde satarak haksız yere gelir elde ettiği anlaşılmakla her iki davalının meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davalı ... ile davalı ...'nun bu yerlerin davacıya satıldığı hususunu bilmeleri mümkün olmadığı gibi bunu bilerek almalarında da hukuken korunması gereken bir menfaatlerinin bulunmadığı, davalı Üsküdar Yıldızkent Konut Yapı Kooperatifi yönünden ise hisse satışlarının kooperatif tarafından değil üyeler tarafından yapıldığı anlaşılmakla davalı kooperatifin davada bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile; Mahkemenin 2013/292 E. sayılı ana dosyası yönünden, davanın davalılar ..., ... ve Tasfiye halinde Üsküdar Yıldız Kent Konut Yapı Kooperatifi yönünden reddine, davalı ... ve ... yönünden davanın kısmen kabulü ile; 25.012,50 TL'nin (16.200,00 TL'sinin dava tarihi olan 07/02/2008 tarihinden, 8.812,50 TL'sinin ıslah tarihi olan 01/04/2014 tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

3. Birleşen davada ise, davacıya satış işlemini yapan kişinin ... olduğu, davacı ...'den satış bedelini aldığı halde bu satışı kooperatife bildirmediği, özel parsalesyon sonucu davacının yerinin yok olmasına neden olduğu, bu şekilde kendi lehine davacı aleyhine menfaat sağladığı anlaşılmakla anılan eylemde kusurlu ve sorumlu olduğu, davalı ...'in bu satım işini vekaleten yaptığı için kendisine yüklenecek bir sorumluluğunun bulunmadığı gibi bundan kaynaklı bir menfaatinin de bulunmadığı, davalı Dürdane Taşçı'nın yapılan bu satım ilişkisinden habersiz olup haberinin olduğuna dair dosya kapsamı itibariyle bir delil bulunmadığı gibi bundan bir menfaati de bulunmadığından anılan eylemden kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı, yine davalı Kooperatifin bu satım ilişkisinin tarafı olmadığı, üzerine kayıtlı parselleri üyelerine hisseleri oranında bölüştürdüğü ve bunu Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirdiği, dolayısıyla davacıya yapılan satım işinden haberdar da edilmediği anlaşılmakla meydana gelen olayda bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile; Birleşen Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/535 E. sayılı dosyası yönünden, davanın davalı ..., Dürdane Taşcı ve Tasfiye halinde Üsküdar Yıldız Kent Konut Yapı Kooperatifi yönünden reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 13.125,00 TL'nin dava tarihi olan 07/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davacılar vekilleri ile asıl ve birleşen davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl davacı vekili; Kendisinin ... ait 270 m2'lik yeri satın alarak kooperatif hissedarı olduğunun mahkeme kararı ile sabit olduğundan davalı kooperatifin asıl sorumlu olduğunu, bu taşınmazı alan ilk kişi olduğunu, sonradan aynı taşınmazı satın alan diğer davalıların ilgili yeri işgal ettiklerinden bu yerin parasını vermelerinin gerektiğini, bu nedenle hükmedilen tazminata tüm davalılar yönünden kabul kararı verilmesinin gerektiğini, bilirkişi raporundaki miktarın çok düşük olduğunu, mahkemece yasal faize hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Birleşen davacı vekili; Kendisinin ... ait 250 m2'lik yeri satın alarak kooperatif hissedarı olduğunun mahkeme kararı ile sabit olduğundan davalı kooperatifin asıl sorumlu olduğunu, bu taşınmazı alan ilk kişi olduğunu, sonradan aynı taşınmazı satın alan diğer davalının ilgili yeri işgal ettiklerinden bu yerin parasını vermesinin gerektiğini, bu nedenle hükmedilen tazminata tüm davalılar yönünden kabul kararı verilmesinin gerektiğini, bilirkişi raporundaki miktarın çok düşük olduğunu, mahkemece yasal faize hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Asıl ve birleşen davalı ... vekili; Davaların birleştirilmesi hakkında verilen kararın öncelikle ciddi hatalar içerdiğini, ...'in kendisinden aldığı vekaletnameyi kötüye kullanmak suretiyle yaptığı satışlardan haberinin olmadığını, mahkemece davacıların kooperatif hissedarı olduklarına karar verildiğini, işbu kesinleşen karar uyarınca artık vekalet ilişkisi nedeniyle yapılan devir ve oluşan zarardan bahsetmenin mümkün olmadığını, kesinleşmiş hüküm hakkında yeniden yargılama cihetine gidilmesinin mümkün olmadığını, zamanaşımına defi hakkında mahkemece bir değerlendirme yapılmadığını, kooperatifin yapmış olduğu parselasyonun kazandırıcı işlem olduğunu, kazandırıcı işlemlerin sebepten ari olarak yorumlanamayacağını dolayısıyla sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalı kooperatif aleyhine hüküm kurulması gerekirken kendisi aleyhine hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, asıl ve birleşen davacılara 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 29. maddesine dayalı olarak satış vaadi sözleşmesi ile satılan kooperatif hisselerinin mükerrer olarak bir kısım davalıya satılmış olması nedeniyle ifanın imkansız olmasından kaynaklı müspet zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 183 ve sonraki maddelerinde "alacağın temliki" düzenlenmiştir. TBK'nın "İradi Devir" kenar başlıklı 183 inci maddesinde "Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.

" denilmiştir. İlgili kanunun 184. maddesinde, alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliği ise, sadece yazılı şekle tabi tutulmuş olup, resmi şekle bağlanmamıştır.

2. 4721 sayılı TMK'nın 706 ncı maddesinde birinci fıkrası; "Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.", TBK'nın "Şekil" kenar başlıklı 237 inci maddede de; taşınmaz satımının geçerli olması için getirilen resmi şekil şartı, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri için de öngörülmüştür. Bu bağlamda, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddesi taşınmaz satışları için tapu sicil muhafız ya da memurlarını yetkili kılmışken, 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 60/3 ve 89.maddeleri taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin noterlerce düzenleme şeklinde (re'sen) yapılacağı kuralını getirmiştir.

3. Öyle ise, kaynağını TBK'nın 29.maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, aynı Kanun'un 237. maddesi ile 4721 sayılı TMK'nın 706 ve Noterlik Kanunu'nun 89. maddeleri hükmü uyarınca, noter önünde re'sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak doğuran sözleşmelerdendir.

4. Vaad alacaklısı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yükleyen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanunu'nun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davası ile borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için vaat borçlusunun satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmez. Vaat borçlusunun sözleşmenin yapıldığı tarihte malik olmaması sözleşmenin sıhhatine tesir etmez. Satış vaadi sözleşmesi geçerli olmakla birlikte dava tarihinde davalılar vaat olunan taşınmazın maliki olmadığından aynen ifa mümkün değildir. Kural olarak, borcun ifa edilmemesi borçlunun sorumluluğunu meydana getirir ve borcun ifa edilmemesinde kusurlu kabul edilir. Bu durumda vaat alacaklısı davacı aynen ifa yerine TBK’nın 112 ve devamı maddeleri uyarınca tazminat talep edebilir. Buradaki tazminat alacaklının müspet zararıdır. Müspet zarar ise; aktin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. HGK'nın 29/09/2010 tarih ve 2010/14-386-420 ve 28/09/2011 tarih ve 2011/13-528-571 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, resmi şekilde düzenlenmesi gereken ve tam iki tarafa borç yükleyen satış vaadi sözleşmelerinde, edimini yerine getiren taraf, karşı tarafın da edimini yerine getirmesini isteyebilir.

5. TBK'nın 136. maddesine göre, edimin yerine getirilmesi sözleşme yapıldıktan sonra imkânsız olursa ve bu imkânsızlıkta borçlunun kusuru bulunmazsa, borçlu borcundan kurtulur. Burada sözleşme, başlangıçtaki imkânsızlık gibi butlan yaptırımına tabi olmamakla birlikte, borçlu borcundan kurtulmaktadır. Borçluyu borcundan kurtaran imkânsızlığın objektif veya sübjektif olması önemli değildir. Sözleşme yapıldıktan sonra ortaya çıkan imkânsızlık, ister objektif ister sübjektif olsun, borçlunun kusuruna dayanmadıkça, borçlu borcundan kurtulur. Sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan imkânsızlık, borçlunun kusuruna dayanıyorsa, borçlu bundan sorumlu olur. Sonraki imkânsızlık, ister objektif ister sübjektif mahiyette olsun, borçlunun kusuru söz konusu olursa, borçlu bundan sorumlu olur. Bu takdirde, borca aykırılığı konu alan TBK’nın 112. maddesindeki genel hüküm uygulama alanı bulur.

6. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğmasından sonra işlemeye başlar.

7.6102 sayılı TTK'nın 19/2 maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri içinde ticari iş sayılır. 6102 Sayılı TTK'nın 8/1 ve 3095 sayılı Kanun'un 2/2 maddelerine göre, ticari işlerde temerrüt faiz oranı TCMB'nın kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranıdır.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararın bozulması 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Eldeki uyuşmazlıkta davacılar ve hakkında kısmen kabul kararı verilen davalılar tacir olmayıp, taraflar arasında imzalanan sözleşme de 6102 sayılı TTK'nın 3. Maddesinde yer alan ticari iş niteliğinde değildir. Uyuşmazlık da ticari işten kaynaklanmadığından asıl ve birleşen davacılar, 3095 sayılı Kanun’un 2/2 maddesi uyarınca avans faizi isteminde bulunamayacaklarından davacıların yasal faize hükmedilmemesi gerektiği yönündeki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile (IV/B.) numaralı paragrafta yer verilen mahkeme kararında belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraflarca temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

18/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.